Finansal istikrarsızlıklarda suçlu kim?

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Önemli finansal ekonomist Hyman Minsky akademik hayatını finansal krizlerin nasıl oluştuğunu araştırmakla geçirdi. Finansal istikrarsızlık hipotezinde, ‘‘İstikrar, istikrarsızlığı yaratır’’ vurgusunu yaptı. Kapitalist sistemin zaman zaman istikrarsızlaşacağını, çünkü istikrar illüzyonunun aşırı risk almaya ve kaçınılmaz olarak ekonomik daralmaya yol açacağını belirtti. Bu hipoteze göre, finansal piyasaların en istikrarlı gözüktüğü dönemler esasen istikrarsızlığın inşa edildiği zamanlardır. Piyasalarda ve ekonomide işler iyiyse, aktörler bazı gelişmelere kayıtsız kalırlar. Sürü davranışı sergilerler. Rasyonel davranmazlar. Örneğin gayrimenkul piyasasında pozitif bir hava olduğunu düşünelim. Fiyat yükselişlerinden para kazanma düşüncesiyle, herkes emlak vagonuna atlamaya çalışır. Bankacılık sektörü, kazançları görünce kredi standartlarını gevşetir. Normal şartlarda ev alamayacak insanlar yaşanan coşkunluğa dâhil olur. Yatırım bankaları da boş durmazlar. Bu ‘‘düşük riskli’’ gayrimenkul kredilerini paketleyip bir finansal ürün haline getirirler. Bunları yatırımcılara satarlar. Piyasa aktörlerinde görülen bu rahatlık, bir istikrar yanılsamasıdır. Aslında istikrarsızlık içten içe büyümektedir.

Bu çarpıcı çalışmayı 1992’de yayımlayan Minsky, 1996’da öldü. Finansal krizleri yaratan unsurları ortaya koydu. Ne 1998’deki Asya krizini, ne de 2008’deki küresel krizi gördü. Yazdıklarının hepsi gerçekleşti. Ricardo, Schumpeter, Minsky gibi isimler bugüne kadar Nobel ekonomi ödülünü alamadılar. Ancak 2008 krizinin öncesinde ve sonrasında yaptığı yanlış analizlere rağmen Paul Krugman ödül aldı. Hadi Nobel ödülünü geçtim. Çıtayı düşürelim. Dev bir holdingin veya bir bankanın murahhas azalığını yaparken ekonomideki ve piyasalardaki gelişmeleri öngörememiş birisi, çalıştığı holding milyarlarca dolarlık borç yapılandırmasına gittiği halde Türkiye’de hâlâ yazı yazabiliyor. Bir bankada baş ekonomistlik görevini yürütürken risklere karşı çalıştığı kurumu yönlendirememiş bir kişi medyada hâlen boy gösterebiliyor.

Türkiye’de gayrimenkul piyasasında geçtiğimiz yıllarda ciddi bir yığılma oldu. Fiyatların o dönemde yükselmesi yatırımcıları cezbetti. Piyasada müthiş bir arz fazlası oluştu. Talep de güçlüydü. Son yıllarda yaşanan gelişmelerle talep zayıfladı. Düşük talebi motive etmek için bankalar son dönemde düşük faizli kampanyalara başladılar. Ekonomi yönetimi, KOBİ’lere destek paketleri açıkladı. Kısa vadede bu adımların tamamını destekliyorum. Orta-uzun vadede yapılacaklar farklıdır. Yalnız bir sıkıntı gözleniyor. Gazetelerde; bankacıların, ‘‘Ekonomiye milyarlarca TL’lik destek sağladık’’ açıklamalarını görüyoruz. Bu açıklamalar bugünkü gelişmeleri yansıtmıyor. Birçok banka, kredi başvurusu yapanları geri çeviriyor. Bankalar risk yönetimini tabii ki yapacaklar. Ancak kredi aktarma mekanizması çalışmazsa, emeklere yazık olur. Ekonomi yönetiminin bu sorunu çözmesi gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019