Fındık yürüyüşünün aklıma getirdikleri...
Biz DÜNYA gazetesi olarak yaklaşık 30 yıldır Karadeniz’de üreticiler ve tüccarlarla fındık üzerine toplantılar düzenler, tartışmalar yaparız. Bu konudaki ilk tespitim, “Fındık bütün tarafların işbirliği içersinde sorunlarının çözüleceği, ülkemizin dünyada lider olduğu bir ürün, dün olduğu gibi gibi bugün de yarın da bu ürün liderliği sürdürmenin yolları aranmalı, sorunları çözülmali” şeklinde olmuştu. Oysa her kesim konuya ortak olarak değil kendi açısından yaklaşıyordu.
İlk üç yıl bu durumu görüp saptadıktan sonra yönettiğim bir toplantıda, “Gelin hepiniz kendi pencerelerinizden bakmaktan vazgeçin. Fındık sorunlarını içeren ortak bir pencere açalım herkes bu ortak pencereden baksın, sorunun çözümüne katkı sağlasın” demiştim.
Dünya fındık pazarının yüzde 75’ine hakim olmamıza karşın, "Fındık Borsası neden Giresun’da değil" diyerek, Hamburg’daki piyasanın etkisinin tartışılmasını istemiştik.
Sürekli olarak isimleri “fındık kralı” olarak anılanlar birkaç yıl içinde piyasadan çekilirken, yeni fındık krallarının isimlerinin öne çıkmasının nedeninin ne olduğunun irdelenmesi gerektiğini söylemiştik.
FİSKOBİRLİK'in siyasal düşüncelerle devre dışı bırakılmasının, regülasyon özelliği olan, üreticilerin ortağı olduğu kurumun yerinin doldurulmasının mümkün olamayacağını iddia etmiştik.
Birçok tarım ürünü konusunda olduğu gibi fındık konusunda da doğruları, objektif olarak ele alan tarım yazarımız Ali Ekber Yıldırım’ın konuşmacı olarak Trabzon’da panelde yer almasını engelleyen bölgenin önemli bir fındık tüccarı ve ihracatçısının bu davranışının yanlış olduğunu, kendisi için de yararlı sonuç vermeyeceğini anlatmıştık.
Her yıl Türkiye’nin yerini alacağı iddia edilen Gürcistan, İtalya, Şili gibi ülkelerin üretim miktarının uzun süre Türkiye’yi tahtından indirecek seviyelere gelemeyeceğini her yıl toplantılarda tekrarlamıştık.
Doğu Karadeniz engebeli arazideki fındık ocaklarıyla, Batı Karadeniz’de taban arazideki üretimin ve kalitenin bir tutulamayacağını öne sürmüştük. Fiyat belirlenirken bunun gözetilmesini önermiştik.
Tarım bakanları sık sık değişirken, bakanlığın fındık dahil önemli ürünlerde bilgi birikimine dayalı değişmez kurallarının ve uzmanlarının olması gerektiğini söylemiştik. Üreticinin fındık alım fiyatı açıklanırken, ürününü hemen piyasaya çıkarıp tüccara ucuza verilmemesi için, bir desteğe ihtiyaçları olduğunu ortaya koymuştuk. Regülasyon yapan FİSKOBİRLİK gibi bir kurumun yeniden oluşturulmasının gerektiğini belirtmiştik.
Dünya çikolata piyasasına hakim olarak ürün veren, yabancı kurumlarla işbirliği yapılmasını önermiştik. Şu anda ülkemizde fındık alımında bir yabancı firmanın yüzde 35-40 paya sahip olduğu unutulmamalı, bu açıdan değerlendirilmelidir. TMO’nun bu yıl üreticilerden bütün fındığı alacağını açıklamasına rağmen, ilk haftada yeterli alım yapmayınca fiyat 10 liradan 8 lirala geriledi, beklemeye tahammülü olmayan üreticiler kızgınlıkla “8 liraya fındık mı olur?” diyerek fındık ocaklarını keserek tahribata başladılar. CHP’nin başlattığı 47 kilometrelik Ordu-Giresun yürüyüşünün etkisini sorduğum bölgedeki konunun uzmanları, “Fiyat düşüşünü durdurdu. Ama bu geçici durum” dediler. Şimdi Tarım Bakanı Fakıbaba hiç vakit kaybetmeden, üreticiden, tüccara, sanayiciden ihracatçıya ve yabancı alıcılara konunun bütün taraflarıyla “fındık sorunun ele alan bir toplantı" düzenlemeli, sorunun çözümünü masaya yatırmalıdır. Çikolatanın önemli girdisi olan ve bizim dünya lideri olduğumuz fındık konusunda çözümler üretilmelidir...