“Fon akışını nasıl yönetiriz?”
Sıcak fon akışı “yine” hızlanıyor…
***
Bu gerçekleşmeyi, suistimal edenler (kötüye/çıkarına kullanmak isteyen) fazlasıyla çıkacak…
Ve bu gerçekleşme, bizim gibi “serbest üstü piyasa”da ciddi spekülasyonlara hatta manipülasyonlara vesile olacak…
***
Hatta…
Döviz fiyatına, dolayısıyla enflasyona etkisi nedeniyle karar alıcılar da, “başarı” olarak nitelendirip, siyaseten kullanacak…
Ve ciddi bir olasılıkla, bu fonları “bizim” sanarak rehavete kapılıp, harcamaları kısmaktan uzaklaşacak…
“İsrafı önleyecek” yapısal reformlar “yine” zamana yayılacak…
***
Nereden biliyoruz?
Bunları yaşadık…
2003 yılından itibaren gelen sıcak para, “kalıcı”, hatta “bizim!” sanıldı…
“Kısa vadeli, yüksek götürülü kredi” olduğu görmezden gelindi…
***
Çok daha önemlisi…
O sıcak fon akışı:
Alışkanlıklarımızı/kültürümüzü ve dolayısıyla ekonomimizi olumsuz etkiledi…
***
Nasıl mı?
Sıcak para akışı, “döviz fiyatına olumlu etkisi nedeniyle” ithalatı/tüketimi patlattı…
Üretimden/ihracattan uzaklaştırdı…
Stratejik ve/veya geleneksel ürünlerde dahi “üretici”/”üretim kabiliyeti” kaybettirdi…
VELHASIL
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün dikkat çekti:
“Fon akışının nasıl yönetileceği önemli.”
***
Sorularla, ayrıntıya girilebilirdi…
Sorulmadı, Bakan da ayrıntıya giremedi…
Ama…
En azından Şimşek’in (sorulmadan) bu konuya vurgu yapması çok çok önemli…
***
Çünkü:
“Sıcak para”, bugünkü durumun, yani üretimsizlikten kayıt dışılığa, tüm sorun besleyici parametrelerin temelini güçlendirdi…