Fon akımlarında hangi noktadayız?
Gelişmiş ülke piyasalarının Ekim ayında yaşadığı ciddi çalkantıya gelişmekte olan ülkeler grubunun iki önemli üyesi olan Arjantin ve Türkiye önden yüklemeli ve hasar bırakır şekilde Ağustos-Eylül döneminde maruz kalmıştı. Süreç içerisinde farklı faktörlerin katalizör etkisi gördüğünü söylemek yanlış olmasa da ciddi algı erozyonu durumunun oluştuğunun da altını çizmek gerekiyor. Ek olarak, gelişmekte olan ülkelere yönelik yaklaşım gelişmişlerin etkilendiği Ekim ayında nispeten daha dirençli bir duruş sergiledi. Burada ana unsur, ucuzlayan değerlemeler ve alternatifi yılsonu işlemleri öncesinde gözetmek olarak ifade edilebilir.
Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklar özelinde yaşanan erozyonun ana belirleyicisi çıkış noktası olmasa da zaman içerisinde ABD ile yaşanan hukuki-politik süreç oldu. Nitekim 12 Ekim sonrasında atılan karşılıklı adımlar ve sağduyulu mesajların etkileri geride kalan 2 aylık süreç içerisinde yerel varlıkların negatif ayrışmasını önemli ölçekte sınırladı. Bu arada, Eylül ayında atılan pozitif adımları da göz ardı etmenin hatalı olacağını ayrıca belirtelim.
Fon akımlarının yerele yönelik yaklaşımlarını bir hafta gecikmeli de olsa inceleyebileceğimiz en önemli kısım TCMB tarafından açıklanan yurt dışı yerleşik kişi istatistikleri. Zira henüz eldeki ödemeler dengesi rakamları Eylül dönemine ait. Buradan hareketle Eylül ayının son haftası ile fon girişlerinin başlamış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. 3 Ağustos-21 Eylül haftalarını kapsayan dönemde hisse ve repo dahil DİBS işlemlerinde kur etkisinden arındırılmış net rakamda 996 milyon dolar çıkış yaşanırken, 28 Eylül-16 Kasım aralığında 488 milyon dolar giriş gerçekleşiyor. Bir nevi portföy akımları cephesinde gerçekleşen çıkışın yarısını yeniden yerine koymayı başarıyoruz. Bir önemli ayrıntı daha; söz konusu hareketin 488 milyon dolarlık kısmı tek başına repo dahil DİBS işlemlerinden gerçekleşiyor. Repoyu çıkardığımızda “net DİBS” diye tanımlayabileceğimiz kısmın rakamı ise 982 milyon dolar fazla veriyor. Yani, yükselen tahvil faizlerinin sağladığı prim avantajı içeriye sağlanan fon akımının ana belirleyicisi oluyor. Bir nevi amiral gemisi.
Rakamlarla ilerlemeye devam edelim. 28 Eylül haftası kapanışında 10 yıl vadeli gösterge tahvil faizimizin seviyesi yüzde 17.92 düzeyinde oluşuyor. Kapanış bazında bakacak olursak en yüksek yüzde 22.12 seviyesini 17 Ağustos haftasında takip ettik. 28 Eylül sonrasında gün bazlı kapanış itibarıyla 5 Kasım tarihinde yüzde 16.33’e dek geri çekilme söz konusu oldu. İki başarılı dış borçlanma ve Kasım ayında piyasanın karşılaştığı Hazine ihalelerine dair sürprizler faizin düşüşünde alanın genişlemesine imkan tanıdı. Ancak, enflasyon görünümünde henüz kayda değer bir düzelmenin yaşanmamış olması ve beklentilerin gelecek dönem için yüksek seyrini koruması aşağıda taban açısından tampon bölgenin yukarıda kalmasına neden oluyor. Öte yandan 10 yıllık tahvilde yüzde 17 bölgesinde patinaj yaşandığını da belirtelim. Yani, arada yaşanan bunca hengamede fon girişlerinin yeniden başladığı 28 Eylül kapanışına kıyasla getiri eğrisinin uzun tarafında yer alan TL cinsi faiz oranımızı 100-120 baz puan kadar düşürebildik. Bardağın bu kısmından baktığımızda spread düşük gibi görünse de Ağustos dönemindeki yüzde 22’li seviyeler ile karşılaştırdığımızda daha anlamlı bir resimle karşılaşmak mümkün.
Peki, şimdi her şey tamam mı? Tüm sorunlarımızı geride bıraktık mı? Piyasa işlemcileri bize, biz de onlara güveniyor muyuz? Resmi bugün doğru okuyabilmenin faydası gelecekteki potansiyel risklerin azalması açısından kritik. Yeniden kredi tanınması durumu olduğunu söylemek mümkün. Ek olarak nispeten toparlan GOÜ yaklaşımı da girişlere imkan tanıyor. Ve tabi ki ağırlıklı pozisyonlanmanın taktiksel olabileceği ihtimali ağır basıyor. Yılsonu kapanışları öncesinde fon yöneticilerinin pozitif kapanış yapmak istemeleri ve sağladığımız getiri bizi bir adım öne çıkarıyor. Düzelme eğilimi içerisinde olan dış ilişkilerimiz de şüphesiz ivme katıyor. Daha iyisi için yapılanlar kadar yapılacak olanlar listesi belli ve bekleniyor.