Fiyatlamaktan kaçınılan küresel belirsizlikler

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ölçekte geleceğe yönelik ekonomik beklentilere ilişkin belirsizliğin artış eğiliminde olduğu bir süreçten geçiyoruz. Ne kadar süreceği ve nasıl sonlanacağı belli olmayan bu gidişat, riskten kaçınma eğiliminin ateşine odun taşırken güvenli liman arayışlarının ön planda olmasına zemin hazırlıyor; ülkeler arasındaki ekonomik ve siyasi ayrışmalar bu ortamdan besleniyor ve piyasalar pek fiyatlamıyor olsa da jeopolitik gerginlikleri artırıyor. Bu türden dış koşul bileşimleri, ülkemiz gibi kırılgan olarak bilinen bazı gelişen ekonomiler açısından çok ciddi açmazlar yaratabiliyor.

Geleneksel olmayan politikalar konusunda son aşamaya geçildi

Hemen yukarıda özetle ifade etmeye çalıştığımız temel eğilimler ile bunların ortaya çıkmasında belirleyici olan faktörler, sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar konusunda son aşamaya geçilmiş olabileceğini düşündürüyor. Gelişmiş ülke para otoritelerinin normalleşme olarak tanımladıkları parasal sıkılaşmaya sebep olan beklentiler, ticaret savaşları başlığı altında sinsice zemin kazanmaya başlayan korumacı eğilimler, yeni bir Dünya düzeni ihtiyacına yönelik jeopolitik gerginlikleri tırmandıran gelişmeler bu sonuçta etkili oluyor. Zaafları geliştiren ve sorunları ağırlaştıran finansal desteklerin yerini, ağırlaşmış sorunlar ile ilgili acı gerçekler ve bunları suiistimal eden kaba tehditler almış gibi görünüyor.

Söz konusu gelişmeler, beklenti yönetimine dayalı kısa vadeli spekülatif yönlendirmelerin anlamsızlaşmasını beraberinde getiriyor. Bunun finansal sonuçlarına katlanmak, ifade edildiği kadar kolay olmayabilir! Zira finansal eğilimlerin, sürdürülebilir olmayan eğilimlere nasıl veda edebileceği ve kalıcı çözümlerin bir parçası olabileceği tanımlanamıyor. Büyüyen korkular, kırılganlığın salgın hastalık gibi bazı gelişen ekonomilerden her yere yayılma riskini engelleyemiyor.

ABD para otoritesinin bilanço küçültme süreci hızlanıyor!

2013 yılı Mayıs ayında ABD para otoritesi normalleşme takvimini açıkladığında, hacimli risk taşıyanlar ve finansal yapı çok rahatsız olmuştu! Uluslararası kurumlar böyle bir yola girilmemesini tavsiye etmiş, aksi takdirde sistemik riskin kabul edilemeyecek seviyelere yükseleceğini iddia etmişti. Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalardan oluşan eğilimler, bir çeşit saadet zinciri niteliğinde idi ve bu yolla sorunların ağırlaşması pahasına gün kurtarılmıştı. Saadet zincirinin daha fazla büyümemesi veya küçülmeye zorlanması, küresel açıdan tam bir felaket senaryosuydu! Son dört sene genelinde dolar faizleri hatırı sayılır oranda yükseldi ve ABD para otoritesinin bilanço küçültme süreci dokuz ay önce başladı ve giderek hızlanıyor!

Yaklaşık on yıl kadar önce korumacılığa en çok karşı çıkan ekonominin ticaret savaşlarının bayraktarlığını yapıyor ve kırılgan olmayan gelişen ekonomilerin küreselleşme denilen kuralsızlığı savunmak durumunda kalıyor olması da ilginç bir görüntü oluşturuyor. Küresel ölçekteki finansal yapının, son yarım yüzyıl genelinde hiç bu kadar kırılgan hale düşmemiş olduğunu hesaba katmak gerekiyor! Ticaret hacminde yaşanacak daralmaların, borç-alacak zincirlerini telafisi olanaksız şekilde parçalaması olasılığı pek fiyatlanmasa da güçleniyor! Tehditler ve karşıt misillemeler ile başlayan, diplomasiyi kısmen devre dışı bırakan sürecin kontrol dışına çıkması olasılığı artıyor. ABD ve AB arasındaki son ateşkes niteliğindeki gelişmenin abartılması, tehlikeyi azaltamıyor.

ABD’nin genelde Ortadoğu’ya ve özelde ise İran’a ilişkin tasarımları ise, Ukrayna uzlaşmazlığından çok daha tehlikeli olabilecek gibi görünüyor. Fiyatlanmayan karşılıklı tehditler, gerginlikleri ve tetiklemeye başladığı eğilimleri katlanılabilir olmaktan çıkaracak gibi görünüyor. Asıl önemlisi, bu zorlamanın korumacı eğilimleri ve dolar faizlerindeki yükselişi hızlandırabilecek olmasından kaynaklanıyor! İyimser senaryoların temel varsayımları, kaçınılmaz olarak anlamsızlaşıyor.

Bu aşamada sormak gerekiyor! Ülkemizdeki Siyasi İradenin hazırlayacağını dile getirdiği Orta Vadeli Planın hedefleri, burada saydığımız üç önemli belirsizlik unsurunu ne ölçüde dikkate alacak? Gerçekçi olmaz ise, eğilimleri kontrol altına alma ve yönlendirmeyi nasıl becerecek? Ayrıca finansal kesim tarafından temcit pilavı gibi tekrarlanan çözüm reçetesinin, burada saydığımız sorunları tümü ile görmezden geldiğini de unutmamak gerekiyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar