Fiyat artışlarının gizli aktörleri

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Toptancı Mehmet bey tarım köylüsünden aldığı domatesi her zaman aldığı fiyattan alamadı bu kez. Köylü, traktörüne aldığı mazota henüz zam gelmemiş olsa da, geleceğini tahmin etmiş.

Ne olur ne olmaz fiyat artabilir demiş ve domates fiyatını arttırmış. Tabi eskisi kadar sürüm yapamıyormuş. Fiyatları arttırmış arttırmasına ama satış miktarında her geçen gün düşüş olduğunu geç de olsa anlamış.

Börekçi Necati usta, hafta başı fiyat listesini yenilemiş ve tüm fiyatları yüzde otuz arttırmış. Kirasına bir artış gelmemiş. Ama o yufka fiyatının, yağ fiyatının, hatta elektrik maliyetinin de artacağını öngörmüş. Tedbirli olmak adına fiyatları yükseltmiş. Eh tabi gelirinin de böylelikle arttığını düşünse de, her geçen gün müşteri sayısında azalma olması da canını sıkıyormuş.

Simitçiler simit fiyatını arttırmış. Çünkü simit fırınları maliyetlerinin yükseldiğini, ama daha da yükseleceğini öngörmüşler. Unun fiyatı, susamın fiyatı yükselmişti. Çünkü onları satanlar da nasılsa fiyatların artacağını öngörerek ve nasılsa artacak diyerek zam yapmışlardı. Eh fırıncılar da kendilerine göre haklılardı. Ama simit fiyatları el yakmaya başlamıştı.

Satışlar eskisine göre daha düşüktü. Dönerci Muhlis bey de fiyatlarına zam yapmıştı. Aslında ona gelişinde bir artış olmasa da ayranın ve meşrubatlarının dahi fiyatını arttırmıştı. Aslında kasap henüz et fiyatını arttırmamıştı, ama o nasılsa arttırır diye düşünmüş ve fiyatlarına zam yapmıştı.

Et dönere olan rağbet azalmış, tavuk döner kısmen daha tercih edilir olmuştu. Ekmeklerin de gramajı düştüğü için yarım ekmek dönerle doymaya çalışanlar, ayran içmeyerek döneri yiyebilmeye gayret etmişler. Ama dönerci Muhlis bey pek de işlerden memnun değilmiş. Kasap Hasan efendi ise mezbahadan her et almaya gittiğinde et fiyatlarının artmasından endişe edermiş.

Artmasa da, nasılsa artar düşüncesi ile 6 ayda üç kere zam gelmesine rağmen, o et-kıyma fiyatlarını en az 7-8 kez arttırmış. Her geçen gün et alan insan sayısı azalırken, alanlar da miktarı azaltmaya başlamışlar. Ama Hasan efendi her şeye rağmen fiyatları arttırmaya devam etmiş. Ve galerici Hüseyin. Hüseyin araba satışları son derece durgun olmasına rağmen, dükkanında yer alan araçların fiyatını arttırmış. Sadece bir personeli varmış, asgari ücret artınca onun maaşına da zam yapmış.

Bu zam aslında onun toplam maliyetinde küçük bir paya sahipmiş. Ama o kahvaltıda yediği domates, sabah zaman zaman satın aldığı böreğin, çayın yanında yediği simidin, domatesin, öğlen yediği dönerin fiyatının arttığını gördükçe arabaların fiyatına zam yapmayı sürdürmüş.

İşler zayıfmış, gelir azmış, ama her şeyin fiyatının arttığını gördükçe daha da hırslanmış ve fiyatları yükseltmeyi sürdürmüş. Aynı şekilde eli dar olduğu için satışa çıkardığı, zor günler için elinde tuttuğu evin de fiyatını arttırmış. Tabi içinde oturan kiracının kirasını da olabilecek en yüksek seviyeye çıkartmayı da ihmal etmemiş.

Kredi faizleri yüksek olduğu için evine hiç alıcı çıkmamasına rağmen, o artan simitin, böreğin, kıymanın, domatesin, dönerin hırsını evinin fiyatına ve kiracısının kirasına yüklenmiş. İşte fiyatlar böyle artmış, işte enflasyon böyle oluşmuş. Şimdi bu hikâyeden enflasyonun ana sebebinin fiyatları arttıran esnaf, tüccar veya halk mı gibi bir sonuç çıkarttığımı düşünmeyin, asla değil.

Elbette enflasyonun başlangıç noktası değil anlattıklarım, ama durdurulamayan fiyat artışlarının önemli bir sebebinin de enflasyonun yarattığı bu psikolojik etki, yerine koyamama, bir daha bu fiyatı bulamama ve satın alamam endişesi olduğunu inkâr edemeyiz. Özel okul öğretmenleri aldıkları ücretten şikâyet ederek eylem yaptılar geçtiğimiz gün. Özel okullar ise fiyatlarını yeterince arttıramamaktan ve yeterince kâr edememekten yakınıyorlar. Veliler ise artan fiyatlar ve geçim sıkıntısından çocuklarını özel okula gönderememekten.

Özetle durmak bilmez fiyat artışları gerçekte kimseyi mutlu etmiyor. Enflasyon, bir ekonominin genel mal ve hizmet fiyatlarının sürekli ve istikrarlı bir şekilde artış gösterdiği ekonomik sonucu ifade ederken, fiyat artışı ise belirli bir mal veya hizmetin fiyatının yükselmesini ifade eder. Bu yüzden enflasyon ile fiyat artışı aynı gibi görünse de gerçekte farklı iki ekonomik olgudurlar.

Faizdi, enflasyondu, fiyat artışı idi aslında hepsi sebep, gelinen ve ortaya çıkan tablo ise sonuç. Sebebi tartışmak için geç ve işin o kısmına etkimiz olamaz, ama sonuca tesirimiz elbette olabilir. Sıkı para politikası ile Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası burada üzerine düşeni yapmaya çalışıyor, ama bizlere düşen de bir görev var. Çünkü biz simitçiyiz, börekçiyiz, galericiyiz, toptancıyız, kasabız, tüccarız, ev sahibiyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar