Finansal Fair Play sekteye uğrayacak mı?
Adını 1995 yılında Bosman davasıyla duyuran Belçikalı avukat Jean-Louis Dupont geçen hafta Avrupa Adalet Divanı'na ilginç bir dava daha açtı. Davanın konusu, son günlerin en gözde konusu Finansal Fair Play ile ilgiliydi.
UEFA'nın 2014-15 sezonundan itibaren uygulamaya alacağı Finansal Fair-Play (FFP) kuralları, açılan bu davayla sekteye uğrayacak mı? Bosman Yasası'nda oldugu gibi futbolda taşlar yeniden yerinden oynayacak mı?
Dupont açtığı bu dava ile hukuksal olarak mevcut FFP uygulamalarının Bosman Davası'nda olduğu gibi, Avrupa Birliği yasalarına aykırı olduğunu iddia ediyor.
Bu hafta bu konu üzerinde duracağız. Bu davanın özü nedir? Neyi amaçlıyor? Ve bu davadan herhangi bir sonuç çıkar mı? Yani, Jean-Louis Dupont bir kez daha, Bosman Yasası'nda olduğu gibi yeniden tarih yazabilecek mi? Bu yazımızla bu sorulara yanıt arayacağız.
Önce isterseniz, kısaca Finansal Fair Play'i kısaca bir kez daha anımsayalım.
UEFA Finansal Fair Play'e neden gereksinim duydu?
Futbolun günümüzde giderek parasallaşıp ticari bir karaktere bürünmesi, kulüpler arasında ciddi gelir farklılıklarının oluşmasına neden oldu. Bu farklılıklar zaman içinde kulüpler arasında sportif ve mali rekabetin bozulmasına yol açtı. Büyük kulüpler zamanla daha büyürken, küçük kulüpler bu kulüplerle rekabet edemez duruma geldiler. Büyüklerin lehine, küçüklerin aleyhine gelişen bu durum haksız rekabete dönüşünce, bu zorlukların üstesinden gelemeyen futbol kulüpleri finansal krizlere girmeye başladılar.
Finansal Fair Play İle rekabet yeniden düzenleniyor
Avrupa'da Futbol kulüplerinin içinde bulundukları olumsuzlukların, kulüplerin geleceklerini tehdit eder duruma gelmesi, çoğu futbol kulübünün finansal yükümlülüklerini yerine getirememesi nedeniyle iflas etmesi, küme düşmesi, tarih sahnesinden çekilmesi, sonunda UEFA'yı harekete geçirdi ve 2009 yılında UEFA Yönetim Kurulu kulüplerin finansal olarak daha sağlıklı bir mali yapıya sahip olmaları ve rekabeti ekonomik olarak daha eşit koşullarda sürdürebilmelerine olanak sağlamaya yönelik, kulüpleri finansal ve iktisadi anlamda kontrol altına alabilmek amacıyla Finansal Fair Play ve Sosyal Sorumluluk Komitesi'ni oluşturdu. Bu komite aracılığıyla tüm profesyonel futbol kulüpleri, finansal disiplin ve kontrol altına alınmak suretiyle rekabet yeniden düzenlenmeye çalışıldı.
Bu amaçla söz konusu komite profesyonel futbol kulüpleri için aldığı kararlar bütününü, belirli bir takvim doğrultusunda hayata geçirmek için kolları sıvadı. Bu kapsamda bu kriterlerin ilkin 2012-13 sezonundan itibaren uygulanmaya alınması planlanmış olmasına karşın, İngiliz kulüplerinin bu kriterlere kısa süre içinde uyumda zorlanacaklarını gündeme getirmeleriyle, bu uygulama 2014-15 sezonuna ertelendi.
Her ne kadar, Finansal Fair Play kuralları 2014-15 sezonundan itibaren uygulanacak olsa da, UEFA başkanı Platini, 2 Şubat 2012'de Fransız Le Monde'a yaptığı açıklamayla; "Avrupa futbolunun hızla çökmeye doğru gittiğini" belirterek, "Yaşanan durumun son derece endişe verici olduğunu, bu koşullar altında Avrupa futbolunun iflasına izin vermeyeceklerini ve bu nedenle Finansal Fair Play uygulamasını bir an önce hayata geçirmek zorunda olduklarını" belirtti.
Finansal Fair Play Temel Olarak Neyi Amaçlıyor?
