Fener uzatmada vuruldu

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Beşiktaş ve Sivasspor'un birbiri ardına kaybettiği puanlardan sonra sezonun şampiyonunu Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin belirleyeceği sıkça konuşulurken, Yenikent ASAŞ Stadında Ankaraspor'a konuk olan sarı-lacivertlilerin maça mutlak 3 puan parolasıyla çıktığı biliniyordu. Şampiyonluk yolunda kalan maçların hepsi Fenerbahçe için ayrı bir final gibi. Bu bilinçle Ankaraspor karşısına çıkan Zico'nun talebeleri maça fırtına gibi bir giriş yaptılar. Henüz ikinci dakikada soldan Vederson'un getirerek kaleye vurduğu top üst direkten auta gitmese belki Fenerbahçe için her şey çok daha kolay olacaktı. İlk on dakikada sağlı sollu ataklarla mavi-beyazlı kaleye akan Fenerbahçe, maçın yedinci dakikasında kaptan Alex'in vuruşuyla skor üstünlüğünü ele geçirdi. Golden sonra sarı-lacivertli takımın rahat bir galibiyet alacağını düşünenler yanıldılar. İlerleyen dakikalarda Ankaraspor'un önce oyunu dengelediğini ardından da Fenerbahçe kalesinde tehlikeler yaratmaya başladığını gördük. Hatırlayacaksınız, Fenerbahçe'nin 3 gollü galibiyet aldığı Kasımpaşa maçı sonrası "Fenerbahçe'nin sistemi çözülüyor mu?" başlıklı bir yazı yazmış ve 4-3-2-1 sisteminin Fenerbahçe'nin uyguladığı çift ön libero ve tek santrforlu taktiğe karşı ciddi bir alternatif oluşturmaya başladığını yazmıştık. Ankaraspor-Fenerbahçe maçı da bu tezimizi güçlendiren bir karşılaşma oldu. Artık hepimizin aşina olduğu 4-4-1-1 sistemini bozmayan Zico bu taktik düşünceyi şu 11 ile uygulamaya koydu: Kalede Serdar, defans dörtlüsünde Gökhan, Edu, Lugano, Vederson orta alanın sağında Kazım, solunda Deivid göbekte Aruelio ve Maldonado, tek santrfor Semih'in arkasında Alex. Fenerbahçe'ye ciddi anlamda problem çıkaran 4-3-2-1 dizilişine sahip Ankaraspor ise kalede Senecky, defans bloğunda Risp, Emre, Tayfun, Erhan göbekteki üçlü Hamilton, Adem, Hürriyet serbest oynayan kanat oyuncularından De Nigris solda, Tita sağda en uçta ise Mehmet Yılmaz tertibiyle sahaya yayıldı. Ankaraspor teknik direktörü Saffet Susiç orta sahanın ortasında kurduğu üçlü bloktan Hürriyet'i Alex ile eşleyerek bu oyuncunun performansını düşürmek istedi ki, bunda kayda değer ölçüde başarı sağladı. Fenerbahçe'de özellikle Beşiktaş maçı sonrası parlayan Colin Kazım'a yer açmak için Deivid'i sola kaydıran Zico, sağ ayaklı bu oyuncunun devamlı içeri kat ederek oynaması sonucu sol kanatta Vederson'un yalnız kalmasına sebep oldu. Nitekim 31.dakikada Tita'nın Fenerbahçe sol kanadından taşıdığı top Hamilton'un vuruşuyla ağları buldu ve maça eşitlik geldi. Golden sonra ilk yarının kalan dakikaları karşılıklı akınlarla geçti. Alex'i devreye sokmakta zorlanan sarı-lacivertliler, Deivid ve Kazım'ın katkılarıyla rakip kaleye gitmeye çalışırlarken Ankaraspor devamlı surette kendi sağ kanadından Tita ile pozisyon yakalamaya çalıştı. Bu noktada Mehmet Yılmaz'a sıkı markaj uygulayan Lugano'nun takımı adına oldukça faydalı bir oyun oynadığını söyleyebiliriz. De Nigris'in sol kanada yakın oynatılması bu futbolcunun gol yollarındaki etkinliğini büyük ölçüde kısıtladı. Her ne kadar Tita ve De Nigris'e Saffet Susiç tarafından oyun serbestisi tanınmış olsa da bu oyuncular Fenerbahçe'nin kanatlardaki gücünü bildiklerinden yerlerini terk etmeden oynadılar. İkinci yarı, ilk 45 dakikanın kopyası şeklinde başladı. Bir an evvel gol bulmak amacıyla bu yarıya da hızlı başlayan Fenerbahçe, tam bu hızını kaybetmek üzereyken 58'de Vederson'un ayağından ilginç bir gol buldu. Golden sonra hocalar arasında deyim yerindeyse bir satranç maçı başladı. İlk hamleyi yapan Zico 68'de Kazım-Uğur değişikliğiyle Deivid'i sağ kanada aldı ve sol kanadındaki gediği kapattı. Bu değişikliğe Saffet Susiç'in cevabı oldukça cesur bir hamleyle 4-1-3-2'ye dönmek oldu. Bu dakikada orta sahadan Hamilton ve Hürriyet'i dışarı alan Susiç, Murat Tosun ve Neca'yı sahaya sürdü. Böylelikle Ankaraspor defansı önünde Adem'i tek bırakmış, De Nigris'i ileri uçtaki Mehmet Yılmaz'ın yanına göndermiş ve bu iki futbolcunun arkasına Neca, Murat ve Tita'dan oluşan bir üçlü yerleştirmiş oldu. Sonraki dakikalarda Ankaraspor sakatlanan Tita'yı değiştirmek zorunda kalınca o bölgeye Erhan Albayrak'ı sürüp sol beke Orhan Ak'ı aldı. Zico ise 80'de Semih-Kezman değişikliğine gitti. Maçın iki kırılma anı 70. ve 88.dakikalarda yaşandı. 70'te Tita'nın pasında ceza sahası içinde topla buluşan Adem'in vuruşunda top direkten geri gelince Ankaraspor, beraberlik fırsatını da tepmiş oldu. 88.dakikada ceza sahasında Risp'in eliyle temas eden topu hakem Halis Özkahya penaltı olarak değerlendirdi. Nedense Alex De Souza sahadayken bu penaltıyı Kezman kullandı ve topu dışarı attı. Maç sonu dönüp baktığımızda Fenerbahçe'nin puan kaybında bu tercihin önemli derecede rol oynadığını görüyoruz. Maçın son saniyeleri ise çok ilginç bir gole sahne oldu. Kayserispor önünde resmi olarak tabelada gösterilen sürenin tamamlanmasından sonra gol bulan sarı-lacivertliler bu kez aynı tip bir golü Ankaraspor'dan yedi. O tarihte Semih'in attığı golü "gayet normal" olarak nitelendiren Fenerbahçeliler'in Mehmet Yılmaz'ın ayağından gelen gole fazla itiraz etmeyeceklerini düşünüyorum. Netice itibariyle Fenerbahçe Ankara'da iki puan kaybetti ama ligin seyri değişmedi. Şampiyonu Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin sonucu belirler. Sivasspor pes etmiyor Kayseri Atatürk Stadı'nda Anadolu'nun iki güçlü ekibini karşı karşıya getiren mücadele bol pozisyonlu ve zevkli geçti. Sürekli golü düşünen iki takımın mücadelesinde iki takım da birçok net pozisyona girdi. Sivasspor'un en önemli ismi olan Mehmet Yıldız, Kayseri deplasmanında takımına altın değerinde puanları kazandıran isim oldu. Karşılaşmanın 50. dakikasında Kayserispor savunmasından seken top bir anda Mehmet Yıldız'ın önünde kaldı, golcü oyuncu sağ ayağının dışıyla çok iyi vurdu ve topu kaleci Ivankov'un solundan ağlara gönderdi. Özellikle ikinci yarının ilk dakikalarında tempo çok yükseldi, Kayserispor yediği golden sonra daha çok Sivasspor kalesine gitti. Sivasspor da az adamla yakaladığı rakibinin savunmasındaki açıklardan faydalanarak farkı açmaya çalıştı ancak bu girişimlerinde sonuçsuz kaldı. Maçın son dakikalarında Kayserispor'un kazandığı duran toplarda kaleci Ivankov da rakip ceza sahasına gitti ve gol aradı. Maçın son 15 dakikası Sivasspor yarı sahasında geçti, kırmızı-beyazlılar savunmasında hiç açık vermedi ve Kayseri deplasmanından galibiyetle dönmesini bildi. Galatasaray'ın zirve inadı sürüyor Turkcell Süper Lig'de 30. hafta mücadelesinde Galatasaray, Trabzonspor'u 1-0 mağlup etti. Ali Sami Yen Stadı'nda ilk yarısı 0-0'lık eşitlik ile sona eren karşılaşmada sarı-kırmızılı takımı galibiyete taşıyan gol 50. dakikada Arda'dan geldi. Bu galibiyetin ardından puanını 67'ye çıkaran Galatasaray maç fazlasıyla Fenerbahçe'nin önünde liderliğe yükselirken, Trabzonspor 41 puanda kaldı. Karşılaşmaya Galatasaray 4-3-1-2 dizilişiyle başlarken, Trabzonspor stratejisini 4-3-2-1 olarak belirledi. Galatasaray orta sahasının baskılı ve tempolu oyunu maç genelinde sarı-kırmızılılara büyük üstünlük getirdi. Trabzonspor ise "prestij" iddiasıyla çıktığı karşılaşmada yine yetersiz kadro kalitesinin kurbanı oldu. Maçın ilk yarım saatinde rakip sahada kurduğu baskı sonucu bulduğu net gol pozisyonlarını cömertçe harcayan