Finalin gösterdikleri

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Atatürk Olimpiyat Stadında oynanan 2009 Süper Kupa finalinin ilk yarısında Beşiktaş'ı Fenerbahçe'ye oranla daha hazır ve organize gördüm. Ancak bu iki takıma dair 2009-2010 sezonu beklentilerimi temel alacak olursam ne Beşiktaş'ı ne de Fenerbahçe'yi beğendiğimi söylemem mümkün değil.

Öncelikle şu tespiti yapmak gerekiyor ki; taktik açıdan her iki ekip de bir yıl önceki görüntülerini korurlarken kimi arazlarını da yeni sezona taşımaya hazırlanıyorlar. Bu noktadan bakıldığında finalin ilk yarısında Beşiktaş'ı bir parça öne çıkarmamın nedeni, (siz hafta boyunca aksi yönde yorumlar okuyacak olsanız da) siyah-beyazlı ekibin gerek takım savunmasını gerekse de dörtlü defansını şimdiden belirli bir kaliteye kavuşturmuş olması. Tandemde görev alan Sivok - Ferrari ikilisi Serie A kaynaklı yakınlıklarını Beşiktaş'ta her geçen gün ilerletiyorlar. Her ne kadar Sivok bu maçta sonuca direkt etki eden iki hata yapmış olsa da ligin başlamasıyla birlikte bu hataların minimuma ineceğini düşünüyorum. Dörtlü defansın önündeki isimlerden Ernst geçen yıl bıraktığı yerden makine düzeninde işini yapmaya devam ediyor. Yeni partneri Fink ise ofansif anlamda medet umabileceğiniz bir oyuncu olmamasına rağmen "beton gibi" benzetmesine tamamen uyan fizik kapasitesiyle iyi bir "ataksavar." Yazımızın bu kısmına kadar övdüğümüz Beşiktaş'ın eksik yanlarına değinmek gerekirse, siyah-beyazlıların önündeki en büyük handikap hücumları organize edebilecek bir ismin eksikliği. Anlayacağınız Mustafa Denizli'nin "on buçuk numara" söylemiyle başlattığı tartışmanın aslında ne kadar haklı gerekçelere dayandığı Fenerbahçe derbisiyle bir kez daha görülmüş oldu. Yusuf'un devamlılık sorunu tüm yükün Tello üzerine binmesiyle sonuçlanıyor ki, Şilili futbolcunun tüm sezon bu yükü kaldırabileceğini iddia etmek zor. Delgado'nun mevcut durumu işleri arapsaçına çeviriyorsa da Beşiktaş yönetiminin ivedilik ve kararlılıkla Mustafa Denizli'nin isteklerine kulak vermesi gerekiyor. Aksi takdirde hedeflere yürümek zorlaşır. Fenerbahçe cephesine geçersek; Cristoph Daum temellerini attığı 4-4-1-1 sistemini sarı-lacivertli ekibe döndüğünde yine kucağında buldu. Alman hocanın bu durumdan şikayetçi olduğunu da sanmıyorum. Ancak transfer döneminin başından bugüne yaşananları göz önüne alınca henüz Aziz Yıldırım'ın sözünü ettiği "ısıran takım" hüviyetinin kazanılamamış olduğu açıkça görülüyor. Kenardaki Özer ve Mehmet Topuz gibi isimlerin Fenerbahçe'yi bir anda ısıran takıma çevirmeyecekleri ayan beyan belli olduğuna göre sarı-lacivertlilerin, bu sezon fizik mücadeleyi seven ekiplere karşı zorlanacağını düşünebiliriz. Yeni transferlerden Dos Santos'un çok becerili bir futbolcu olduğu her halinden belli fakat Beşiktaş önündeki görüntüsüyle maç içinde devamlılık sorunu yaşıyormuş izlenimi verdi. Ön libero Cristian ise gösterişsiz ve sade bir görev adamı gibi. Her iki futbolcuyu da kesin yargılardan uzak en az beş maç daha seyrettikten sonra Fenerbahçe ile aralarındaki doku uyumunu yorumlamak gerek. Bu kadar Brezilyalı barındıran bir takım doğal olarak dezavantajlara olduğu kadar avantajlara da sahip. Topa hakimiyette ve oyunun yönünü çevirmede sağladıkları başarı rakip takımların defansta denge kaybı yaşamalarına yol açıyor. Bilhassa Dos Santos'un gelişiyle Alex'in markajdan kurtulma konusunda daha rahat olduğu da açık. Her şeye rağmen orta alanı iyi parselleyen ekiplere karşı Fenerbahçe'de kaptan Alex'e duyulan ihtiyacın aynen devam etmesi de ilginç.

