Fitch, kredi notu ve beklenti balonu

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

 

Piyasalardaki olumlu beklentiler bayram sonrasında adeta tepe yaptı. Menkul kıymetler borsasının tarihi rekorlarını alt üst eden bir tempoda yükselmesi bu beklenti patlamasını yeterince kanıtlıyor.
Beklentilerin böylesine hızla şişmesi iki gelişmeden kaynaklanabilir.  Makroekonomik performansta israrlı ve sürekli bir düzelme bu  kaynaklardan birisidir. Ekonominin iyiye gitme olasılığının yükseldiği izlenimi veren gelişmeler beklentileri besler, şişirir. Bu beklenti şişmesi reel gelişmelere dayanır, görece sağlamdır, ekonomide sürükleyici bir etki yaratır.
Reel gelişmelerden çok spekülasyonlardan kaynaklanan beklenti şişmeleri de olur. Burada beklentiyi şişiren  etken  ekonominin olumlu bir kulvarda hareket ediyor olması değil bu yönde yapay bir beklenti yaratılmasıdır.  Makroekonomik performansın desteklemediği  bu tür  spekülasyonlar çoğunlukla maniplasyon amacı taşır. Salt duyum ve söylentilerle yükseltilen beklentiler mali varlık fiyatlarını da şişirir. Bu şekilde şişirilen beklentileri balon olarak düşünmek doğru olur. Beklenti şişmesi uç noktaya taşınırsa balon patlar. Varlık fiyatları çöker. Kriz olur. Finansal ekonomi tarihi spekülasyonların şişirdiği beklenti balonlarının patlamasıyla ortaya çıkan kriz örnekleriyle doludur.
                                                 *            *            *
Bu sınıflama bizdeki son beklenti şişmesini  doğru değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor. Yükselen beklentiler olumlu makroekonomik performanstan mı  kaynaklanıyor,  yoksa belli bir konu etrafında oluşan spekülatif  bekleyişlerin sürüklediği bir şişme mi  sözkonusu?  Bu sorunun  objektif biçimde yanıtlanması gerekiyor. 
Kendi adıma beklentilerdeki son zıplamanın olası bir gelişme etrafında biçimlendirilen  maniplatif  spekülasyondan kaynaklandığı kanısındayım. Beklenti şişmesini biçimlendiren temel etken de Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesi olasılığı etrafında gelişen spekülasyon. 
Bunun  durduk yerde üflenen, bütünüyle mesnetsiz bir spekülasyon olduğunu da düşünmüyorum. Spekülatif beklentileri destekleyen bazı  gelişmeler  de var.  Bir yandan kredi derecelendirme kuruluşlarının tereddüt yaratan tavırları bir yandan da kamu maliyesi, dış denge vb gibi noktalarda olumlu olarak algılanan gelişmeler kredi notu etrafında geliştirilen  spekülasyon için uygun bir zemin yaratıyor diye düşünüyorum.
                                                  *            *            *
Son günlerde üç kredi derecelendirme kuruluşu, Moody's, Fitch ve JCR, Türkiye'nin kredi notu ile ilgili açıklamalar  yaptı. Bunlardan Fitch'in 8 Kasım tarihinde İstanbul'da "Türkiye'nin Kredi Notu" konulu bir toplantı yapacağını açıklaması ve bu bağlamda  kredi notunun yükseltilmesi olasılığının varlığını ima etmesi beklentilerin tavan yapmasına neden oldu. 

Bu kurumların Türkiye'nin kredi notu meselesini değerlendirme biçimleri aynı. Önce Türk ekonomisinin güçlü yanlarını sayıp döküyorlar ardından ama ile başlayan değerlendirmelerde açık ya da örtük biçimde Türkiye'nin kredi notunun yakın gelecekte neden yükseltilemeyeceğini  anlatıyorlar. 

Bu açıklamalarda benzer argümanlar ve neredeyse ortak bir dil var. Türkiye ekonomisinin güçlü yanları sayılırken baş köşeye büyüme dinamizmi konuluyor. Ardından dış ticaretteki gayretler sayılıyor, son dönemdeki  pazar çeşitlendirme başarılarının altı çiziliyor. Bu bağlamda cari açıktaki daralma olumlu bir gelişme olarak kaydediliyor. Mali disiplin konusundaki karalılık çabalarından, faiz dışı fazla israrımızdan övgüyle bahsediliyor. Borç dinamiğindeki yavaşlama önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor. Enflasyondaki sessizlik olumlu bir nokta olarak anılıyor.
Bunların hepsi "kredi notu spekülatörleri"ne yeterli malzemeyi veriyor tabii.  Ancak, bu değerlendirmelerin ardından gelen "ama"lar meseleye son noktayı koyuyor.
Amalar daha çok işin yapısal tarafına vurgu yapıyor.  Bu konularda dagha açık davranan Moody's cari açıktaki daralmaya rağmen dış kırılganlığın sürdüğünü ve gerekli yapısal tedaviler yapılmadan bu sorunun çözülemeyeceğini söylüyor. Bu koşullarda dış kaynak akışında ani bir kesilmenin ekonomiyi yine olumsuz bir noktaya taşıyacağına işaret ediyor. JCR ise tasarruf açığı, enerji açığı, sosyal güvenlik açıkları gibi bazı temel dengesizliklerin sürdüğüne ve bu durumun ekonomide kırılganlığı arttırdığına dikkati çekiyor.

Bu açıklamalarda dikkati çeken noktalardan birisi de bu iki kuruluşun potansiyel siyasi istikrarsızlık noktasında hem fikir olması. Bu bizdeki ekonomik tahllilere pek girmeyen bir husus. Ama önemli. Siyasi istikrarsızlık olasığının arttığı bir ortamda ekonomide mesafe alınamayacağını herkes biliyor.
Sonuçta "ama"ların baskın çıktığı  ve yakın gelecekte bir not yükselmesinin zor olduğu görülüyor.  Bu durumda güncel meselenin borsanın rekor kırmasından çok beklenti balonunun ne zaman patlayacağını, hasarın ne olacağını kestirmek olduğu anlaşılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018