Fenerbahçe'nin sistemi çözülüyor mu?

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Kadro kalitesi ve istikrarlı futboluyla pek çok otorite tarafından şampiyonluğun en büyük adayı olarak gösterilen Fenerbahçe, cuma gecesi evinde karşılaştığı Kasımpaşa önünde maçın büyük bölümünü sıkıntılı geçirmesine rağmen 3 puanı 3 golle almayı bildi. Maç sonrası yapılacak ve büyük ihtimalle hafta içine taşacak yorumlarda Semih'in oyuna girmesinin takımı ateşlediği ve golcü futbolcuya haksızlık yapıldığı yönünde pek çok çıkarım yapılacaktır. Bu yorumlarda haklılık payı bulunduğu inkâr edilemez ancak Fenerbahçe'nin son haftalarda sergilediği lig performasının sarı-lacivertli ekip yönünden olduğu kadar rakipleri açısından da dikkat çekici yönleri var. Şükrü Saracoğlu Stadı'nda taraftarı önünde Fenerbahçe, Kasımpaşa karşısında ilk yarıda istediği futbolu bir türlü oynayamadı. Kasımpaşa sürekli ayağa paslara oyunun kontrolünü kaybetmemeye çalıştı ve ilk 45 dakikada bunda başarılı da oldu. Fenerbahçe ise tek forveti Kezman ile Kasımpaşa savunması arasında bir türlü aradığı pozisyonları bulamadı. Kezman'ın çabalarıyla ilk yarıda sarı-lacivertlilerin gole yaklaştığı pozisyonlar oldu ancak bir türlü aranan gol gelmedi. İkinci yarıya daha hareketli başlayan Fenerbahçe, artık klasikleşen Selçuk-Semih değişikliğiyle aradığı golü buldu. Bu golden sonra Fenerbahçe farkı artırma şanslarını da yakaladı ancak sonuç alamadı. Kasımpaşa ise yediği gole rağmen oyundan düşmedi, Erhan ile beraberlik golüne de yaklaştı, bu pozisyonlarda Serdar başarılı kurtarışlarıyla rakibin yeniden umutlanmasına engel oldu. Son bölümlerde rakibin risk almasından da yararlanan sarı-lacivertliler 85'te Semih ve 90+3'te Deivid'in attığı gollerle karşılaşmayı 3-0 kazandılar. Şimdi izninizle Kasımpaşa maçı özelindeki fikirlerimizi burada sonlandıralım ve Fenerbahçe'nin karşılaştığı son 3 rakibin taktik anlayışlarındaki ortak noktalara parmak basalım. Ligdeki son üç maçını Vestel Manisaspor, Konyaspor ve Kasımpaşa'ya karşı oynayan Fenerbahçe bu maçlarda rakip filelere toplam 11 gol bıraktı ve kalesinde sadece 2 gol gördü. Totalde bu istatistik verilere bakarak sarı-lacivertlilerin maçları zorlanmadan kazandığı söylenebilir. Ancak Yılmaz Vural yönetiminde defansif kurgusu son derece zayıf olan Manisaspor maçını bir kenara ayırırsak, son maçlarda Fenerbahçe'nin bilinen orta saha etkinliğini göstermede zorlandığını görüyoruz. Sizce hem Konyaspor hem de Kasımpaşa maçlarının Semih oyuna girdikten sonra çözülmesi tesadüf mü? Bu performans sıçraması sadece Semih Şentürk'e mi bağlıdır yoksa 4-3-1-2'ye dönüşün etkileri mi görülüyor? Soruların cevabına ulaşmada bize en kıymetli doneyi hem Yılmaz Vural'ın, hem Ünal Karaman'ın hem de Uğur Tütüneker'in Fenerbahçe karşısında tercih ettiği taktik varyasyon veriyor. Saydığımız üç teknik adam da sarı-lacivertlilere karşı 4-3-2-1 dizilişini benimsediler ve Zico oyuna müdahale edene kadar Fenerbahçe'yi durdurmayı başardılar. Bu anlayışta orta sahanın ortasını defansif becerisi olan 3 oyuncuyla kapatan teknik adamlar kanatlara forvet özellikli serbest adamlar yerleştirerek hücuma çıkışlarda 4-3-3, topun kaptırıldığı anda ise 4-5-1'e dönen bir kurguyu sahaya yansıttılar. Böylece göbekteki üç oyuncunun Fenerbahçe'nin Aurelio-Selçuk-Alex üçlüsünü karşılaması, kanatların da gereği halinde 2 oyuncuyla kapatılması mümkün oldu. Hele bir de Kasımpaşa'nın kullandığı Desire gibi topu tutabilen bir santrforun sahada olduğu anlarda Fenerbahçe oldukça zorlandı. Bu amaçla bahsettiğimiz üç takımın kullandığı kilit oyuncular şunlardı. Vestel Manisaspor orta sahada Uğur İnceman, Selçuk İnan, Koray Avcı kanatlarda serbest Şener ve Burak; Konyaspor göbekte Mustafa, Yusuf, Erman serbest adamlar Murat Hacıoğlu, Ceyhun ve Kasımpaşa orta sahasında Merthan, Murat, Barbaros kanatlarda Erhan ile Özgür. Tabii bu kurgunun başarılı sonuçlar vermesi Zico'yu risk almaya zorlayıp Semih'le 4-3-1-2'ye dönmeye mecbur edince rakip takımlar açısından problemler baş gösterdi. Puan kaygısıyla oynayan rakipler doğal olarak Semih'in oyuna girişiyle birlikte geriye yaslanıyorlar, üçlü Fenerbahçe orta sahası daha gezgin oynuyor ve Alex de artan alternatifler arasında çok daha rahat oyun kuruyordu. Bu anlayışta zaten içeri kat ederek oynamayı seven Deivid'in önü açılıyor zaman zaman gol bölgelerine deplase olarak skora katkı yapan Brezilyalı yıldız böylece son haftalarda performansıyla öne çıkan isim oluyordu. Peki, buraya kadar özetlemeye çalıştığımız ve rakiplerin birbirinin neredeyse kopyası taktiklerle Fenerbahçe karşısına çıkması ne gibi bir anlam ifade ediyor? Bu noktadan sonra yapacağımız fikir jimnastiği iki ana başlık etrafında toplanabilir. Bunlardan birincisi ligdeki şampiyonluk mücadelesi, diğeri Şampiyonlar Ligi yolculuğu. İlk olarak ligi ele alırsak, görünen o ki sarı-lacivertli takımın kalan maçlarda Semih-Kezman ileri ikilisine duyduğu ihtiyacın artması olası. Tıpkı Giray Bulak'ın fikir babası olduğu "Alex'e adam markajı" uygulamasında olduğu gibi, bu 4-3-2-1 formasyonu da Fenerbahçe'yi kilitlemek isteyen takımların favorisi olabilir. Tabii alınacak sonuçlarda oyuncu kalitesinin de büyük bir etken olduğunu unutmamak gerek. İşe Şampiyonlar Ligi penceresinden bakacak olursak, ilginç bir tesadüf hemen göze çarpıyor. Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde sergilediği performansla hepimizi gururlandıran Fenerbahçe'nin çeyrek finaldeki rakibi Chelsea de özellikle deplasmanlarda 4-3-2-1 taktiğini benimsiyor. İngilizler'in "Christmas tree" (Noel ağacı) olarak da adlandırdığı bu taktikte hedef santrfor olarak Drogba'yı kullanan maviler, beşli orta sahasıyla bu oyuncuya destek vermeye çalışıyor. 19 Mart'ta White Hart Lane'de Tottenham'a konuk olan ve sahadan 4-4'lük beraberlikle ayrılan Chelsea bakın o maça nasıl bir formasyonla çıkmış. Kalede Cudicini, defansta Ashley Cole, Terry, Carvalho, Ferreira orta sahanın ortasında Makalele, Lampard, Essien kanatlarda Joe Cole ve Kalou, ileri uçta Drogba. Fenerbahçe'nin oyun yapısına baktığımızdaysa, orta sahada oyunu çift yönlü oynayabilen kaliteli oyuncularıyla dominant bir karaktere sahip olduğunu görüyoruz. Defanstan Aurelio ve Selçuk'un katkılarıyla top yaparak çıkan sarı-lacivertliler Alex'in önderliğinde oyun kurarak topu gol bölgesine getiriyor. Ancak bu anlayışın