Finans krizinin AB dış politikasına etkileri
Yaşadığımız finans krizi, kapitalizmin doğasından, devletin ekonomideki rolüne kadar çok sayıda konunun sorgulanmasına yol açtı. Küresel finans krizinin neden olduğu ve olmaya devam edeceği değişimlerin sadece finans ve ekonomi sektörleri ile sınırlı kalmayacağı ortada. Devlet politikaları da bu krizden payını alacak gibi görünüyor.
Krizin etkilerini oldukça olumsuz şekilde yaşayan Avrupa Birliği'nde şu an büyük bir belirsizlik hakim ve uzmanlar bu belirsizliğin kaçınılmaz bir şekilde AB'nin dış politikasını etkileyeceğini ifade ediyorlar.
Korumacılık yükselişe geçti
Finans krizinin AB'nin dış politikasına ilk yansıması, dolaylı da olsa, korumacılık politikalarının yeniden gündeme gelmesi ile hissedildi. Özellikle AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti'nin Başbakanı Mirek Topolanek ve Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin korumacılık yanlısı davranışları bunun en önemli kanıtı. Bu davranışların temelinde ise AB üyeleri arasındaki dayanışmayı yeniden güçlendirmek yatıyor, çünkü Ab ülkeleri her ne kadar teknik olarak birbirlerine bağlı olsalar da, daha derin bir işbirliği veya fikir birliği için bu dayanışmaya ihtiyaç duyuyorlar. Özellikle dış politika konusu, bu dayanışma ihtiyacının vazgeçilmez olduğu alanların başında geliyor.
Çevre, kalkınma fonları azalacak
İkinci olarak finans krizinin ardından gelen kredi darlığı ve milyar dolarlara ulaşan kurtarma planları, AB'nin bugüne kadar dünyaya örnek teşkil ettiği bazı önceliklerini de ikinci plana atacak gibi görünüyor. Bunların başında çevre girişimleri, kalkınmaya yönelik yardım ve fonlar, demokrasinin gelişimine katkıda bulunmak gibi konular geliyor. Avrupa genelinde şirketlerin iflas ettiği, bankaların zor durumda olduğu, işsizlik oranının son dönemlerin en yüksek seviyelerine ulaştığı, hatta doğu Avrupa ülkeleri ekonomilerinin ciddi bir tehdit altında olduğu bir dönemde, AB'nin tabii ki kendi sınırları dışındaki fakirlikle mücadele etmesi, gelişmekte olan ülkelere fon sağlaması çok beklenemez. Bu yüzden önümüzdeki günlerde AB'nin, içerde ve dışarıda, çevre, kalkınma gibi konulara yönelik rolünün azalacağını göreceğiz.
AB'nin "serbest piyasa modeli" imajı etkilenecek
Finans krizinin AB'ye yaratacağı üçüncü sorun, AB'nin "model oluşturma ya da norm belirleme" rolünü olumsuz etkileyecek olması. İspanyol düşünce kuruluşu FRIDE'ın uzmanlarından Richard Youngs, "AB'nin uluslararası gücü büyük ölçüde kendi iç pazarının 'örnek oluşturan cazibesine' dayanıyor" diyor. Fakat küresel kriz ile birlikte korumacılık politikalarının yeniden gündeme gelmesi, bireylerin, sermayenin ve malların serbest dolaşımını garanti eden Avrupa tek pazarının geleceğini sorgulamaya başlamış durumda. Bu gelişmeler AB içinde çok sayıda yansıma bulurken, dışarıda da AB'nin "serbest piyasa modeli" imajını olumsuz etkiliyor.
Genişleme karşıtları artacak
Finans krizinin dördüncü olumsuz yansıması, AB'nin bu güne kadar en başarı dış politikalarından biri olan genişleme politikası üzerinde hissedilecek gibi görünüyor. Her ne kadar Avrupa Komisyonu ve AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti, genişlemelerin AB için olumlu olduğunu ve devam etmesi gerektiğini ifade etseler de, genişleme heyecanı aslında kriz öncesinde kayboldu. İlk başlarda göç konusuna olumlu yaklaşan İngiltere dahil olmak üzere İrlanda ve İspanya gibi ülkelerin işgücü göçüne yönelik tepkileri her geçen gün artıyor. Dolayısıyla Türkiye ve ya Balkan ülkelerinden gelebilecek milyonlarca yeni göçmene veya bu ülkelere verilecek yapısal fonlara kimse olumlu bakmıyor. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Reform Merkezi (CER) tarafından yayımlanan bir raporda, "Avrupalılar kendi işleri ve gelirleri konusunda endişe duyarken, birliğin daha fazla fakir ülkeye kapılarını açmasına yönelik karşıtlık artacaktır" yorumuna yer veriliyor.
ODGP sınırlanacak
Beşinci ve son etki ise, üye ülke hükümetlerinin gerçekleştirdiği bütçe kısıtlamalarından dolayı, Avrupa Ortak ve Dış Güvenlik Politikası mekanizmalarının ve ikili kalkınma yardımlarının sınırlanacak olması. Bunun yansıması özellikle AB desteği alan yeni üyelerde, yani AB'nin doğu sınırında hissedilecek gibi görünüyor. Bununla birlikte Gürcistan, Ukrayna gibi ülkelere verilen destekler de olumsuz etkilenecek şüphesiz.