Fetihten geleceğe C40 şehri İstanbul
Bugün fethinin 571’inci yıl dönümünü kutlayan İstanbul, bir C40 şehri… C40 Büyük Kentler İklim Liderlik Grubu, iklim değişikliğine karşın sera gazı emisyonlarının azaltılması için Ekim 2005'te, Londra'da, dünya kentlerinin bir araya gelerek oluşturdukları bir ağ…
C40 ağına dahil olan şehirlerin iki ortak özelliği var. İlki iklim riski altında olmaları, ikincisi de toplam küresel ekonominin yüzde 25’ini oluşturmaları.
Yakın bir zamanda McKinsey & Company, C40 Kentleri İklim Liderliği ağıyla birlikte, şehirlerin iklim değişimine uyum sürecini derinlemesine inceleyen bir rapor hazırladı.
Rapora göre 2050 yılına kadar, 800 milyondan fazla kent sakini deniz seviyesinin yükselmesinden ve kıyılardaki selden etkilenecek. Raporda bu zorlu durumla mücadele etmek zorunda kalacak şehirlerden biri de tarih boyunca kralların rüyasını süslemiş olan İstanbul… İstanbul’u da kapsayan iklim riskleri için iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artıracak 15 adım öneriliyor.
İklim direncinin 15 adımı
Birinci adım, risklerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini içeriyor. Rapor söz konusu risklerin şehir planlarına dahil edilmesini ve erken uyarı sistemlerinin kurulmasını ise ikinci ve üçüncü adım olarak öneriyor.
Dördüncü adımda ise, şehirlerin sakinlerini olası doğal felaketler karşısında mali açıdan koruyacak iklim sigortasının sağlanması öneriliyor. Bu da şehirlerin risklere karşı daha dirençli hale gelmeleri konusunda yardımcı bir rol üstleniyor. Geri kalan 11 adımsa yerel yönetimler için küçük ama insanlık için büyük adımlardan oluşuyor.
Şehirlerin yeşillendirilmesi, sıcak asfaltın sert yüzeylerinin insanlara göre tasarlanması, su baskınlarına karşı aksiyonlar, nehir havza yönetimi, doğal engellerin oluşturulması, kıyı yapay bariyerlerinin inşası, sel ve fırtınaya dayanıklı binaların yapılması, yangına dayanıklı malzemelerin kullanımı, yangın riski taşıyan bölgelerde yapılaşmanın sınırlandırılması, yangınların önlenmesine yönelik ormancılık yöntemlerinin uygulanması…
Tüm bu eylem önerileri, şehirlerimizin iklim değişikliği ile mücadelede daha hazırlıklı ve güvenli hale gelmesi için yerel yönetimlerin atacakları adımları ve ortaya koyacakları vizyonun önemini gözler önüne seriyor.
İstanbul’un ruhu risk altında
İklim değişikliği kaynaklı deniz seviyesindeki yükselme, İstanbul'un ruhunu teşkil eden kültürel miras alanlarını tehdit ediyor. İstanbul Boğazı'nın tamamı, özellikle kıyılarda yer alan konaklar, saraylar, dini ve tarihi mimari eserler gibi önemli yapılar, deniz seviyesindeki değişimlerden öncelikli etkilenecek yerler arasında.
Bu yapılar arasında Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı gibi saraylar ve Şemsi Paşa Camii, Ortaköy Camii gibi değerli eserler bulunuyor. Deniz seviyesinin yükselmesi, Göksu, Küçüksu ve Kurbağalıdere'deki akarsu yataklarının bir bölümünü sular altında bırakabilir.
İstanbul 571 yıldır şehirleşemiyor
1453’te fethedilmesiyle tarihin akışını değiştiren, çağ kapatıp çağ açan İstanbul, tarihi, coğrafi ve milli diğerleriyle diğer C40 şehirlerine benzemiyor. UNESCO Dünya Mirası listesine alınan İstanbul, sahip olduğu kültürel miras ve dünya miras alanları açısından da tarihi macerası açısından da benzersiz. Fakat bugün fethinin üzerinden 571 yıl geçmiş olmasına rağmen kendisine layık bir şehirleşme serüvenini tamamlayamadı. Henüz tamlayamadan da iklim sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.
Yerel yönetimler İstanbul’u geleceğe taşımak istiyorlarsa, oy kaybı korkusuyla organize ettikleri şatafatlı kutlamalarla etkinlik ajanslarını güçlendirmek yerine bütçelerini İstanbul’un sürdürülebilir bir şekilde güçlendirilmesine harcamalılar. Aksi halde tüm bunları görmezden gelmek demek 571 yıl önce uğruna gemileri karadan yürüten ruhun İstanbul’a verdiği değeri de görmezden gelmek demek.