devam ettirilmesi sert ve fizik gücü yüksek Chelsea orta sahası karşısında problem olabilir. Düşünülebilecek çözüm önerilerinden birisi orta sahayı hızlı geçmek ve defansın ön bölgesinden kanatlardaki hızlı futbolculara ve gol bölgesine uzun oynamak. Böyle bir anlayışa uygun pivot santrfor ise ne yazık ki Fenerbahçe'nin elinde bulunmuyor. Elbette bu konuda Semih'i Kezman'dan ayırabiliriz fakat Semih'in de hava toplarında rakip defansa hâkimiyet kurması mümkün değil. Tottenham bunu Berbatov'la başardı. Anlayacağınız neresinden bakarsak bakalım hem Zico hem de Fenerbahçe'yi önümüzdeki süreçte zorlu sınavlar bekliyor. Kalan maçları Beşiktaş (D) Kayserispor Ankaraspor (D) Denizlispor Galatasaray (D) Gençlerbirliği Trabzonspor (D) Beşiktaş yenildi ama şaşırtmadı Şampiyonluk yolunda her biri diğerinden zorlu maçlar serisi oynayan Beşiktaş, 27. hafta maçını Atatürk Olimpiyat Stadı'nda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a karşı oynadı. Maçın 6. dakikasında eski futbolcusu İbrahim Akın'ın attığı golle adeta karşılaşmaya 1-0 geride başlayan siyah-beyazlılarda orta sahada rakibi karşılayacak oyuncu eksikliği eski zaafların nüksetmesine yol açtı. Cisse'nin sakatlığında bu bölgeyi İbrahim Toraman ile yamamaya çalışan Ertuğrul Sağlam, geçtiğimiz hafta bu futbolcunun kırmızı kart görmesinden sonra bu kez ön libero mevkiindeki tercihini Serdar Özkan'dan yana kullandı. Fizik gücü ve defansif anlayışı yetersiz Serdar elinden gelen mücadeleyi gösterse de Belediyespor'un hem koşan hem de top yapabilen orta sahasına direnç gösteremedi. Hal böyle olunca orta sahada çok rahat top çeviren Belediyespor'lu futbolcular Adriano, Necati ve İbrahim Akın gibi hızlı adamlarını kullanarak Beşiktaş defansının arkasına sarktılar. Hafızalarımızı biraz tazeleyecek olursak Tigana'nın Beşiktaş'ında gözlenen en büyük zaaf da buydu. Hatta siyah-beyazlıları belki de şampiyonluktan eden Kezman'ın golü de bu tip bir pozisyonda gelmişti. Belediyespor'u öne geçiren golden sonra Beşiktaş daha hırslı ve arzulu oynamaya çalıştı ancak top tekniği yüksek ve hareketli Belediyespor orta sahasından kaybedilen topların geri kazanılması zordu. Bu kapsamda Tello, Delgado, Serdar Özkan ve Holosko'dan kurulu orta sahayı değerlendirmek şart. Trabzonspor önünde İbrahim Toraman'ın eksilmesiyle Beşiktaş orta sahasının mücadele gücü hissedilir derecede düşmüştü. Anlaşılıyor ki, aradan geçen bir haftalık zaman zarfında bu konu Beşiktaş teknik heyeti tarafından hiç masaya yatırılmamış. Bunun yerine Ertuğrul Sağlam bulabileceği en palyatif çözüme sarılarak Serdar Özkan'dan ön libero yaratmayı seçti. Devre arası transfer döneminin başladığı günlerden itibaren Beşiktaş orta sahasındaki bu eksikliğe kaç kez dikkat çektiğimi inanın ben bile hatırlamıyorum. Maalesef Beşiktaş'ı hem idari hem de teknik açıdan yönetenler Holosko transferinde kaydettikleri isabeti stoper transferinde gösteremediler, ön libero ihtiyacını ise resmen görmezden geldiler. Lig sonunda bu kadro çarpıklığının bedeli yine şampiyonluk kaybedilerek ödenecek olursa, acaba özeleştiri yapması gerekenler pişkinliklerine devam ederler mi? Sorunun cevabını siz okurlara