Finansal piyasalarda sert dalgalı seyir

Avrupa’da bankacılık sistemine dair artan endişeler ile beraber global piyasalarda sert volatilitenin ve satış baskısının giderek arttığını görüyoruz. Bu ortamda güvenli liman arayışının artmasıyla beraber gelişmiş ülke tahvillerinde faizlerin geri geldiğini görüyoruz. Japonya’nın 10 yıllık tahvili tarihte ilk defa eksi faize geçerken, Almanya’da da 10 yıllık tahvil faizleri %0,15 düzeyinde. Tabii bu iki ülkenin ortak özelliği merkez bankalarının parasal genişlemeye son sürat devam etme eğiliminin piyasalar tarafından satın alınmış olması. Dünyada faiz artırımı döngüsü içine giren yegane gelişmiş ülke olan ABD’de ise son gelen Fed açıklamalarının ardından beklentiler oldukça törpülenmiş durumda. Bu yılın sonuna kadar sadece bir faiz artırımı fiyatlanırken, 2017 ve 2018 yıllarında da ancak 25 baz puanlık birer artış daha yapılabileceğine dair oldukça güvercin denebilecek bir beklenti oluştuğunu görüyoruz. Bu gelişmeler ile beraber ABD 10 yıl vadeli tahvil faizleri ise son bir yılın dip seviyesi olan %1,66 seviyesine geri çekildi. Petrol fiyatlarında global talebin yavaşlaması, Çin’e ilişkin kaygılar, ABD’de stokların artış hızı ve arz tarafında petrol üreticisi ülkelerin kısıntıya gitme noktasında anlaşmaya varamaması ile sert düşüşler var, fiyatlar 12 yılın dip seviyesinde. Faiz konusunda umudunu kesen ve sermaye piyasalarındaki yüksek dalgalanmadan rahatsız olan yatırımcılar ise altına yönelmiş durumda. 1240 dolar ons ile son bir yılın zirvesini test eden altın fiyatlarında kısa vadeli yön yukarı olmakla beraber, orta uzun vadeli olarak değerlendirildiğinde aynı ivmeyi korumasının zor olduğunu düşünüyoruz. İçeride ülkemize yönelik risklerin değerlendirildiği en önemli göstergelerden biri olan 5 yıllık CDS risk primi ise 300 seviyesini aşmış durumda. TL volatilitesi ile beraber değerlendirildiğinde TL varlıklarda zayıf seyrin bir süre daha devam edeceğine inanıyoruz. Faizlerde nispeten sakin bir seyir içinde olmamız endekste sert kar satışlarını sınırlamakta.