Fiyatlamalarda sakinleme isteği
Geride kalan 2-3 haftalık sürenin tek ve en önemli gündem maddesi, malumunuz olduğu üzere, küresel tahvil faizlerindeki yükseliş ve varlık fiyatlamalarına olan etkisiydi. Hafta başlangıcında da aynı konu ile ekranlarımızın başına geçtik. Etkisi devam eder mi, yurt içi varlıkların negatif ayrışması gözlenir mi sorularına yanıt aramaya çalıştık. Bir de haftaya özel Fed Başkanı Yellen’ın iki gün sürecek olan Temsilciler Meclisi ve Senato sunumlarını izledik. Oyunu değiştirici etkisi olmasını beklemiyorduk gerçi ama etkisi olmayacağını düşünmek de kolaycılık olurdu. Etkiledi de.
Hafta içerisinde Almanya başta olmak üzere tahvil faizlerindeki yükseliş eğilimi korundu. ABD’de 10 yıl vadeli tahvil faizi %2.40 bölgesini test etti ancak üzerinde bir görünümü şu an için sergilemek istemedi. Almanya’da %0.60 bölgesinin üzerine hareket gözlendi, kalıcı olamadı.
Kısa vadeli nefes alma nedeni olarak bu kez Fed Başkanı Yellen piyasaların imdadına yetişti. İki önemli merkez bankası yöneticisinin açıklamaları piyasa işlemcileri nezdinde son 1 aydır farklı algılamalara neden oluyor. ECB cephesinden gelen yorumlar parasal sıkılaştırma beklentisi yaratırken, Fed için aynı beklenti şu aşamada görülmüyor, görülmek istenmiyor. Esasen Başkan Yellen’ın açıklamalarında da farklı bir söylem gözlenmedi. Bilanço konusuna atıf devam ediyor. Görünen o ki, koşullarda şu an ki durumdan net bir değişim gözlenmezse, yılın son çeyreğinde –kuvvetle ihtimal Eylül ayında- bilanço operasyonuna başlanacak. Süreç, tek bir faiz artışı ile desteklenecek, devamında ise gözlemleme isteği öne çıkacak. Haziran ayı FOMC toplantısı sonrasında kamuoyuna yapılan açıklamalara göre farklı bir duruş var mı? Şu kısma kadar yok. İyimserliği tetikleyen ne oldu peki? Enflasyon için “aşağı yönlü riskler” tanımlamasının yanına bu kez de “belirsizlik” kelimesi eklendi. Böylece yatırımcı kesiminde 2017 için yukarı yönde bir sürpriz olmayacağı, bunun da finansal koşullar sıkılaşma sürecini uzatabileceği beklentisi ağır bastı. Tahvil faizlerindeki kısmi gerilemenin çıkış noktasını bu şekilde açıklamak mümkün.
Yurt içi varlıkların emsallerinden negatif ayrışma süreci hız kesti, hatta terse döndü. Türk lirasında bir önceki haftanın Çarşamba günü başlayan olumsuzu önde fiyatlama isteği, kur seviyeleri itibarıyla da geri alındı. BİST 100, son 8 ayda olduğu üzere, yükseliş iştahını muhafaza etti, rekor tazeledi. Tahvil faizlerinde de getirinin uzun tarafı 20 baz puan kadar düşüş gösterdi. Gerçi bu cephe özelinde Temmuz ayı Hazine ihalelerinin tamamlanmasını beklemek daha doğru olacaktır ancak %10.50 seviyelerindeki dengelenme isteğini de önemsemek gerekiyor.
Net/net haftayı nasıl kapatıyoruz, ne beklemeliyiz? Faizlerdeki geri dönüşün başladığını, yükselişin sona erdiğini söylemek güç. Büyük ihtimalle bu söylemi geride bırakmış olabiliriz. Farklı bir fiyatlama isteği ve süreci söz konusu. Ağustos ayında gerçekleştirilecek olan Jackson Hole toplantıları ve olası sözlü yönlendirmeleri dikkatle izlemek gerekiyor. Yılın son çeyreğinde ise önemli merkez bankalarının alacakları kararların tahmin ve değerlendirmeleriyle ilgili sürece gireceğiz. Bir kez daha belirtmek gerekirse, emsallerimizden negatif ayrışmadığımız süreç önemli. Grup üyeleri birlikte hareket etmek, gerek algı yönetimi, gerekse de volatil işlemlerle karşı karşıya kalma riskini bertaraf etmesi açısından kritik önemde.