FİSKOBİRLİK Başkanı'nın isyanı…

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Türkiye'nin en büyük Tarım Satış Kooperatifleri Birliği olan FİSKOBİRLİK, yaşam mücadelesi veriyor. Birlik, bir süreden beri çalışanlarının maaşını düzenli olarak ödeyemiyor. Üretici ortakları alacağını tahsil etmek için haciz memurlarını kapıya getirmeye başladı.

FİSKOBİRLİK'in bu duruma gelmesinde hükümetin çok büyük payı var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, göreve geldiği günden beri fındıkta taraf oldu. Yaptığı her açıklamada FİSKOBİRLİK'i suçladı. Birliği piyasadan silmek için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) devreye soktu. Birlik üzerinde baskı kurarak yönetimin değişmesini sağladı.

Hükümetin 7 yıllık fındık politikası, ülkeye, fındık üreticisine ve FİSKOBİRLİK'e büyük zarar verdi. Devletin hazinesi milyarlarca lira zarara uğradı.

Bu politikaya hükümetin desteği ile göreve gelen FİSKOBİRLİK Başkanı Lütfi Bayraktar bile sonunda isyan etti.

Hükümet, FİSKOBİRLİK'i ve üreticiyi yok sayan yeni fındık stratejisini açıkladıktan sonra Lütfi Bayraktar, basın toplantısı ile hem stratejiyi değerlendirdi hem de FİSKOBİRLİK'e yönelik özellikle Başbakan Erdoğan'ın suçlamalarını yanıtladı. Medyada çok az yer bulan bu tarihi açıklamanın satırbaşları şöyle:

"Kimilerine göre devrim, kimilerine göre ise ihanet olarak değerlendirilebilecek düzeyde uç noktalarda tartışma konusu yaratan, ekim alanlarının daraltılarak 406 bin hektar alanda fındık tarımı yapılmasını öngören ve fındık fiyatının serbest piyasa şartlarında  şekillenmesini öngören stratejinin hazırlanış metodu, içeriği ve varmak istediği hedef açısından doğru olmadığını bu sebeple de  uygulanabilirliğini zor görmekteyiz.

Bu stratejinin en temel argümanlarından biri "fındık fiyatının serbest piyasada şekillenmesi için müdahale alımının sonlandırılması" olarak görülmektedir. Bu yaklaşım ilk duyulduğunda kulağa hoş gelmektedir. Ancak bu stratejiyi uygulamaya koyanlar ve destekleyenler tarafından "Türkiye'de serbest piyasa şartları var mıdır?" veya dünyada "serbest piyasa koşulları dendiğinde" hangi piyasa araçlarının olması gerekmektedir sorusunun cevabı bir türlü alınamamaktadır. Evet, güçlü bir üretici birliğinin devrede olduğu, bu üretici birliğinin tüm dünyada olduğu gibi düşük faizli finansman modelleri ile desteklendiği, vadeli işlem borsası ve lisanslı depoculuk gibi argümanların sisteme dahil edildiği bu vesileyle tam rekabet koşullarının hazır olduğu bir serbest piyasaya hepimiz razıyız. Ancak maalesef serbest piyasa modeli adıyla üreticimiz, dünyada ve ülkemizde ancak bir elin parmakları kadar olan ihracatçıya, dolayısıyla  dünyada bu işi yapan büyük sermaye gruplarına teslim edilmektedir.

Söz konusu bu strateji ile üretici kaybedecek, Türkiye'nin ihraç geliri ciddi oranda azalacak, hazine kaybedecek, bu stratejiyi uygulamaya çalışan siyaset kaybedecek ve maalesef  Türk fındığı dünyadaki pazarının bir kısmını ve en önemlisi pazara hakim pozisyonunu kaybedecektir. Bu kadar kaybedenin olacağı bir stratejinin uygulama süresi sonunda da  varsayılan problemin çözümü için bir adım bile mesafe alınmış olmayacaktır. Bu kadar kaybedenin olduğu bir strateji değişikliğinde kimlerin kazanacağı da tüm kamuoyunun malumudur. Bu kadar kaybedenin olduğu bir stratejiyi bir hükümet nasıl uygulamaya koymak istemektedir?

Kamuoyunda FİSKOBİRLİK ve fındık üreticileri ile ilgili oluşturulmak istenen bir takım yanlış kanaatleri de düzeltmek gerekir. Şöyle ki;

FİSKOBİRLİK'in silindiği söylenen ve sanki  FİSKOBİRLİK yönetimlerinin  yanlış tutumları sebebi ile oluştuğu gibi bir izlenim yaratılan ve bu sebeple nerdeyse tüm kamuoyunca "daha ne istiyorsunuz" gibi bir tepkiye dönüştürülen 1.7 milyar liralık borç, FİSKOBİRLİK'in tamamen devlet adına alım yaptığı, genel müdürünün bakanlık tarafından atandığı, yönetim kurulu üyeliklerinin bakanlığın baskısı ile oluşturulduğu yani her şeyi ile hükümet politikası ile sevk ve idare edildiği bir döneme aittir. Bu dönem 1964 yılından 2001 yılına kadar sürmüş bir dönemdir. Yani kısacası bugünkü TMO'nun konumunda olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Ayrıca 35 yıldan fazla bir döneme ait bir zararla, TMO'nun 3 yıllık dönemine ait zararının karşılaştırılması sonucu FİSKOBİRLİK'e  yapılan eleştirilerin ne kadar hakkaniyet dışı olduğu daha net anlaşılacaktır.

Fındık üreticisinin bir türlü memnun olmadığı ve hep daha fazlasını istediği iddiası. Geçen yıl hükümet toplamda fındığa çok ciddi kaynak aktarmıştır. Ancak bu kaynağın kullanımındaki yanlış metotlar ve uygulama hataları  yüzde 70 civarındaki fındık üreticisinin fındığının kilosunu 2-2.5 liradan satmasına sebep olmuştur. Bu durum doğal olarak üreticiyi mağdur etmiştir ve memnuniyetsizliğin temel sebebi budur. Uygulamanın neresinde eksiklikler var bunları gidermek gerekir noktasında meseleye yaklaşmak yerine işin kolayına kaçılarak bu kadar para veriyoruz ama üretici hâlâ memnun değil yaklaşımı sorumluluklarımızı üstümüzden atmamaktadır. Aslında bu durumun tüm bölge vekilleri farkındadır ancak ne hikmetse bir türlü gereği yapılamamıştır."

Bu isyana iktidar, muhalefet, üretici, sanayici, ihracatçı herkesin kulak vermesinde yarar var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar