Finans hesabı

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Ödemeler dengesi Aralık 2011 rakamları bize birkaç şey söylüyor. Son söyleneceği, yani sonucu, baştan söyleyelim. Finans hesabı cari hesabı kapatamadığı için rezerv erimesi olmuştur. Olanın bitenin başka bir sonucu ve izahı bulunmamaktadır. Şöyle: Cari hesap + Finans hesabı -Net hata noksan ilave edildikten sonra- hala eksi veriyorsa, yani sermaye hareketleri (finansman kalemleri) cari açığı (ticaret, hizmetler ve gelirler kalemlerinden mürekkeptir) kapatamıyorsa rezervler erir. Aralık ayında olan budur.

Analitik bilançoda cari açık -6.573 milyon USD, finans hesabı + 1.275 milyon USD iken, net hata noksan önemsizdir (-14 milyon USD). Fark 5.313 milyon USD (5.3 milyar USD) ve aynen  rezervden erimiştir.

Finans hesabının kalemleri (a) Doğrudan yatırımlar (yurtdışında ve yurtiçinde şeklinde 2 kalem olarak) (b) Portföy hesabı (varlıklar ve yükümlülükler şeklinde 2 kalem olarak) (c) Diğer Yatırımlar (varlıklar ve yükümlülükler şeklinde 2 kalem olarak) kaydedilmektedir. Önce analitik bilançodan giderek Finans hesabının kalemlerine ne olduğuna bakalım, sonra ödemeler dengesi ayrıntılı sunuma geçerek alt kalemleri inceleyelim.

Doğrudan yatırımlar kaleminde 2011 yılının en yüksek girişi gerçekleşmiştir (yüzde 38'i SOCAR). Brüt yurtiçi sermaye yatırımları 3.344 milyar USD olurken, netleştirildiğinde bu rakam 3.338 milyar USD' olmakta, diğer sermaye ve gayrimenkul alımlarıyla toplandığında net 3.328 milyar USD girişe işaret etmektedir. Yurtdışı doğrudan yatırımlarda 251 milyon USD'lik varlık azalışı veya yükümlülük artışı olduğundan, netleştirilince "doğrudan yatırımlar" kaleminin cari açık finansmanına külliyen 3.077 milyar USD olumlu katkı yaptığı görülmektedir.

İkinci ana kalem portföy hesabıdır. Portföy hesabının yükümlülük kaleminde -yurtdışı yerleşiklerin İMKB'de hisse senedi ve yurtdışı ve yurtiçi piyasalarda Eurobond ve DİBS alımlarında, kur ve fiyat değişimlerine göre düzeltilmiş stok değişmesi olarak- 3. 528 milyar USD artış görülmüştür. Bu artışın 203 milyon USD'si hisse senedi, 3.325 milyon USD'si borç senetlerinden kaynaklanmaktadır. Bu miktarın 3.208 milyarlık kısmı yurtiçi DİBS, 113 milyon USD'siyse bankaların ağırlıklı yurtdışı borç senetleridir. Portföy hesabının varlık tarafında, yani yurtiçi yerleşiklerin yurtdışındaki menkul kıymet işlemleri veya örneğin Hazine Müsteşarlığı tarafından yurtdışında ihraç edilen menkul kıymetlerden alım-satımlarda, 641 milyar USD azalış vardır. Buradaki azalış bankaların yaptığı işlemlerden kaynaklanmaktadır. Böylece "portföy hesabı" üst kalemi cari açığın finansmanına nette 2.887 milyar USD katkıda bulunmuştur. 

Buraya kadar durum şöyledir: söz konusu 2 kalem cari açık finansmanına toplam 5.964 milyar USD katkı yapmıştır; net hata noksanla -ki küçük bir rakam- düzeltince sonuç 5.950 milyar USD çıkmaktadır. Aralık ayında cari açık 6.573 milyar USD olduğuna göre bu noktada 6.573-5.950= 623 milyon USD bir fark kalması beklenir. Yani, doğrudan yatırımlar ve portföy hesabı cari açığın yüzde 90'ını finanse etmiş gibi görünüyor. Ancak hikaye burada bitmiyor.

Geliyoruz "diğer yatırımlar" kalemine. Burada varlık tarafında yurtiçi yerleşiklerin yurtdışında yerleşiklere açtıkları nakit ve ticari krediler (vadeli satışlar) ve bankaların muhabir hesaplarındaki döviz varlıklarının değişimi izleniyor: ya da kısaca krediler (muhabir olmayan yabancı bankalara yapılan plasmanlar dahil) + efektif ve mevduatlar. Yurtiçi yerleşiklerin yurtdışında tuttukları mevduat varlıkları da bu kaleme dahildir. Bu kalemde 3.109 milyar USD azalış olurken, bankalardaki azalış daha da fazla: 3.455 milyar USD. Diğer sektörlerdeki artışla netleşince sonuç 3.109 milyar USD oluyor. Bu ne demek? Öncelikle "diğer yatırımların" varlık tarafındaki azalış ticari kredilerden veya kredilerden değil, efektif ve mevduat alt kaleminin döviz cinsi kısmından kaynaklanıyor. Burada bankaların yabancı para cinsi efektif ve mevduatlarındaki 3.122 milyar USD azalış belirleyici etmen.

Gelelim "diğer yatırımların" yükümlülük tarafına. Yurtdışı yerleşiklerden sağlanan krediler, ticari krediler ve yurtdışı yerleşiklerin yurtiçinde açtıkları mevduat hesapları burada yer alıyor. Yükümlülüklerin ticari krediler kısmında sadece 167 milyar USD azalış var. Bankaların krediler bölmesindeyse uzun vadede nette 1.080 milyar USD artış olmuş (kullanım 1.481 milyar USD, geri ödeme 401 milyon USD). Kısa vadeli borçlanmadaysa 1.540 milyar USD azalış var. Nette bu kalem -460 milyon USD olurken, diğer sektörlerin borçlanması nette 210 milyar USD azalmış. Mevduat kalemindeyse ana etki bankalardan, TCMB'deki mevduattan değil. Burada yabancı bankaların burada tuttukları miktarda 1. 538 milyar azalma olurken, yurtdışı kişiler de dahil edilince nette bankalarda 886 milyar USD, toplam mevduat yükümlülüklerindeyse 1.007 milyar USD azalış görünüyor. Sonuçta bu kalemde IMF kredisi hariç (145 milyon USD) tutulursa 4.689 milyar USD azalış var.   

Demek ki Aralık 2011'de finans hesabının açığın sadece yüzde 19.4'ünü fonlayabilmesinde "diğer yatırımların" varlık ve yükümlülük taraflarındaki mevduat azalışı baş rolde diyebiliriz. Bunun anlamı Aralık ayında bankacılık sisteminin (varlık ve yükümlülük taraflarından) 3.455 + 1.346= 4.801 milyar USD geri ödeme yaptığı. Varlık tarafındaki azalışın efektif döviz talebi olduğunu varsayarsak, bu talebin spekülatif olma olasılığını da düşük bulursak, konu aşikar görünüyor. Ağustos 2011- Aralık 2011 döneminde (5 ay) süren net yabancı sermaye girişi daralması sonunda, cari açığın aynı hızla daralmaması nedeniyle, Aralık ayında bankacılık siteminin yurtdışı efektiflerinde azalış şeklinde görünen yaklaşık 3.5 milyar USD döviz talebi, 1. 3 milyar USD çıkışı olarak 5 milyar USD civarında bir kanama yaratmıştır. Böylece "diğer yatırımlar" daha önce görülen dalgalanmaların boyutunu 2.5  ila 4 kat aşmıştır.

Ocak ayından itibaren, özellikle ECB'deki değişimle ve sonrasında Fed'in düşük faiz konusunda kendisini bağlaması ve bilançosunun hala genişlemeye devam etmesiyle (ECB'ye göre) durum tersine döndü. 

Ne diyoruz, 27 Aralık tarihli yazının başlığına geri dönelim mi? Bu gidişat aynen devam ederse "büyüme yüzde 4'e düşer mi? Düşmezse ne olur?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019