Fidan’ın ajandası

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Yeni kabine açıklandı. Dışişleri Bakanlığı’na Mit Müsteşarı Hakan Fidan atandı. Fidan, 13 seneyi geçkin bir süre Mit Müsteşarlığı yaptı ve bu süre içerisinde dış politika adına birçok önemli toplantıya katıldı. Alınan dış politik kararlarda etkin oldu.

Yani dış politikaya uzak bir kişi değil. Dış politika, krizlerin eksik olmadığı istikrarsız coğrafyalara komşu olan ülkelerde çok daha önemli hale gelir. Türkiye de maalesef krizlerin ya donduğu ya da çözümünün uzun yıllar aldığı bu coğrafyalara komşu.

Dolayısıyla Fidan’ın ajandasındaki konular da farklı olmayacak. Temmuz ayında Vilnius’ta NATO liderler toplantısı yapılacak. Toplantı öncesi İsveç’in NATO üyeliğine kabulü için bir baskı oluşacağı kesin. Önümüzdeki hafta yapılacak görüşmeler bu bunun işareti.

Terörle mücadele mevzuatını daha sıkı ve kapsamlı hale getirmek için üç düzenleme yapan İsveç, Türkiye ile varılan mutabakatın şartlarını yerine getirdiği görüşünde.

Türkiye aynı görüşte ise kabulün Meclis’e gelmesi yetmeyecek. Keza kutsal kitabımızın yakılması sonucu ortaya çıkan tepki nedeniyle iç kamuoyunun da onayı gerekecektir. Konuyla bağlantılı diğer bir başlık ise F-16 satışı. Beyaz Saray satış konusunda olumluluğunu sürekli dile getirse de Kongre’den karar çıkması için bazı üyelerin İsveç’in üyeliğini şart koştukları biliniyor.

Türkiye, İsveç’in düzenlemelerini yerine getirdiği kanaatinde ise F-16 satışının hemen yapılması şartını ortaya koymalı. Keza, ABD’de Kasım 2024’te başkanlık seçimleri var ve seçim döneminde yasama kendini biraz daha geri plana çeker.

ABD ile olan ilişkiler, F-16 satışı ile sınırlı değil. ABD’nin Suriye’de yaratmaya çalıştığı ortam Türkiye’nin güvenliğine doğrudan tehdit oluşturuyor. Bu faaliyetler konusunda en bilgili kişi artık Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı. İstihbaratın dış politikayla birleşmesi diyebiliriz. Suriye gündemin en önemli konusu olacaktır.

Çavuşoğlu döneminde başlayan Türkiye-Rusya-İran-Suriye toplantılarının bir üst aşamaya geçeceği ve Suriye ile üst seviyede diplomasi yürütülebileceği öngörülüyor. Keza Suriye ile istihbarat konularında yürütülen diplomasinin başında Fidan vardı. Bu durum yeni yapının kurulmasını hızlandırıp, kolaylaştıracaktır. Yunanistan ile ilişkiler deprem diplomasisinin yarattığı ılımlı ortamdan etkilenecektir. Miçotakis’in yeniden seçilmesi kesin gibi. İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da yumuşaması bekleniyor.

Ancak Yunanistan ile ilişkilerin yumuşaması demek sorunların donmaya bırakılması anlamına geliyor. Keza her iki tarafın politikası çok değişmeyecek ve kırmızı çizgilerden ödün verilmeyecektir. Bu nedenle Fidan’ın bu zamana kadar yaşananları dikkate alan bir politikayı hedefleyeceğini düşünüyorum.

AB ile iki konu öne çıkıyor. İlk konu, AB’nin Türk vatandaşlarının kısa dönem Schengen bölgesine vizesiz ziyaret hakkı ve vize ret konusunun çözümü. Türkiye, vize sorununu kendisine karşı bir politika aracı olarak kullanıldığını düşünüyor.

Bunda da haksız değiliz. AB bu konularda adım atabilmek için Türkiye›nin başta “Terörle Mücadele Kanunu”nun yenilenmesi de olan bir kısım şartları yerine getirmesini istiyor. Mevzubahis terör olunca Fidan yönetimindeki Dışişlerinin önceki dönemlerden farklı bir politika izlemesi düşünülemez.

Diğer konu ise Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi ki bu konuda belirli gelişmeler yaşandı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Erdoğan’ın yemin törenine katılması büyük sürprizdi. Paşinyan’ın Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak tanıyabileceği ifadesiyle daha da yumuşayan süreç, bu zamana kadar atılan adımların daha gelişeceği beklentisi yaratıyor.

Fidan döneminde bu adımların sonuca dönüşme ihtimali yüksek. Kıssadan hisse… Türkiye’nin son dönemde onardığı ilişkiler ve yakaladığı diplomasi çeşitliliğinin Fidan döneminde de süreceği ve “en az sorun” anlayışının hâkim olacağını düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024