Finansal eğilimler ve ekonomi
İçinde bulunduğumuz koşulları daha iyi anlamak ve geleceğe ilişkin tahminlerin isabet oranını artırabilmek için farklı açılardan yaklaşmak daha sağlıklı olabilir. Genelde 2009 ikinci yarısı veya 2010 yılı içinde toparlanmanın başlayacağı yönündeki tahminler genelde parasal boyuttan konuya yaklaşıyor ve kısmen eksik de kalıyor. Zira birbirini tamamlayan parçalardan birindeki sorunun diğerlerini de etkilemesi kaçınılmaz oluyor. Bugün yaşadığımız krizi öngöremeyen veya çıkarları gereği öyle davranan kesimler dün olduğu gibi bugün de finansal açıdan bakıyorlar ve gerçekçi olma ihtimalleri azalıyor. Bugün de başkalarının hangi nedenle nasıl bir yönlendirme içinde olacağını bir kenara bırakıp yalın gerçeği aramaya çalışalım.
Son on yılda sınai üretim cephesinde giderek büyüyen sorunlar, olumsuzluğun artmasına katkı yapan kararlar ve ürettiği sosyo ekonomik sonuçlar çok önemliydi, bundan sonra da öyle olmaya devam edecek. Zira sınai ürünler cephesinde arz-talep dengesizliğinin büyüdüğünü, ürünün fiyatlarındaki gerilemenin kronikleştiğini, üretimin belli belgelerde yoğunlaşarak ciddi sorunların altyapısını oluşturduğunu gördük. Sınai üretim cephesinde faaliyet gelirleri erirken, borçların büyüdüğüne ve kredi itibarının düzenli olarak azaldığına tanık olduk. Bu olumsuzlukların büyümesine seyirci kalınmasını anlamakta zorlandık. Parasal boyuttan bakanlar ağırlaşan sorunları kendilerine özel sebeplerle görmemekte ısrarlı oldular. Aynı açıdan bakanlar bir-iki yıl içinde toparlanmanın başlayacağını iddia ediyorlar ve ben onlara güvenmiyorum.
Doğal olarak soruyorum sınai üretim cephesinde rekabet koşullarında yaşanan olumsuzlukların azalması nasıl sağlanacak? Gelir dağılımındaki bozulmanın küresel talep üzerindeki daraltıcı etkisi nasıl düzelecek? Bu sorunlar mevcut yapı içinde çözümsüz olduğu kayıtsız kalınacak ve ancak yeni bir dünya düzeni içinde sıkıntı yaratmaktan çıkacak ise kafaların karışması kaçınılmaz oluyor; zira küresel bir uzlaşı olmadığı sürece sorunların ağırlaşmaya devam edeceği ve hiçbir şeyin düzelmeyeceği beklentisi ön plana çıkıyor. Parasalcı bakış açılarını güvenilmez hale getiriyor. Korumacı eğilimler ve kamulaştırma gibi yaklaşımlar yaygınlaştıkça belirsizlik ve kırılganlık artıyor.
2009 yılında küresel ekonomik yapı daralmaya devam edecek, sonraki yıllarda normalleşmenin yeniden devreye girmesi için hiçbir şey yapılmamış ve temeldeki sorunlara dokunulmamış olacak. Parasal taraf ise dalgalanacak. İşin tuhafı bir taraftaki eğilimin diğer kesim üzerindeki etkisi giderek azalacak; kurtarma ve kamulaştırma operasyonları bu süreçte etkili olacak. Hatta zaman içinde tam zıt etkiler gündeme gelecek. Bir tarafın kurtarılması, diğer kesimin ödemesi gereken bir maliyet olacağı için gelişmeleri yönlendirmek ve kamuoyu nezdinde yapılanların meşruiyetini savunmak imkânsızlaşacak...
Finansal cephedeki eğilimler ne olur ise olsun küresel talep daralacak ve buna paralel olarak arz cephesinde zamana yayılan bir yaprak dökümü yaşanacak. Küresel gelir ve küresel istihdam daraldıkça çok yönlü istikrarsızlığın etkisi kademeli olarak genişleyecek. Parasal genişleme, kafa karıştırsa da temel eğilimleri etkilemeyecek.
Finansal eğilimlerin üretim ilişkileri üzerindeki etkisi sıfırlanmaya doğru koşacak.