Finansal Fair Play uygulaması profesyonel futbol kulüplerini mali disiplin içinde rekabet etmeye zorluyor. Kulüplerin gelirlerinin üzerinde gider yapmamalarını, bu amaçla denk bütçe uygulamasına yönelmelerini, bunu yapabilmek için de transfer harcamalarının toplam gelirin yüzde yetmişinden fazla olmamasını bir zorunluluk haline getiriyor. Rekabeti daha adil kılabilmek için de, özellikle futbol dışı fonların kaynağına iade edilmesini kurala bağlıyor, kulüplerin borçlanmasını gelirleriyle sınırlıyor.
Dupont neyi hedefliyor?
Sevgili arkadaşım Hüseyin Özkök'ün, Egemen Çimen'le birlikte yaptıkları, "UEFA'ya yeni felaket tehdidi" başlıklı habere göre Dupont "Finansal Fair-Play'i değiştirmeyi" hedefliyor. (http://www.totemspor.com/haber/futbol/dunyadan-futbol/uefaya-yeni-felaket-tehdidi-080513)
Söz konusu habere göre, "Uzun yıllar önce müvekkili futbolcu Marc Bosman'ın davası ile Avrupa futbolunda transfer kurallarını alt üst eden ünlü avukat, şimdi bu hamlesiyle yeni bir deprem yaratmaya hazırlanıyor. FFP'ye itiraz eden FIFA lisanslı Belçikalı menajer Daniel Striani'nin vekaletini alan Dupont, Bosman Davasında olduğu gibi, Avrupa Komisyonu tarafından destekleniyor olsa bile FFP'yi değiştireceğini" öne sürüyor.
Dupont'a göre FFP rekabete aykırı
Dupont'un dava dilekçesinde öne sürdüğü savlar genel olarak FFP'nin rekabet kurallarına ve özgürlüklere aykırı olduğu üzerine. Kulüplerin maddi anlamda ağır kayıplar yaşamalarını engellemek adına hayata geçen FFP kurallarının ortaya koyduğu bazı engellemelerin rekabete aykırı olduğunu öne süren Dupont, FFP'nin Avrupa Birliği hukuku tarafından korunan; sermayenin serbest dolaşımı, işçilerin serbest dolaşımı ve hizmetlerin serbest dolaşımı gibi hakların kullanımını engellediğini belirtiyor.
FFP'nin kulüplere yatırım yapılmasını kısıtladığını ve içerinde kulüp sahipliği konusunda da sıkıntılar yaratacak uygulamalar barındırdığını belirterek, bunun sermayenin serbest dolaşımını engelleyici olduğunu iddia Belçikalı hukukçu'ya göre bu kuralların bir an önce kaldırılması gerekiyor.
Premier Lig kulüpleri sahiplerinde endişeli bekleyiş
FFP'nin, yatırım ve kulüp sahipliği ile borçlanma ve mali disiplin konusunda getirdiği yeni önlem ve yaptırımlar Premier Lig'de endişeli bir bekleyişe neden olmuş durumda. FFP'nin hayata geçmesiyle 700 Milyon Sterlin borca sahip Manchester United ve patronu Roman Abramovich'e 840 milyon Sterlin borcu bulunan Chelsea'yi ve yine sahibi Şeyh El Mansur'a 440 milyon Sterlin borcu olan Manchester City'i zor günler bekliyor.
Oyuncuların maaşları düşecek mi?
Sevgili Hüseyin Özkök ve Egemen Çimen'in haberine göre, "Dupont, FFP'nin uygulanmasının ana amaçlarından birisinin astronomik futbolcu maaşları ve transfer ücretlerinin önüne geçmek olduğunu belirterek, FFP'nin bunu kulüplerin transfer harcamasını, transfer edeceği oyuncu sayısını ve kadrolarında bulundurabilecekleri sözleşmeli futbolcu sayısını kısıtlayarak sağlamayı hedeflediğini iddia ediyor. Bu uygulamanın oyuncu maaşlarında bir düşüşe neden olacağını savunan Dupont, bunun Avrupa Birliği kanunun ihlali anlamına geleceğini ifade ederken, işçilerin serbest dolaşımının önünde de ciddi bir engel olduğunu savunuyor."
Belçikalı avukat futbolcu ücretlerindeki bu düşüşün, müvekkili Daniel Striani gibi oyuncu temsilcilerinin gelirlerini de azaltacağını, bunun da rekabete aykırı bir durum olduğu yönünde bir sav ortaya koyarken, futbolcu menajerlerini "hizmet veren" olarak tanımlıyor ve ekliyor: "Hizmetin serbest dolaşımı yasalarla korunmaktadır."
