Fiyatlamalarda dengesizlik var mı?
Fed'in çıkış stratejisi, son günlerin revaçta konusu. 19 Haziran'daki Fed toplantısında, aylık tahvil alımlarının azaltılmasını bekleyen ekonomistler var. Hatta, Fed üyelerinden Plosser da böyle bir kararın çıkabileceğini söylüyor. Plosser yedek üye olduğu için oy verme hakkına sahip değil. Tabii bir bölgesel Fed başkanının bu fikirde olmasını da göz ardı etmemek gerekir.
Çıkış stratejisine başlanmasını isteyenlerin gerekçeleri farklılık gösteriyor. Bazıları ABD ekonomisinin gevşek para ve maliye politikaları olmadan ayakta durabileceğini savunuyor. Kimileri de tahvil alım programlarının piyasaların dengesini bozduğunu söylüyor. Aslında bir merkez bankası uyguladığı politikalar ile piyasaların işleyişini bozabilir. En taze örnek, Japonya Merkez Bankası'nın politikasıdır. Nikkei Endeksi, sözlü müdahaleler ile altı ayda yüzde 60 yükseldi. Ekonomik görünümün pozitife döndüğüne dair somut işaretler de yok. Bu açıdan, Japon hisse senetlerindeki fiyatlamalar soru işaretleri yaratıyor.
Japonya Merkez Bankası(JMB) da Fed gibi bir tahvil alım programı açıkladı. Fed aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımı yaparken, JMB 75 milyar dolarlık alım yapacak. ABD'de görüldüğü gibi, parasal genişleme programı enflasyon yaratmıyor. Diğer yandan, reel ekonomiye de pek bir katkıda bulunmuyor. ABD'de yüksek bütçe açığı ve buna bağlı olarak özel sektördeki toparlanma ekonomiyi dengede tutuyor. Tahvil alım programının etkisi ağırlıklı olarak portföylerde görülüyor. Özel portföyler yeniden düzenleniyor. Piyasada daha az Hazine tahvili olduğu için, yatırımcılar diğer finansal araçlara yöneliyorlar. Portföy tercihleri, yüksek getirili ve riskli varlıklara doğru kayıyor.
Bernanke geçen haftaki konuşmasında; ''Yatırımcıların pozisyonlarını yakından izliyoruz'' ifadesini kullandı. Fed'in genel durumdan rahatsız olduğunu düşünmüyoruz. Ancak bir noktada bir çıkış stratejisi uygulanacak. Piyasaları yavaş yavaş bu fikre alıştırmaya çalışıyorlar. Bernanke'den sonra Fed'in başına geçmesi beklenen Yellen, mütemadiyen istihdamdan bahsediyor. Bu durumda, 19 Haziran'daki Fed toplantısına kadar açıklanacak haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve istihdam raporu gibi ekonomik verileri takip etmek gerekiyor. Parasal genişleme ve sıfır faiz politikası sürecek olsa da, Fed ekonomide bir toparlanma gördüğü anda aylık alımlarını azaltabilir.
Politikalar fiyatlamalarda bir dengesizlik yaratıyor mu? Hisse senetlerinde aşırı bir fiyatlama var mı? ABD borsaları dokuz aydır yüzde 5'in üzerinde bir düzeltme yaşamadı. Endeksler gerçekten müthiş bir dönem geçiriyorlar. Bir argüman oluşturmak için iki göstergeye bakıyoruz. İlki, hisse senetlerinde kaldıraç kullanarak yapılan alımlar. Bu alımlar rekor seviyede bulunuyor. Yatırımcı psikolojisini, ''Fed nasıl olsa arkamızda. Bir düşüş olmaz.'' olarak değerlendirebiliriz. Sadece bu indikatöre bakarak, yatırım ortamının çok riskli olduğu söylenebilir. Daha iyi bir gösterge olan, Endeks fiyatı/Toplam şirket gelirleri rasyosu hızla yükseliyor. Bunun da bir ''aşırılık'' olduğu söylenebilir. Bu rasyonun dönüşü, genel olarak ekonomideki resesyon olasılığının artmasıyla başlar. Şu aşamada ABD ekonomisinde bir resesyon olasılığını düşük görüyoruz.
Endekslerdeki fiyatlamaların kalıcılığı sorgulanabilir. Göstergeler dengesizliğin arttığını gösteriyor. Ancak şirket karları sert şekilde düşmedikçe, ki bunun nedeni bir durgunluk olabilir, spekülatif coşkunluk sürebilir.