Fırsat ile tehlikeyi karıştırmayın!..
Bir şeyleri çok istemek veya ciddi bir risk taşıyor olmak çoğu kez zihinsel körlük yaratarak gerçekçi olmayı engelleyebiliyor. Geride bıraktığımız hafta genelinde küresel ölçekte yaşanan gelişmeler ve piyasa eğilimleri söz konusu durum nedeniyle sağlıklı düşünmeyi engelleyebilir; beklentileri yönlendirme amacı ile öne sürülen değerlendirmeler bu olumsuzluğu iyice pekiştirebilir.
Finansal piyasalar ABD ekonomisine ilişkin bütçe anlaşmazlığı ve borç tavanı sorununu, nasıl olsa bir şekilde aşılır düşüncesi ile fiyatlamamışlardı. Düşünüldüğü gibi sorun çözülmedi fakat kısa vadeli rahatlama yaratacak geçici bir uzlaşı gerçekleşti; sanki bir sürpriz olmuş gibi fiyat hareketleri yaşandı.
Dolar diğer tüm paralara karşı kısmen değer kaybetti, sermaye ve emtia piyasaları son haftalardaki kayıplarını geri aldı, tahvil faizleri cüzi miktarda geriledi. Bu aşamada sormak gerekiyor her şey yeniden normalleşmeye başladı mı? Risk alma isteği artacak ve sermaye yeniden gelişmekte olan ekonomilere akacak mı? Yukarıdaki sorulara verilebilecek yanıt hayırdır fakat piyasalar cevap evetmiş gibi fiyatlama yapabilir. Bu tuhaflığa aldananlar, fırsatla tehlikeyi karıştırıp içinden çıkamayacakları bir açmaza düşebilir veya mevcut sorunlarını iyice ağırlaştırabilir.
Her şeyden önce hiç unutulmaması ve akıldan çıkarılmaması gereken temel verileri hatırlayalım. Mevcut eğilimler kesinlikle sürdürülebilir değil, rekabet koşulları olumsuzlaşıyor ve durgunlaşma riski artmaya devam ediyor. Gelişmekte olan ekonomiler son on yılda olduğu gibi tekrar ilgi odağı olamayacak, böyle bir zorlama olur ise enflasyon baskıları kontrolsüz bir şekilde artabilir.
ABD ekonomisinde maliye ve para politikası uygulamalarındaki büyüyen sorun kesinlikle çözülmedi; diğer gelişmiş ekonomilerde herhangi bir olumlu değişim yaşanmadı. Yılın son çeyrek döneminde piyasalardaki işlem hacimleri daralır ve fiyat oynaklığı artar, bu durum daha dikkatli olmayı gerektirir. Birilerinin bilanço makyajı amacı ile olumlu eğilim yaratma çabası, risklerini azaltmak isteyenler açısından bir daha rastlanması zor ve eşsiz bir fırsat yaratabilir. Böylesi bir karambolde spekülatif kazanç yaratmaya veya bilanço makyajı yapmaya çalışmak her zamankinden daha tehlikelidir.
Mevcut koşullarda piyasa eğilimlerine kısa vadeli bir bakış açısı ile yaklaşmak büyüyen tehlikenin fırsat olarak algılanmasına yol açabilir. Türev piyasalardaki eğilimlere göre şekillenen fiyatlar, risk alma isteğinin arttığına işaret etse bile gerçekte bunu destekleyecek sermaye hareketleri yaşanmayabilir. Doların değer kaybı dolar cinsi yatırımdan kaçınma eğiliminin arttığını düşündürebilir fakat bu durum gelişmekte olan ekonomilere ilginin artacağı anlamına gelmeyebilir. Basit genelleme ve şartlanmalardan kaçınmak, piyasa eğilimlerine gereğinden fazla itibar etmemek yararlı olabilir. Zira koşullar ava gidenin av olma ihtimalinin çok yükseldiğini söylüyor.