Finansal deprem sürüyor, daha sırada artçılar da var
A. İlter Bulut / A Yatırım
Aylardır tartışma konusu olan "Finans piyasalarında dip seviyeler bulundu mu?" sorusunun ne kadar saçma olduğu geçtiğimiz hafta kendini iyice belli etti. Deprem devam ederken hasar tespiti yapmak ne kadar anlamsızsa bu soruya iyimser olabilecek bir cevap vermek de o denli anlamsız. ABD'nin ve dünyanın en büyük ve prestijli yatırım bankalarının bir bir iflasla veya sermaye gereksinimleriyle karşı karşıya olmaları, zoraki ortaklığa gitmeleri depremin hâlâ şiddetli bir şekilde devam ettiğinin göstergesi. Şimdiye kadar zor durumdaki şirketler bazında çözüm üretmeye çalışarak krize karşı koymayı düşünen ABD hükümeti bu çabasının işe yaramadığını nihayet gördü ve tüm finansal sistemi kapsayan bir çözüm için düğmeye bastı. Hayata geçirilmesi düşünülen plana göre, finans sistemindeki sorunlu alacaklar ABD hükümetince kurulacak bir şirket tarafından devralınacak ve böylece bilançoları rahatlayan sıkıntıdaki bankalar yeni kredi açma imkanına sahip olacaklar ve sistemdeki tıkanma giderilmiş olacak. Daha önce de bazı ülkelerde benzer biçimde uygulanan batık kredilerin devlet tarafından üstlenilmesi operasyonunun sistemi rahatlattığı ama problemi bir anda çözmediği de görülmüş durumda. Ayrıca uygulanması düşünülen programa ilişkin belirsizliklerin olması da kafaları karıştırıyor. Bu belirsizlikler de planın açıklanmasıyla yükselişe geçen borsalarda düşüşlerin yaşanmasını sağladı. Öncelikle planın uygulamaya konulmadan önce kongreden onay alması gerekiyor ve gerek demokratlardan gerekse de cumhuriyetçilerden gelen açıklamalarda planı tartışmadan ve alternatif çözümleri gözden geçirmeden onay vermeyeceklerini ifade etmeleri süreçte sıkıntı yaşanabileceğini gösteriyor.
Madalyonun öbür yüzüne de baktığımızda planın uygulamaya konulduğu durumda da uzun vadede ABD'nin bütçe açığı daha da artacak, doların değerinin düşmesi devam edecek, faizler artacak ve sonuçta reel ekonomi olumsuz yönde etkilenecektir. Tüm bunların ışığında önümüzdeki dönemi değerlendirirsek ABD'deki planla ilgili somut gelişmeler ortaya çıktıkça piyasalar dengelenmeye başlayacaktır ve kasım seçimleri ana gündem olacaktır. ABD piyasalarında son dönemde alınan önlemlerden biri olan SEC'in (ABD'nin SPK'sı) 2 Ekim'e kadar 800 civarı finansal hisse senedinde açığa satışı yasaklaması da piyasaların dengelenmesine katkı sağlayacaktır.
Yukarıda özetlediğimiz gelişmeleri göz önüne aldığımızda bir yatırım stratejisi çizmek istersek gerek kurtarma planındaki gerekse de finansal depremin hasar tespitindeki belirsizliklerin devam ettiği bir süreçte hisse senedi piyasalarının orta vadede düşüş trendi içinde hareket etme ihtimalini yüksek görüyoruz. Somut gelişmelerle desteklenmeyen yukarı hareketlerde piyasanın satış tarafında olmak gerektiğini düşünüyoruz. Teknik olarak İMKB Endeksi'ne baktığımızda kısa vadeli destek bandı olan 34.500-35.000 puan aralığı önemli bir bölge. Şayet bu destek kırılırsa 32.500 puan seviyeleri hedeflenecektir. Olası yukarı hareketlerde direnç noktaları da sırasıyla 36.500 ve 38.500 puan seviyeleridir.