Fındığın vergi fotoğrafında sorunlarını çözecek ayrıntılar var
Dr. Yusuf İLERİ
Fındığın vergi fotoğrafını, fındık üreticisinin gelir vergisi karşındaki durumunu çözümleyerek kavrayabiliriz. Zira Katma Değer Vergisi Kanunu'nun (GVK) 17/4 maddesine göre kazançları gerçek usulde gelir vergisine tabi olmayan çiftçiler tarafından yapılan teslim ve hizmetler KDV’den istisnadır. GVK’nın 53 ve 54’üncü maddelerine göre “Meyve verebilecek hale gelmiş fındık arazisinin yüzölçümü toplamının 250 dönümü aşmayanlar” gerçek usulde gelir vergisine tabi tutulmayacaktır. Tarım Bakanlığı verilerine göre, yaklaşık 700 bin hektar alanda ekonomik olarak 400 bin aile fındık üretimiyle uğraşıyor. Bu hesapla geçimlik ekonominin egemen olduğu fındık üretiminde gerçek usulde gelir vergisine tabi fındık üreticisi ya yoktur, ya da yok denecek kadar azdır. Fındık üretimindeki bu çoklu aile üreticiliği yapısının, maliye politikasının amaçlarından olan istihdamı sağlama ve gelir dağılımını düzenlemede yaşamsal bir işlev görür.
Fındık üreticisi gerçek usulde vergilendirilmeyince, vergi dışı kalmaz; stopaj yoluyla vergilendirilir. Stopaj yoluyla vergilendirilen fındık üreticisinin defter tasdik, tutma, muhafaza ve fatura düzenleme gibi yükümlülükleri yoktur. Buna karşın fındık üreticisinden alım yapan kurumlar vergisi ya da gerçek usulde gelir vergisi mükellefleri tarafından bu alımlar için müstahsil makbuzu düzenlenir. VUK’un 235’inci maddesine göre düzenlenme yükümlülüğü olan müstahsil makbuzunda gelir vergisi kesintisinin de gösterilmesi zorunlu bulunmaktadır.
Kesinti oranları GVK’nın 94’üncü maddesi kapsamında Bakanlar Kurulu tarafından ticaret borsalarına tescil ettirilerek satın alınan fındık için %2, tescil edilmeyen alımlarda %4 olarak tespit edilmiştir. Alıcılar tarafından fındığın satış tutarından yapılan bu kesinti, gerçek usulde gelir vergisine tabi olmayanlar yönünde nihai ve kesin bir vergilemedir. Bir fikir edinmek adına ortalama üretim olan 600 bin ton fındık, 10 TL satış fiyatı ve %2 vergi oranıyla bir hesaplama yapılırsa, fındık üreticisi yılda 120 milyon lira gelir vergisi öder. Satış tutarları üzerinden yapılan kesinti, kazanç üzerinden %20 ve %40 vergiye denk gelir. Bu arada dileyen mükelleflerin gerçek usulde vergi mükellefi olabileceğini belirtelim. Bu durumda, %2 veya %4 oranında kesilen vergiler tarifeye göre hesaplanan vergiden mahsup edilir, mahsup sonrası bir alacak kalması halinde bu tutar GVK’nın 121’inci maddesi uyarınca iade edilir. Ancak işlem maliyetleri ile muhasebe ücretleri nedeniyle üreticilerin bu yolu pek tercih etmedikleri malumdur. Doğrusu biz de böyle bir öneride bulunmayacağız.
Gerçek usulde gelir vergisine tabi olmayan üreticiler KDV’den istisna edildiğinden, fındık teslimleri ister toptan ister perakende olsun KDV’siz gerçekleşir. Böyle olunca bu üreticilerin alımları sırasında ödedikleri KDV, kendileri için bir yüke dönüşür. Fındığın alıcısı sınırlı sayıda hatta tek güçlü alıcı olur ve fiyat bu alıcı tarafından tek taraflı belirlenince üreticinin yüklendiği KDV’yi fiyat mekanizması yoluyla da yansıtma olanağı kalmaz. Bu arada firmaların yüklendiği, sonraki yıllara devreden KDV’nin yarattığı ağır finansman yükleri tartışılır çareler aranır, fakat çiftçi gerçek usulde vergi mükellefi değil diye akla gelmez. Oysa fındık, gerek ülkeye ihracat yoluyla en fazla döviz sağlayan tarım ürünü olması, gerekse yarattığı istihdam ve 3-4 milyon kişiye geçim sağlaması nedeniyle stratejik öneme sahip bir üründür.
Fındığın perakende teslimi %8 toptan teslimi aşamasında %1 oranında KDV alınmaktadır. Gerçek usulde gelir vergisine tabi olan fındık üreticisi zaten mal ve hizmet teslim halkasının içerisinde olduğundan toptan teslimlerinde %1, perakende teslimlerinde ise %8 oranında KDV tahsil edecektir. Fındık ticareti yapıp, toptan veya perakende satan vergi mükellefleri indirimli oran nedeniyle yüklendikleri KDV’yi iade alabilmektedirler. Sonuçta KDV’yi üstlenen tüketicidir. KDV’de genel oranının %18 olduğu düşünülürse indirimli oranlar nedeniyle tüketici daha az bir bedel ödeyerek fındığa ulaşmış olacaktır.
Kanada’lı ünlü ekonomi profesörü Michel Chossudovsky, Ruanda’da tarımsal sistemin yeniden yapılandırması ekseninde, kahvede devlet pazarlama sisteminin işlevsiz kılınmasıyla, Ruandalı çiftçilerin umutsuzluk içinde ülkenin tek ihraç kaynağı olan 300 bin kahve ağacını kökünde söktüğünü yazar. Fındıkta da temel sorun devlet pazarlama/destekleme sisteminin devre dışı kalmasıdır. Fiskobirlik’in yıllık 100-150 milyon tutan bütün alımları devlet tarafından finanse edilirken bundan vazgeçildi. Bu tutarların fındık üreticisinden kesilen stopaja denk gelmesi dikkate değer!