Fıkra gibi

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Bir fıkra
 

Adam lokantada pilav istemiş. Gelen pilava kaşığını daldırmış, bakmış kaşık ucunda bir kıl. Kaşığındaki pilavı ve kılı tabağın kenarına çıkarmış. Kaşığını tekrar daldırmış pilava; yine kıl çıkmış. Üçüncü kaşıkta da kıl çıkınca garsonu çağırmış. “Evladım, bak üç kaşıkta da kıl çıktı. Bu yaptığınız yanlış bir uygulama. Kılı ayrı tabakta getirseniz de, herkes istediği kadar alsa...”

Bir karar

Yüksek Öğretim Kurulu tarafından tüm üniversite rektörlüklerine şöyle bir karar tebliğ edildi: “Yüksek Öğretim Yürütme Kurulunun 19.06.2012 tarihli toplantısında , 2547 sayılı Kanunun "Diploma alma, ders kredilerinin hesaplanması, öğrencilik haklarından yararlanma ve sınavlar" başlıklı 44 üncü maddesinin (b) bendindeki; "yüksek öğretim kurumlarında... sınav çeşitleri ve bunların ders başarı notuna katkısı... Yüksek Öğretim Kurulunun bu konularda belirlediği temel ilkelere uygun olarak yüksek öğretim kurumları senatoları tarafından belirlenir." hükmü uyarınca; yıllık veya yarı yıllık sınav takvimi uygulayan tüm yüksek öğretim kurumlarında, 2011-2012 eğitim-öğretim yılından itibaren geçerli olmak üzere bütünleme sınavı hakkı tanınmasına;…, karar verildi.”

Bir haber

Yayın organları şöyle bir haber geçti:

YÖK Başkanı, 3.5 milyon üniversite öğrencisine müjde verdi. YÖK Başkanı , Twitter hesabından yaptığı açıklamada 2011-2012 Akademik yılından itibaren tüm üniversitelerimizde geçerli olacak bütünleme hakkı kararının öğrencilerde hayırlı olmasını diledi. Başkan’ın yaptığı açıklamalar şöyle: “Yükseköğretim Forum sayfasına sizlerin göndermiş olduğu mesajlar ve üniversiteler bölge toplantılarında dinlediğim tüm öğrencilerden gelen talep üzerine bütünleme hakkını tüm öğrencilerimize vermiş bulunmaktayız.” (YÖK'ten bütünleme müjdesi, CNN Türk, 22.06.2012)

Bir yorum

Yazıma bir fıkra ile başladım ve bir karar ve bir haberle devam ettim. Ve de bütünlük bozulmadı. Çünkü fıkrayı izleyen YÖK kararı ve YÖK Başkanı’nın açıklaması da fıkra gibi. Her gün eğitim sisteminin içinden adeta yeni bir kıl çıkmaktadır. Örneğin, dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde meclis oturup öğrenci affı çıkarır? Dünyanın başka hangi gelişmiş ülkesinde bir kurul oturup ulufe dağıtır gibi, bütün üniversite öğrencilerine ek sınav hakkı verir?

Belki üniversitede bir dersin nasıl geçildiğini hatırlatmakta fayda vardır. Her öğretim üyesi dersin niteliğine göre ara sınav, ödev, derse katılım, derste sunum ve final sınavından oluşan bir değerleme sistemine karar verir. Bunu dersin başında öğrencileri ile paylaşır. Sınıf geçme notu, belirtilen kalemlerden alınan notların ağırlıklı ortalamasıdır. Öğrencinin geçmesi veya geçmemesi tek bir final notuna bağlı değildir. Dolayısıyla, bütünleme sınavından alınan not, beklenilen mucizelerin gerçekleşmesine pek yararı olmayacaktır.

Dersin başında öğretim üyesi oyunun şartlarını, alınacak not için yapılması gerekenleri ortaya koymuştur. Öğrenci de bu şartlara göre oyununu oynar ve notunu alır; geçer veya kalır. Şimdi YÖK dışardan oyuna bir ağa edası ile oyuna müdahale etmektedir, disiplini bozmaktadır.
Eğitim işi, ciddi iştir. Belli bir disiplin ve kalite ister. Ancak popülist politikalarla, dışardan müdahalelerle eğitim kalitesi daha da aşağıya çekilmektedir. Adeta diplomalı cahiller ordusu yetiştirilmektedir.

Bazı öneriler

Madem öğrencilerin talepleri dinlenerek bütünleme sınav hakkı getirildi, sanırım başka önerilere de kulak verilir. Bir kaç talep (!) de ben getireyim dedim.

“Ağanın eli tutulmaz” derler. Öğrencilere bütünleme sınavı hakkı vermek yetmez. Bence YÖK, bütünleme sınavına girecek öğrencilere verilecek minimum notu da belirlemelidir.

Üniversitelere giriş nasıl merkezi ise, her dersin sınavı da merkezi olmalıdır. Ve bu sınav ÖSYM tarafından yapılmalıdır. Hiç olmazsa bu şekilde öğrencilerin şifre çözme becerileri geliştirilmiş olur.

Gereksiz ayrıntılarla uğraşmamalı, işi kökünden halletmeliyiz. Öğrencileri de sınav vs gibi lüzumsuz şeylerle üzmemeliyiz. Bir an önce “e-diploma” uygulamasına geçilmelidir. Üniversite diploması, bu ülkede doğan her çocuğun hakkıdır. Bu nedenle çocuk doğar doğmaz, nüfus kaydı ile birlikte üniversite diploması alacağı tarih belirlenmelidir. Bu tarih gelince, öğrenciye isteği sorulmalı ve e-diploması elektronik posta yoluyla kendisine ulaştırılmalıdır. İşte o zaman, yukardaki lokanta örneğindeki gibi, herkes istediği kadar almış olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019