Filistin bombalandıkça güçleniyor-İsrail bombaladıkça zayıflıyor
Tarihteki en ünlü haçlı seferlerinden birisi Hıristiyanlar'a karşı yapılmıştı: Albijansiyen haçlı seferleri. 1209 yılında, Papalık otoritesini tanımayan Kathar'lara karşı düzenlene haçlı seferlerinde sadece Bezier kasabasında 15.000 kişi katledilmişti. Kasabaya giren şövalyelerin kasaba halkının hangilerinin Katolik, hangilerinin de Katharist olduğunu ayırt edemediklerini söyleyerek talimat istedikleri Papa'nın yanıtı tarihe geçmişti. Papa mektubunda tüm kasaba halkını yakmalarını söylüyordu. "Tanrı, katharlar ile Katolikler'i kendisi ayırır!"
21. yüzyılda benzer bir seferi bu kez İsrail Gazze halkına karşı düzenliyor. Doğrudan sivil halkın sığınaklarına, evlerine, Bosna katliamlarında olduğu gibi pazar yerleri, okul ve camilerine atılan bombalar, İsrail ordusunun haçlı şövalyelerinin Papa III. Innocent'dan aldığına benzer bir talimat altında çalıştığını gösteriyor.
İsrail uçakları Gazze'ye uçaklarla el ilanları atıyor. İlanlarda, halkın, eğer Hamas militanları varsa evlerini boşaltmaları isteniyor. Evlerin boşaltan halkın gidebilecekleri yer yok. Zaten güvenli sığınak olarak addedilebilecek her yer de bombalardan nasibini alıyor. Zaten içi boşaltılsın boşaltılmasın, Hamas ile ilgisi olsun olmasın evler de yerle bir ediliyor. Doğalgaz dağıtım merkezinden, yollara, okullara tüm altyapı da yerle bir ediliyor.
İsrail, bombalarla Gazze'deki direnişi durduramayacağını biliyor. Bir buçuk milyon insanı ortadan kaldıramayacağını da. Amaç hükümetin iç politikada güç kazanması ve Hamas altyapısının uzunca bir süre için ortadan kaldırılarak Gazze'de yakında yenilenmesi gereken seçimlerde El Fetih'in kazanması; ya da seçimlerin hiç yapılmaması.
Ancak, görüldüğü kadarıyla silah üstünlüğüne rağmen İsrail Gazze'de başarılı olamıyor. Kuzey Lübnan'da olduğu gibi küçücük bir toprak parçasında gerçekleştirmeye çalıştığı kara harekatında dünyanın en güçlü ordusu başarısız kalıyor. Başarısız kaldıkça da bombalara yükleniyor.
Diğer taraftan, İsrail ABD ve AB başta olmak üzere bat ülkelerinin hükümetlerinden katliama karşı şartsız yeşil ışık alsa da ABD ve AB halkındaki tepki büyüyor. Türkiye'de de öyle.
Türkiye bu denklemde önemli bir ülke. Yüzyıllardır Araplar ve Türkler içlerindeki Yahudi azınlığa karşı hoşgörü ile davrandılar. İspanya'da Arap yöneticilerin egemen olduğu yüzyıllar boyunca Yahudiler'i Katolik baskısından uzak yaşadılar. Öyle ki örneğin Toledo'da Arap krallar yahudi tebaa için devlet bütçesinden sinagoglar yaptırdılar. Sonuçta İspanya'nın Isabel ve Ferdinand'ın tüm İspanya'yı ele geçirmesinden sonra Yahudiler de Müslümanlar'la birlikte katliama tabi tutuldular ve hayatta kalanları İspanya'dan kaçmak zorunda kaldılar. Osmanlı İmparatorluğu buna seyirci kalmadı, binlerce Yahudi'yi İspanya'dan kurtararak İstanbul'a getirdi. Kalan yüzyıllarda da Ortadoğu'da yaşayan Yahudiler'in aksine Avrupa'daki Yahudiler katliamlarla, pogromlara tabi tutuldular.
Şimdi, İsrail güçlü; ve kendisine yüzyıllar boyu kucak açmış Ortadoğu'da katliamlar yapıyor.
Merak ediyorum; İsrail, insanlık dışı Gazze katliamı devam ettikçe kaybettiği sempatinin ve Naziler'le bir tutulmanın zararının kendi adına farkında mı? İleride, gücünü kaybedip benzer ayrımsız katliamlar kendi halkının başına gelirse söyleyecek bir şeyi kalıyor mu?