Fırsatları değerlendiremiyoruz
Hangi değerleme yöntemi kullanılırsa kullanılsın, majör borsa endekslerinin aşırı değerli olduğu söylenebilir. Buna karşın 2009’da başlayan yükseliş trendi soluksuz devam ediyor. 2009-2017 döneminde düzeltme hareketleri zaman zaman olsa da, küresel yatırımcılar bu geri çekilmeleri alım fırsatı olarak değerlendirdiler.
S&P 500 ve Dow gibi Amerikan borsa endeksleri bu hafta rekor tazelediler. Alman borsa endeksi DAX geçtiğimiz günlerde tarihi zirvesini gördü. Dünyada tahvil fiyatlarının da hala yüksek olduğu söylenebilir. Tahvil piyasalarında çift yönlü fiyat hareketleri ara sıra gözlenirken, hisse senetlerinde tek taraflı bir hareket var. Hisse senedi yatırımcısının alım iştahı bitmiyor. ABD’de korku endeksi olarak da bilinen oynaklık endeksi VIX çok düşük seviyelerde bulunuyor. Nobel ödüllü finansçılar son iki yılda defalarca kez ‘‘Borsa endeksleri çok pahalı. Sert bir düşüş geliyor.’’ uyarısını yaptı. Buna rağmen, ‘‘aşırı değerli’’ ve ‘‘sevilmeyen’’ hisse senetlerinin oluşturduğu endeksler rekor üstüne rekor kırdılar. Beklenen volatilite seviyelerinin böylesine düşük olması, hisse senetlerine yönelik iyimserliğin devam edeceğinin bir göstergesi olabilir.
Hisse senetlerinin ve belli ölçülerde tahvillerin aşırı değerli olduğu ortadadır. Reel faiz oranları sıfıra yakınken nakit tutmanın da bir manası yok. Global finans krizine benzer bir gelişme beklenmiyorsa, buna bağlı olarak tahviller gibi güvenli limanlara kaçış öngörülmüyorsa, küresel yatırımcılar açısından hisse senetlerinden başka bir alternatif gözükmüyor. Borsa endekslerinde daha sık düzeltme ve çift yönlü fiyat hareketleri gerçekleşene kadar oyunun kuralı bu gibi duruyor. Geri çekilme ve iniş çıkış hareketlerinin artması, piyasalarda bir dönüm noktasına gelindiğini gösterir.
Büyük merkez bankalarının uyguladıkları para politikasında önümüzdeki çeyreklerde majör bir değişim olmaz. Fed oyun planına uyuyor. Bilançonun düşünülenden daha hızlı küçültülmesi, en azından 2018’in üçüncü çeyreğine kadar olmaz. Bilançonun hızla küçültülmesi şu aşamada daha çok 2019 riski gibi duruyor. Fed, her çeyrekte bir faiz artırımı politikasına devam edebilir. Bugüne kadar iletişim politikasını iyi kurduğu için, faiz artırımlarından piyasalar tedirgin olmadı. Küresel para politikasında radikal bir değişimin olması, risk alma iştahının düşmesi, hisse senedi fiyatlarının olumsuz etkilenmesi, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının devreye girmesiyle yaşanabilir. Bu kurumların, ‘‘tahvil alımları’’ ve ‘‘negatif faiz’’ gibi politikalardan 2018’de vazgeçmeleri düşük bir olasılıktır.
Risk alma iştahının bu kadar yüksek olduğu bir dünyada biz kendi sorunlarımızla boğuşuyoruz. Gelişen ülkelere yönelik para girişinden bu yıl payımızı aldık. Yine de bu dönemi iyi değerlendiremedik. Küresel yatırımcılardaki Türkiye algısı eylülden sonra iyice bozuldu. 2018’de bir erken seçim olmazsa, bazı süreçleri daha iyi yönetebilirsek, pozitif bir piyasa ortamı görebiliriz.