Fırsat “tehdite” dönüşmeden, tehditi “fırsata” çevirsek…
Dünkü yazımın ardından, para piyasaları uzmanı bir okurum sormuş:
“Trump…
8,5 milyon (çalışan-işgücü) göçmeni sınır dışı edeceğini söyledi…
Bu…
ABD’nin üretiminde gerileme, mevcut çalışanların ücretinde de artış anlamına gelmez mi?
Yanı sıra: Rakip ülkelere ek vergi…
Bu iki veri, Türkiye için fırsat değil mi?”
***
Başta söyleyeyim, sonda söyleyeceğimi:
Bu kadar basit değil…
Ekonomi bilimi, “diğer şartlar sabitken” şeklindeki ibare ile “bilinmeyenlere” öncelik verir…
***
Saydıklarınız, başta Türkiye’nin avantajına görünüyor…
Ancak…
Bu politikaların, ABD’de de yan etkileri olacak…
Örneğin enflasyonu ve dolayısıyla faizleri artıracak…
Ve “alınması zorunlu önlemler” dolaşımdaki likiditeyi/ticareti azaltacak…
İki:
Türkiye’nin en büyük ihraç pazarlarını da sıkıntıya sokacak…
***
Üç:
Küçük ölçek, yetersiz teknoloji, eğitim-çalışma hayatındaki sorunlar, teknik eleman açığı, aynı sepetteki rakiplerine göre (Mısır, Vietnam, Malezya, Pakistan, Bangladeş…) görece yüksek ücret-verginin getirdiği rekabet dezavantajı gibi sıkıntılar Türkiye’nin fırsatları değerlendirme, pazarı koruma konularında geri kalmasını sağlıyor/sağlayacak…
VELHASIL
Üstüne, Türkiye bu iklime:
Tüm dünyada korumacılık artarken yakalanacak…
***
Yani…
Teknoloji eksiği nedeniyle, hammaddeyi işlemeden satmak zorunda kalan ülkelerde dahi dönüşümün başlaması da, “imalatının büyük bölümü ithal hammaddeye göre kurgulanmış” Türkiye’yi zora sokacak…
***
Yapılacak:
Bu tehditleri tüm açıklığı ile masaya yatırmak ve eğitimden çalışma hayatına, teşviklerden akılcı/bilimsel planlamanın önünü açacak tüm reformları hızlandırmak…