Fikir, kitleden geliyor
Duygu Asena (1946-2006): Gazeteci. Romancı. Kadın odaklı medeni haklar savunucusu. Sosyal aktivist... Ülkemize popüler feminizmi, o zamana kadar görülmemiş bir cesaretle tanıttı. Beyin tümöründen ölümünün 10’uncu yılında, doğumunun 70’inci yılı kutlanıyor. Kadir Has Üniversitesi’nde bir çalıştay yapıldı. Ayrıca, 1978-2004 arasında Kadınca, Kim, Cumhuriyet, vb. makalelerinden 150’si bir araya getirildi: “Orada Kadınlar Var mı?” başlıklı 374 sayfa bir kitap yayınlandı (Doğan Kitap). Başka etkinlikler de sırada... Amaç, onu belki sadece ismen bilen, ama tanımayan genç kuşağa bir damla tanıtmak. Fikirlerinin, nasıl hâlâ güncel kaldığını düşündürmek.
Yönettiği dergilerde yenilikçiydi. Bunu, romancılığına da taşıdı. 2000’de, internet Türkiye’de henüz emeklerken, bir “ilk”i gerçekleştirdi: Okuyucusuyla etkileşimli (interaktif) bir roman yazdı. “Aslında Özgürsün” başlıklı romanının ilk 4 sayfasını internette yayınladı. Okuyucularından [email protected] adresine fikirlerini yazmalarını istedi. Onlardan gelen e-postalara göre romanı yönlendirmeye başladı.
Bir de slogan buldu: “Okundukça yazıldı.” Gerçekten de romana ilgi duyan, fikrini e-postayla ileten okuyucunun katkılarıyla ortaya 260 sayfalık bir roman çıktı. Asena, romanın arkasına, gelen e-postalardan 40 tanesini (izin alarak) ekledi. 2001’de basıldığında etkileşimli ilk romanımız oldu. İki yıl içinde 22 baskı yaptı. Türkiye’de bir romanın bu yöntemle yazıldığını bilmeyenlere, unutanlara, onun ölümünden 10 yıl sonra bunu anlatmak epey ironik.
Duygu Asena’nın yayınladığı epostalardan bir iki örnek:
* “Türkiye’de sınırlı sayıda bir kitlenin İnternet kullanıyor olmasına rağmen web sitenizdeki okuyucu mesajları ülkemizden çok ilginç kesitler sunuyor.”
* “İnternette roman, hem de okuyucunun katkılarıyla.”
* ”Nihayet okuyucular, roman hakkındaki fikirlerini sizlere gönderebiliyorlar.”
* ”Romanınızı bu şekilde bizlerle birlikte yazmak istemeniz bence çok ilginç ve hoş bir fikir.”
Korku romanlarıyla ünlü Stephen King de 2000’de benzerini yaptı: 66 sayfalık kısa romanını (Riding the Bullet) internete koydu. Ama okuması bedava değlidi. 2.50 USD ödemek gerekiyordu. Hacker’lar (o zaman da vardılar) şifreyi kırarak kitabı bedava açtılar. Yayınevi hızla önlem aldı. Sonuçta kitap 400 bin kez indirildi, ayrıca baskı olarak 600 bin sattı.
Stephen King, ikinci projesinde “The Plant” başlıklı kitabını internetten bu kez bedava sunmaya başladı. Ama bir koşulu vardı: Eğer okuyucu, devamını okumak istiyorsa, her bölüm için 1 USD ödeyecekti. 10 bölüm için 100 bin okuyucunun ödeme yapacağını umuyordu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Ödemediler. King de kitabını 6’ıncı bölümde yarıda bıraktı. O güne kadar ona destek olanlar dehşetli bozuldu. Neticede, “bitmemiş” bir romana para vermişlerdi. King hiç oralı olmadı. Okuyucuları ona zaten sadıktı. King hâlâ korku romanları yazmaya devam ediyor.
Teknolojideki yüksek atlamalar, 2000’lerde sadece hayal edilenlerin, 10-15 yıl içinde gerçekleşmesini sağladı. Bunların arasında, kitle fonlama da var: Bir projenin, projeye ilgi duyan “kitle” tarafından paraca desteklenmesi (kültürümüzdeki imece’ye benziyor.) Bugün kitle fonlama ille para ile değil, fikirle de yapılıyor.
Buna en yeni örnek AB’nin 16 Nisan’da ayrıntılarını açıkladığı proje: AB’deki 1.7 milyon araştırmacı ve 70 milyon bilim - teknoloji uzmanının akademik dergi ve kitaplarda “gömülü” verisi ve bilgisi Avrupa Açık Bilim Bulutu’nda toplanacak. Herkesin kullanımına açılacak. Bu dev projenin faturası 6.7 milyar euro... 2000’de kitleyi roman yazmaya davet ederken, 16 yıl sonra, kitleyi bilimsel bilgisini paylaşmaya davet ediyoruz.