bırakalım ve açtığımız parantezi kapatıp maça dönelim. Beşiktaş adına beraberliği getiren gol, Holosko'nun tamamen şahsi çabasıyla yoktan var ettiği pozisyonda ve Belediyespor defansının kontrolü kaybettiği bir anda geldi. Slovak forvet siyah-beyazlılara transferi gerçekleştiğinden bu yana takıma sağladığı katkıyla oldukça öne çıkıyor. Golden sonra psikolojik olarak rahatlayan Beşiktaş'a bu kez de Bobo engel oldu. Devre sonuna doğru bir ikili mücadelede rakibi Ekrem'e yumruk attığı iddiasıyla hakem Hakan Sivriselvi tarafından oyundan ihraç edilen Bobo, böylelikle takımı adına mağlubiyeti getiren önemli bir etken oldu. Pozisyon hakkında kesin hüküm vermek zor ancak yardımcı hakemin davranış tarzı sanki ihracı gerektiren bir durum yokmuş gibi bir izlenim yaratıyor. Burada önemli olan karar hatalı dahi olsa Beşiktaşlı futbolcuların bu sezon görüdkleri kırmızı kart sayısının 7'ye yükselmiş olması. Özellikle şampiyonluk düğümünün çözülmesi için zaman daralırken geçen hafta İbrahim Toraman'ın 27. haftada da Bobo'nun gördüğü bu kartlar takımın baskıyı kaldırmakta problem yaşadığı kuşkusunu doğuruyor. Karşılaşmanın ikinci yarısına Rüştü'yü soyunma odasında bırakan çıkan Beşiktaş, kaleyi Hakan'a teslim etti ve sahadaki mahk�m futbola rağmen 81. dakikaya kadar oyuncu değişikliği yapmadı. Oysa ikinci yarının ilk on dakikasında görüldü ki, Beşiktaş şiddetle kenardan bir müdahaleye ihtiyaç duyuyordu. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam, gerek maç içindeki oyun anlayışı gerekse de maç sonundaki açıklamalarıyla "dersini çalışmamış bir öğrenci" görüntüsü çizdi. Belediyespor teknik direktörü Abdullah Avcı ise Zeki (64�), İlhan (73�) ve Erman (79�) müdahaleleriyle hem sahadaki takımı dinç tuttu hem de oyuncularına bu karşılaşmayı kazanmak istediği yönünde mesaj verdi. Aradığı golü de 85. dakikada Necati'nin kafasından buldu. Türk futbolunun geleceği parlak teknik direktörlerinden biri olan Abdullah Avcı ve talebelerini bu galibiyetten dolayı kutlamak gerekir. Ne demiştik geçen hafta hatırlayalım: "Beşiktaş ise özellikle İbrahim Toraman'ın gördüğü kırmızı kart sonrası gelecek hafta oynayacağı Belediyespor karşılaşmasına çok ciddi hazırlanmak zorunda. Şahsi görüşüm Beşiktaş, Belediyespor karşısında ummadığı kadar zorlanabilir." Bu tespiti yapmamızdaki ana neden Abdullah Avcı'yı içtenlikle kutluyorum. Alınan 2-1'lik mağlubiyetten sonra Beşiktaş için "şampiyonluk" kelimesi "Fenerbahçe'den alınacak 3 puan" anlamına geliyor artık. Tek başına Fenerbahçe galibiyeti de yetmeyebilir ya, işin orası sonra düşünülecek kısım... Gelecek hafta oynanacak derbi öncesi Beşiktaş ekseninde bazı tespitleri ortaya koymakta fayda var. Nedir o tespitler? Birincisi, Beşiktaş teknik direktörü Ertuğrul Sağlam'a tek santrforla oynamanın ayıp olmadığı anlatılmalı. İkincisi, eğer umut bağlanan Gordon Schildenfeld buysa Baki'ye Franz Beckenbauer muamelesi yapılmalı. Üçüncü tespit ise bir soru: Rüştü ne zaman bir Fenerbahçe derbisinde Beşiktaş kalesini koruyacak? Kalan maçları Fenerbahçe Sivasspor (D) G. Oftaşspor Ç.Rizespor (D) Bursaspor Ankaragücü (D) V.Manisaspor

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016