Teknik adamlık sarmadı

Ligin sonlarına doğru göreve getirilen ve Newcastle'ı düşmekten kurtaramayan Alan Shearer'ın, televizyon yorumculuğuna geri döneceği açıklandı. Mail on Sunday'in haberine göre, Newcastle'ın efsane oyuncularından Alan Shearer'ın, teknik direktörlük görevine devam etmeyeceği açıklandı. Shearer'in televizyon yorumculuğuna geri döneceği ifade edildi. Yönetimden ayrılması yönünde bir teklif almadığını hatırlatan Shearer, "Futbolda bu tip olaylar yaşanabilir. BBC ile bir yıllık sözleşmem var ve geleceğimi düşünmek zorundayım. Gelecek yıl maçları sahadan değil televizyondan izleyip yorumlayacağım" dedi.  

Sir Bobby Robson'un vefatıyla büyük bir üzüntü yaşayan Newcastle taraftarı, Shearer'ın bu kararının ardından bir şok daha yaşadı. Kulübün geleceği hakkında soru işaretleri de bir türlü ortadan kalkmıyor. Kulübün sahibi Mike Ashley'in satış konusunda kararlı olması, gelecek yıl için de sıkıntıların devam edeceğinin sinyallerini veriyor.

Şimdi moda Jack Wilshere

İngiltere Premier League ekiplerinden Arsenal'de müthiş bir genç, futbol dünyasındaki ününü artırıyor. Bahsettiğimiz gencin adı: Jack Wilshere. Wilshere Arsenal'in 2 Ağustos Pazar günü Rangers karşısında aldığı 3-0'lık galibiyette attığı iki gol ile yine parladı. Jack Wilshere 16 yaşında Arsenal A takımında forma giyerek takımın tarihteki en genç ismi olurken, 17'sinde Dinamo Kiev ile oynanan Şampiyonlar Ligi'nde maçında da oynayarak tarihe geçmişti.

Özellikle gençler liginde Arsenal'in uzandığı şampiyonlukta büyük payı olan Wilshere geçtiğimiz sezon Arsenal'in yine sezon öncesi hazırlık kampında yer almış Juventus, Real Madrid ve Stuttgart ile oynanan hazırlık maçlarında forma giymiş 13 Eylül'de Gilberto Silva'nın 19 numaralı formasını sırtına geçirerek Blackburn Rovers ile oynanan karşılaşmada görev yapmıştı. Özellikle bu sezon öncesi hazırlık kampında, Emirates Cup'ta dikkat çeken 17'lik Jack Wilshere'in Arsenal'in yeni sezon planları içinde büyük bir yer kaplaması ve muhteşem tekniği ve zekâsıyla futbol dünyasında büyük fenomenlerden biri olması bekleniyor.

Elano gençlere yer açmış

İngiltere Premier Ligi ekiplerinden Manchester City'nin teknik direktörü Mark Hughes, Galatasaray'a sattıkları Brezilyalı yıldız Elano'yu, alt yapıdan çıkan genç oyunculara kadroda yer açabilmek için sattığını söyledi. Konuyla ilgili konuşan Hughes, "Asıl gerçek olan benim Elano'ya her maçta oynayacağının garantisini veremeyecek olmam. Elano tipinde oyuncular her hafta ilk 11'de oynamak ister ve eğer oynamazsa mutsuz olurlar. Bu yıl Elano için çok önemli bir sezon. Kendisi 2010 Dünya Kupası'nda Brezilya Milli Takımı'nda forma giymek istiyor ve takımdan ayrılması onun için en doğru tercihti" dedi. Deneyimli teknik adam sözlerini şöyle tamamladı: "Elano'nun pozisyonunda oynayabilecek çok fazla oyuncum var. Stephan Ireland o bölgede oynuyor, sağ tarafta ise Shaun Wright-Phillips var. Daha da önemlisi genç yeteneklerimizden Vladi Weiss hazırlık kampında beni çok etkiledi. Kulüp yönetimi ile birlikte bunları düşündük ve Elano'nun takımdan ayrılmasına karar verdik."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016