Filistin-İsrail savaşı gıda güvencesini tehdit ediyor
Gazze… İki buçuk milyona yakın nüfusu ile belki de Filistin halkının en fazla acılara maruz kalan bölümü… Nüfusun üçte ikisi gıda güvencesinden yoksun... Karadan ve denizden 2007 yılından beri abluka altında tutulan Gazze, kıyı şeridine sıkıştırılmış yoğun nüfusunu besleyecek yeterli toprak ve su kaynaklarına hiç sahip olamadı.
Aslında su kaynakları, bölge geneline göre göreceli olarak daha iyi olmakla birlikte işgalin getirdiği kısıtlamalar, etkin bir tarımsal üretimi hiçbir zaman mümkün kılamadı. Su kaynaklarının ve tarımsal sulama tesislerinin önemli bir kısmı İsrail’in hava saldırılarında tahrip edildi. Aslında üretimin ötesinde sağlıklı içme suyuna erişim de çoğu zaman kısıtlandı.
Çaresizlikten aşırı kullanılan yeraltı suları da tükenme noktasına geldi. Gıda güvencesi bakımından içeride kendine yeterli olamayan Gazze, iki hafta önce başlayan İsrail’in yoğun hava saldırıları ve katı ablukası nedeniyle tam anlamıyla açlığa mahkûm edilmiş durumda… Dış dünyanın yardım çabalarından da şu ana kadar sonuç alınamadı. Gazze’ye su ve elektrik verilmediği gibi kanalizasyon altyapısı çökertildiğinden salgın hastalık riski de her geçen gün artıyor.
Amaç, Gazze’nin yaşanılamaz hale gelmesi ve halkın göçe zorlanması… Ülke olarak gönderdiğimiz ilk insani yardım uçağı Mısır’a ulaştı. Şimdi bunların Gazzeli sivillere ulaştırılması yönünde girişimler var. Son olarak Refah sınır kapısının açılması, temel insani ihtiyaçların ulaştırılması ümidini artırdı.
Savaşın yayılması riski ve gıda lojistiği
ABD’nin de İsrail’e tam desteğini açıklaması ve bölgeye uçak gemilerini yönlendirmesi, savaşın yayılması endişesini kuvvetlendiriyor. Özellikle lojistik ve enerji aktarımında kilit öneme sahip olan Süveyş Kanalı ile Hürmüz Boğazı’nın kontrol altına alınması çabaları var. Suriye ve Lübnan limanları bölgedeki gerilimden etkilendiler. İsrail’in Aşdod Limanı kapalı, Hayfa Limanı ise çok yoğun ve oldukça riskli. Lojistiğin Kuzey Afrika ülkelerine kayabileceği üzerinde duruluyor…
Gıdaya ulaşımın riskli hale gelmesi kadar, tarımsal üretimin sürekliliğini sağlayacak tarımsal girdilerin temini de önemli. Enerjinin yanı sıra kimyasal gübrelerin zamanında ve yeterli miktarda tedarik edilebilmesi konusunda sıkıntılar yaşanabilir. Kimyasal gübrenin ana hammaddesi olan doğal gazın sevkiyatında ortaya çıkabilecek sıkıntılar, bölgenin yanı sıra dünyanın diğer üretim bölgelerinde de tarımsal üretimi olumsuz etkileyecektir.
Zor günler kapıda… Şimdi dayanışma zamanı…
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devamı ve Ortadoğu’da savaşın yayılma potansiyeli öncelikle gıda güvencesini tehdit ediyor. Ülke olarak kilit rol oynadığımız Tahıl Koridoru’nun aksaması tehlikesi var. Bölgede her zaman ağırlığı olan Türkiye’nin Gazze konusunda ortaya koyduğu dayanışma ve uluslararası diplomasi çabaları ümitleri artırıyor.
Ortadoğu, iklim değişiminden en çok etkilenen bölgelerden… Bunun yanında İsrail’in yayılmacı politikaları, İslam dünyasının ve gelişmiş (!) Batı’nın duyarsızlığı ve ikiyüzlülüğü, yoksul ve çaresiz bırakılan Filistin halkını yok olmanın eşiğine itiyor. İsrail’in, Gazze’nin kuzeyinden kara harekâtına başlaması ihtimali ile Gazzelilerin, güneyden Sina’ya sürülme planı, bir başka dehşet senaryosu.
Böylelikle Gazze’nin İsrail tarafından ilhakı kolaylaşırken Gazzeliler için sürgün ve tamamen dış dünyadan gelecek yardımlara muhtaç kalması tehdidi söz konusu. Çin ve Rusya’nın bölgedeki bu krize müdahil olma girişimleri küresel bir ateş topuna dönüşebilir. Son birkaç yıldır gıdanın, büyük üretici ülkeler tarafından aşırı stoklanmasının nedeni, bugünü öngörmüş olmaları mıdır? Ne dersiniz?