Dupont'un bu çıkışıyla herhangi bir değişiklik olur mu?
Avrupa futboluna ilişkin olumsuz ve kötü gidişatı yukarıda sizlerle paylaştık. Avrupa Birliği Hukuk Komisyonu da bu olumsuzlukları görmüş olacak ki, 2009 yılında çıkan bu kriterleri desteklemeye başladı ve 2012 yılında da bu uygulamaları geçerli uygulamalar olarak kabul etti. Yani, bu süreçte yasal uygulamaların Avrupa Birliği Hukuk normları içinde düzenlenmesine ve bunların geçerli uygulamalar olmasına Avrupa Mahkemesi gibi en yüksek yasal otoriteden destek geldi. Özellikle, bu uygulamanın Avrupa Rekabet Hukuku ile de uyumlaştırılması sağlanarak, FFP'nin yasal dayanağı da sağlanmış oldu.
Avrupa Futbolunu mali disiplin altına alarak, rekabetçi dengeyi yeniden düzenlemeye çalışan UEFA aynı zamanda FIFA'nın da desteğini almış durumda. Bu nedenle Dupont, "kulüplerin yüksek harcamalarını kontrol etmeye gerek olmadığını ve kulüplerden bu borçlarına karşı banka garantisi istenebileceğini ifade de etse, "Adalet Divanı yargıçlarını, UEFA'nın serbest piyasa kuralları ve para kazanma özgürlüğünü engellemediğine ikna etmesi gerekiyor."
İngiliz kulüpleri lobi mi yapıyor?
Kişisel görüşüm o dur ki, bu işten en fazla etkilenecek liglerin başında İngiliz Premier Lig ve yüksek bütçeli İngiliz kulüpleri geliyor. FFP kurallarının hakkaniyetli bir şekilde çalıştırılması durumunda İngiliz kulüplerinin bu yaptırımların altından kalkmaları çok da mümkün görünmüyor. Sadece sahada değil, her platformda kendilerine avantaj sağlama olanaklarını elinde bulundurmaya çalışan İngiliz futbolu bu kez gerçekten köşeye sıkışmış durumda. Diğer taraftan Avrupa Futbol gelirlerinin yüzde on yedisini tek başına üreten bu lige de UEFA çıkış aramakla meşgul. Önümüzdeki günlerin neler getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Finansal Fair Play'den en çok hangi ligler etkilenecek?
Finansal Fair Play'den en çok etkilenecek kulüplerin başında İngiliz kulüpleri geliyor. Deloitte'un en son raporuna göre 2,9 Milyar Euro gelire sahip Premier Lig'in toplam borcu 3,5 milyar Euro'ya ulaşıyor.
14 Haziran 2012 tarihli The Guardian gazetesinin haberine göre, 20 takımın mücadele ettiği Premier Lig'de 2012 yılında sadece yedi kulüp kara geçti, bir kulüp ise sezonu sıfır kâr/zararla kapattı. Gelirleri giderlerini karşılayan kulüp sayısi ise 8'e ulaşıyor. Premier Lig gelir ve gider arasındaki bu farkı kapatmak için bir yandan yoğun borçlanmaya giderken, diğer taraftan da yabancı sermayeye kucak açıyor. Son sekiz yılda Premier Lig'e gelen yabancı sermaye tutarı 5.5 milyar Euro'ya ulaşmış bulunuyor. Takımların oyunculara ödemiş oldukları ücret ve maaşlar toplamı ise 2 Milyar Euro'ya ulaşmış vaziyette. Kısacası, saygın iktisatçı Deniz Gökçe'nin 17 Nisan 2013'de Akşam Gazetesi'nde de belirttiği gibi İngiliz Premier Lig resmen müflis durumda.
Avrupa futbolu çok ciddi kriz yaşıyor
UEFA'nın 2012 tarihli finansal raporuna göre, Avrupalı kulüplerin toplam gelirleri 2011 yılında 800 Milyon artış göstererek, 12.8 milyar Euro'ya çıkarken, toplam giderleri de 1.1 Milyar Euro artarak 14 milyar Euro'ya, zararları da 1.2 Milyar Euro'dan 1.6 Milyar Euro'ya çıktı. Avrupalı liglerden 19'u finansal açık verdi. Bu açığa da neden olan en büyük faktör 8.2 Milyar Euro'ya ulaşan transfer harcamaları oldu. Avrupalı kulüplerin toplam borçları ise 8.6 Milyar Euro'ya ulaştı.