Finans merkezi olmanın "beş yolu"
Londra Finans Merkezi Başkanı (Lord Mayor) Micheal Bear, İstanbul'un geleceğin finans merkezlerinden biri olma hedefini gerçekleştirebilmek için, beş temel konuda rekabet gücüne sahip olması gerektiğini söylüyor. Micheal Bear bu alanları, yetenekli işgücü; istikrarlı ve öngörülebilen iş ortamı; kaliteli yapılar; uluslararası piyasalara kolay erişim ve kusursuz bir profesyonel hizmetler ağı oluşturmak olarak sıralıyor.
İş ve yerel yönetişim hizmetleri sunan City of London Corporation Başkanı olarak, Micheal Bear'ın üstlendiği rol, İngiltere tabanlı tüm finans ve profesyonel hizmetlerin bir elçisi olarak hareket etmek. 2010 yılında Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşması kapsamında, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin önümüzdeki beş yıl içinde 9 milyar sterlinden 18 milyar sterline çıkartılması amaçlandı. Bu hedefe ulaşılması kapsamında 2011 yılındaki ilk ziyaretini Türkiye'ye yapan Micheal Bear, "Doğu ile Batı arasında hayati bir bağ olarak Türkiye'nin, İngiltere için kilit bir iş ortağı" olduğunu dile getiriyor.
Micheal Bear'ın İstanbul'un finans merkezi olma yolundaki çalışmalarına; küresel kriz sonrasında finans merkezlerinin karşılaştığı temel sorunlara yönelik DÜNYA'ya yaptığı yorumlar şöyle:
· İstanbul, bölgenin en önemli finans merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu konuda Türk yetkililerle uzun süredir görüşmelerimiz devam ediyor. Bir yol haritası belirledik. İstanbul'un Londra gibi bir finans merkezi olmaya hazır konuma gelmesi için, beş alanda rekabet gücüne sahip olması gerekiyor;
1. Yetenekli işgücü: Türkiye sahip olduğu genç ve eğitimli nüfus ile bu konuda oldukça güçlü bir durumda.
2. İş dünyasına dost bir ortam: Öngörülebilirlik, istikrar ve açıklık, iş dünyasının başarılı olması ve büyüyebilmesi açısından vazgeçilmez unsurlar.
3. Kaliteli binalar: İş ortamının, çalışma mekanlarının, binaların, çevre düzenlemesinin kalitesi, iş ortamının gelişmesi, insanların İstanbul'u tercih etmesi açısından çok önem taşıyor. Trafik sorunun çözülmesi, yaşam kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor.
4. Uluslararası piyasalara erişim: Uluslararası piyasalara ve müşterilere anında erişim açısından internet ve iletişim altyapısının kalitesi çok büyük önem taşıyor.
5. Profesyonel hizmetler kümelenmesi: Finans merkezinde, bölgenin en iyi avukatları, tasarımcıları gibi farklı meslek gruplarının faaliyet göstermesi de gerekiyor.
'Pasta büyüdükçe, hepimizin alacağı pay da büyür'
"Finans krizinden sonra karşılaşılan en önemli sorun, tüm ülkelerin yeniden aynı amaç doğrultusunda birlikte çalışmaya başlamalarını sağlamak oldu. Yaşadığımız kriz likidite kriziydi ve ortak hedef de likiditeyi yeniden sağlamaktı. Kriz sonrasında ortaya çıkan bir diğer önemli sorun ise korumacılığı engellemek oldu. Ülkelerin sadece ulusal sorunlar değil, küresel sorunlara çözüm üretmelerini sağlamaktı. G20'nin de hedefi bu. Londra, New York ve Hong Kong, bugün dünyanın en büyük üç finans merkezi. Yapmamız gereken, birlikte hareket ederek, birbirimize yardım ederek pastanın büyümesini sağlamak. Pasta büyüdükçe, hepimizin alacağı pay da büyür."
'Sıcak para cazip gelebilir, ama önemli olan uzun vadeli sermayeye erişmek'
"Kur savaşları konusu her zaman ilginç olmuştur. Sermaye akışlarında dengesizlikleri engellememiz gerekiyor. Türkiye'de kısa vadeli sermaye sorunu gündeme geliyor. Bu yüzden Merkez Bankası faiz oranları ile oynamak zorunda kalıyor. Küresel bir dünyada para her yöne gidebiliyor. Bu yüzden hükümetlerin doğru önlemleri almaları gerekir. Sıcak para her zaman bazı insanlar için iyi olabilir, ama önemli olan uzun vadeli projeler için uzun vadeli sermayeye erişmek. Bu yüzden dikkatli olmak gerekiyor. Örneğin Çin bugün bu sorunu çok net bir şekilde yaşıyor. Çin'de çok fazla nakit var, fakat bunun bir balon yaratmasını engellemek lazım."
'Türkiye bizim için öncelikli bir pazar'
"Bu gezi kapsamında 23 ülke bulunuyor ve ilk ziyaretimi Türkiye'ye gerçekleştirdim. Türkiye bizim için öncelikli bir pazar. 2010 yılında Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşması kapsamında, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin önümüzdeki beş sene içinde 9 milyar sterlinden 18 milyar sterline çıkartılması amaçlanıyor. Türkiye'ye ziyaretimin nedeni iki ülke arasındaki ticareti iki katına çıkarmanın yollarını aramak. Bu kapsamda, sanayi ve altyapı sektörlerinin büyümesi son derece önemli. Türkiye'deki altyapı projeleri ile yakından ilgileniyoruz. Özellikle kamu-özel sektör projelerine katılmayı hedefliyoruz. Sağlık, eğitim, havaalanları, limanlar, enerji, gemi inşaatı ilgilendiğimiz diğer sektörler arasında geliyor. Ziyaret edeceğim diğer bölgeler, Körfez ülkeleri, BRIC ülkeleri, Libya, Angola, Vietnam, Malezya ve Tayvan gibi İngiltere için yeni pazarlar olarak değerlendirebileceğimiz ülkeler ve Cezayir, Angola, Kenya ve Güney Afrika gibi Afrika ülkelerinden oluşuyor. Özellikle Afrika'da, Türkiye ile ortak önemli projelere imza atabileceğimizi düşünüyorum.
'Geçmişin sorunları ile ilgilenmek yerine, geleceğin çözümlerini üretmeliyiz'
"Ekonomik krizin çözümü finans ve iş dünyasından gelecek. Akıllı reformlara ve uyumlu regülasyonlara ihtiyacımız var. Büyüme ve istihdamı desteklemek gerekiyor. Bu kapsamda özellikle KOBİ'lere öncelik vermemiz gerekli. Hem Türkiye hem de İngiltere'de ekonominin çok önemli bir bölümü KOBİ'lerden oluşuyor ve gelecekte çok daha önemli bir role sahip olacaklar. Bölgeler arası zenginliğin daha iyi dağılımı da hükümetlerin öncelikli konularından biri olmalı. Sonuç olarak, küresel açıdan bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerde gerek finans sektörü gerekse iş dünyası çok hızlı bir şekilde büyüyor. Ekonomik güç doğuya doğru hareket ediyor. Pasta büyüdükçe bizim payımız da artacak, dolayısıyla rekabetten korkmuyoruz. Rekabet bizi aç tutuyor. Tüm bu gelişmeler konusunda son derece iyimserim: Sürekli olarak ilerlemeli ve yeni büyüme alanları yaratmalıyız. Geçmişin sorunları ile ilgilenmek yerine, geleceğin çözümlerini üretmeliyiz."