Finansçıların da reel sektörün de amacı güven ve normalleşme
Görüşmeler yaptığım çeşitli reel sektör temsilcileri, bu dönem kendileri için en önemli olanın güven ve normalleşme olduğunu söylüyorlar. Finans sektörü temsilcileri de hem geçen yılın kötü döneminin geride kaldığını, 2017 yılında kredilerin yüzde 15 artacağını, krediler ve kredi kart borçlanrında önemli yapılandırmalar yaptıklarını, fonlama maliyetlerindeki artışa rağmen ticari kredilerde geçen yılın mart ayına göre yüzde 3.3’lük bir gerileme söz konusu.
Bir banka genel müdürü, bu konuyu değerlendirirken, “Bankacılık sektörü 1.6 trilyon lira mevduat topluyor.Yurtdışından sendikasyon ve seküritizasyon yapıyoruz. Ayrıca tahvil ihraç ediyoruz. Dolayısıyla Merkez Bankası kaynağı, toplam fonlamamızın içindeki payı çok düşüyor. Merkez Bankası, 50 bankaya 100 milyar TL gibi bir rakam veriyor. Böyle olunca Merkez Bankası, faizi nereye getiriyordan çok bizim için kredi faizlerinin üzerindeki kamusal yüklerin azaltılması daha çok önem taşıyor” değerlendirmesini yaptı.
Dün gazetemizde yer alan Türkiye Bankalar Birliği’nin 2016 değerlendirmesi ve 2017 beklentileri de bu bankacı dostumuzun anlattıklurının sektörün genel düşünceleri olduğunu ortaya koyuyor. Sektör 2017 yılında karlılığından çok verimliliği, güveni ve istikrarı hedef alacak gözüküyor. Sektörün ortaya çıkarttığı konu normalleşme için yapılması gerekenler olarak gözüküyor.
Tekstil sektöründe yurtta alışverişe gelenlerin sayısının azalması sonrası elde bavullarla müşterinin ayağına giden pazarlama gelişmişti. Sektör temsilcileri yavaş yavaş dışarıdan müşterilerin gelmeye başladığını belirtiyorlar. Güvenin artması ile mart sonrası normalleşmenin hızlanacağını belirtiyorlar.
Dün görüştüğüm bir konfeksiyon ihracatçısı firma yöneticisine bu durumu sorduğumda aldığım yanıt şöyle oldu: “Son konuşmmızda bizim arkadaşların elde bavul haftada 2 seyahatte müşterilerin ayağına gittiğini söylemiştim. Dün ilk defa bir müşterimiz Türkiye’ye geldi ve Anadolu’daki fabrikamıza sipariş görüşmesine gitti. Ama biz dışarıya gitmeye devam etmek durumundayız. Ne kadar rahatladınız dersen yüzde 20 rahatladık diyebilirim. ABD için New York gezilerimiz sürüyor. İspanya, Almanya gelmiyor, biz gidiyoruz. Bu arada İngilizler geliyor. Ama normalleşme için daha uzun süre gerekir. Güven eksikliği var. Bunun giderilmesi lazım. Hareket var, ama henüz tam ışık yok. Bu durum adet bazında, fiyat düşürerek sonuç almaya, kota doldurmaya çalışmamızı gerektiriyor.”
Bu örnekleri sektörel bazda çoğaltmak mümkün. Görüldüğü gibi hem reel sektör temsilcileri hem de finans sektörü yöneticileri güvenin ve normalleşmenin sağlanması noktasında ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar.
Bizim de beklentimiz, yatırımların, üretimin, istihdamın ve büyümenin yerine oturması ve bunun için kamu-özel-finans sektörünün ellerinden geleni katılımcı bir yöntemle değerlendirerek yapmaları.