Festival, kış turizminin önünü açar
Denir ki; “ Bir kentteki kültürel ve anıtsal değerlere o kentte yaşayan insanlar sahip çıkıyor, sanatsal etkinliklere destek veriyorlarsa, o kentte ‘şehirli’ olma bilincinin en güzel örneklerinden biri sergileniyor demektir.” Doğru tanımlama... Zira insan duyarlı ise yaşadığı kente karşı kültürel sorumlulukla yükümlü olduğunun bilincine varmış olması; yani eğitime, kültür ve sanata destek vermeyi sorumluluk olarak kabullenmesi ve tabii, elinden geldiğince de bunun gereğini yerine getirme çabası içinde olması gerekir.
Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği “Kayseri Kültür Yolu Projesi” kentin kültür envanterine katma değer sağlayan bir proje.
Ana unsurlarını Kaniş - Karum, Kaleiçi Arkeoloji Müzesi, Selçuklu Müzesi, Eski Kayseri Mahallesi, Ahi Evran Müzesi, Milli Mücadele Müzesi, ‘Atatürk Evi’ ve Güpgüpoğlu Konağı gibi tarihsel değerlerin oluşturduğu proje, kentteki kültürel gelişim adına son yıllarda ortaya konulan sevinç verici bir tablo... Adı geçen kazanımlar, ‘kültür turizmi’ne zemin oluşturmak adına övgüye değer birer çabanın ürünü. Ancak iş, sadece tarihi mekanları kültür ve sanat etkinliklerine açmak, konserler verdirtip, liseli gençler için tiyatro şenlikleri düzenlemekle bitmiyor; genelde sönük geçen bu tür etkinliklerin içinin doldurulması da gerekiyor.
Ne yazık ki, çoğu insanımız tiyatro, opera, bale, konser ve sergi gibi sanatsal etkinliklerden bihaber.. Oysa bu tür etkinliklerin genel kültürün gelişim ve oluşumunda etkin rol oynadığı bilinen bir gerçek. Şu halde sorulması gerek; neden Kayseri’de tiyatro yok? Niye 1.5 milyon nüfuslu koskoca kentte, insanların orkestra, opera, halk dansları ve bale özlemleri giderilemiyor?
Madem kış turizminden ve o turizmin düşleri süsleyen müstakbel getirisinden söz ediyoruz; o halde niye adı uluslararası platformlarda afişe edilmek suretiyle, ekonomik getiriye katkı sağlayacak bir ferstival, örneğin ‘Kış Turizmi Festivali”ni gündeme taşımıyoruz? Bilineki, her yıl düzenlenecek böylesi bir etkinlik, sadece Kapadokya gibi görsel ve kültürel, Sultansazı Kuş Cenneti ve Aladağlar Milli Parkı gibi potansiyel doğal zenginliklerin, Erciyes Kış Sporları Turizm Merkezi’ne, çabuk entegre olmasını sağlamakla kalmaz, bölgeye özgü doğa ve kültür turizminin de önünü açmış olur...
Evet; ‘şehircilik’ bilinci sadece tarihi mekanları sanatsal etkinliklere açmakla amacına ulaşmış olmuyor. O mekanlara işlevsellik kazandırma çabasındaki kurumların yanı sıra, varsıl kentlilerin de kültürel, sosyal ve ekonomik gelişim adına ellerini taşın altına koymaları gerekiyor. Unutmayalım; kentlerin kültürlü, sanattan ve edebiyattan anlayan bilgi donanımlı insanlara da ihtiyacı var.