Fırtına mevsimi…
Ağustos ayı finans piyasaları açısından belalı bir aydır. Yatırımcıların çoğunun tatile çıktığı sakin bir ay olmasını beklersiniz. Ama öyle olmaz. Tam tersine, beklenmedik nedenlerle fırtınaların patladığı, oynaklığın çok yükseldiği bir dönem olur.
1998 Rusya krizi, 2007 eşik altı kredi krizi ve 2015 Çin devalüasyon tehdidi ağustos ayında patlak veren ve dünya piyasalarını sallayan olaylardır. Yatırımcıların tatilde olması ve likiditenin düşük olması yüzünden bu şokların her biri küresel piyasalarda çok sert oynaklığa yol açmıştır.
Benzer bir etki şimdi Türkiye şoku nedeniyle yaşanıyor. ABD ile Ortadoğu’da başlayan, S400’lerin alım kararı ile gelişen, Hakan Atilla ve rahip Brunson davaları ile derinleşen kriz ağustos ayında Türk lirasından başlayarak gelişmekte olan varlıkları hatta Avrupa piyasalarını vuruyor.
ABD ile tırmanan gerginliğin Türkiye’ye iktisadi yaptırımlara yol açacağı endişesi ile Türk lirası yüzde 20’den fazla değer kaybederek reel olarak 2001 krizi seviyelerinin altına geriledi. Devlet tahvili faizleri ve Borsa İstanbul dolar bazında 2008 krizinde gördükleri seviyelere yaklaştı.
Ancak 2001 krizinin tersine bu kez Türkiye’de yaşanan oynaklık Avrupa’yı ve gelişmekte olan piyasaları da vuruyor. Almanya ve İtalya ile dış ticaretimiz ve Avrupa bankaları ile olan ilişkilerimiz nedeniyle Avrupa varlıkları olumsuz etkilendi. Risk iştahındaki bozulma nedeniyle gelişmekte olan ülke varlıklarında da çok sert satışlar görüldü.
ABD ile Türkiye arasındaki politik savaş yüzünden patlak veren satış dalgasının 1998 Asya krizinde olduğu gibi derinleşmesini beklemiyoruz. 2001 sonrasında oluşan mali disiplin, sağlam bankacılık sistemi, genç nüfus ve kriz tecrübesi sayesinde Türkiye bu krizi asgari hasarla atlatacaktır.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın önderliğinde oluşturulan ve kamuoyuyla ana hatları paylaşılan eylem planı ile piyasalardaki yangın kısmen kontrol altına alındı. Merkez Bankası’nın ve BDDK’nın açıkladığı kararlar Türk lirasına yönelik saldırının durdurulmasında etkili oldu.
Türk lirası yüzde 10’a yakın güçlenerek kayıplarının bir kısmını geri aldı.
Bakan Albayrak’ın küresel yatırımcılara yönelik yaptığı telekonferansta sermaye kontrollerini net bir dille reddetmesi, kamuda alınan tasarruf tedbirlerini ve mali kural üzerinde çalışıldığını vurgulaması güvenin sağlanmasında etkili oldu.
Katar’dan sağlanacak 15 milyar dolarlık kaynak Türkiye’ye sorunların çözmek ve piyasaları ikna etmek için zaman sağlayacak. Bu zamanda atılacak somut adımlarla siyasi iradenin ABD ile yaşanan gerginliği çözmesi ve piyasaların güvenini sağlaması gerekiyor. Aksi halde Eylül’ü pas geçsek de Ekim ayında yeni bir fırtına ile karşılaşabiliriz.