Galatasaray, aradığı golü 50. dakikada Arda Turan'ın ayağından buldu. Bu arada maçta son haftalarda tartışılan hakem kararlarına bir yenisi daha eklendi. Karşılaşmanın ikinci yarısında sol kanattan gelişen bir Trabzonspor atağında Mustafa Keçeli'nin ortasına Adnan yükseldi ve top Umut'un önüne düştü. Kaleci Aykut ile karşı karşıya kalan Umut topu ağlara gönderdi ancak hakem Yunus Yıldırım bu golü ofsayt gerekçesiyle iptal etti. Bu noktada Adnan'ın topa müdahale edip etmediğini tekrar gösterimlerde dahi tam anlamıyla süzebilmek mümkün olmadı. Ancak şahsi kanaatim pozisyonun ofsayt olduğu yönünde. Karşılaşmaya dair genel bir değerlendirme yapacak olursak, sarı-kırmızılıların maç öncesi belirledikleri taktik düşüncenin Trabzonspor'a ileride basarak oyun kurma imkânı vermemek olduğunu görüyoruz. 90 dakika sonrasında rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu strateji Galatasaray adına oldukça pozitif sonuçlar verdi. Mehmet Topal, Okan ve Ayhan'dan kurulu üçlü; Trabzonspor defansına ve ön liberolarına adeta nefes aldırmazken, kimi zaman bu prese katılan Arda, Hakan Şükür ve Ümit Karan gibi oyuncularla dönen topların toplanması sağlandı ve özellikle ilk yarının geneli Trabzonspor yarı sahasında oynandı. Maçta Trabzonspor'un bu baskıyı kırarak oyun üstünlüğü kurduğu tek zaman dilimi ilk yarının son beş dakikası oldu. Tabii bu noktada ilk yarının 40 dakikasını tempolu oynayan Galatasaray'ın 40. dakikadan itibaren aktif dinlenmeye geçtiğini de hatırlatalım. Galatasaray'ın baskı yaptığı anlarda yarı sahasından çıkabilmek için hızlı ve ayağa oynamak zorunda olan bordo-mavililer ise bilhassa defanstan top almakla görevlendirilen Hüseyin, Ayman ve Hasan Üçüncü'nün kısıtlı teknik kapasitelerinden dolayı topla oyuna çıkamadı. İleride tek santrfor olarak görevlendirilen Umut Bulut'a destek olmak amacıyla serbest oynayan Yattara ve Barış'ın bu blokla bağlantısı kesilince Trabzonspor'un hücum gücü oldukça zayıfladı. 30. haftanın bu önemli maçı bordo-mavili ekibin gelecek sezona dair atması gereken adımları da bir bir ortaya koydu. Türk futbolunun dördüncü büyüğü gelecek sezon hasret kaldığı şampiyonluk mücadelesinde yer almak istiyorsa takımda çok ciddi bir revizyon yaparak kalite çıtasını yükseltmek zorunda. Karl-Heinz Feldkamp'ın istifasıyla başlayan yeni süreçte henüz takımı bir teknik direktöre emanet edemeyen Galatasaray ise, Kalli döneminde görmeye hasret kaldığımız hırs ve iştah içerisinde zorlu Trabzonspor maçını da kayıpsız geçmeyi başardı. Geçen hafta Sivasspor'un, bu hafta da Beşiktaş'ın yaşadığı kayıplardan sonra son yıllarda sıkça rastladığımız manzara bu sene de tekrarlanacakmış gibi görünüyor. Zirvede ipi göğüsleyecek takım büyük ihtimalle final niteliğine bürünen Galatasaray-Fenerbahçe derbisinden sonra belli olacak. Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığımız maç yazılarında Galatasaray'ın Fenerbahçe maçına kadar olan periyodu kayıpsız geçmesi gerektiğini vurgulamıştık. Başkan Adnan Polat belki Feldkamp'ın istifasını isteyerek bir kumar oynadı ama bu sayede futbola ve zirveye soğuyan takımını da tekrar ateşlemeyi başardı. Son iki maça bakarak bunu rahatlıkla söylemek mümkün. Kalli'nin çeşitli disiplin uygulamalarından bunalarak ayak sürümeye başlayan kimi futbolcuların son iki haftada çizdikleri hırslı ve istekli görüntü, Galatasaray'da takımın ağabeyleri olarak anılan tecrübeli futbolcuların kötü gidişe koydukları elin göstergesi gibi. Sarı-kırmızılılar 31. haftada oynayacakları İ.Büyükşehir Belediyespor maçının ardından şampiyonun belli olacağı Fenerbahçe derbisine çıkacaklar. Ancak o maça şimdiden motive olmak Galatasaray'ın Belediyespor gibi çok ciddi bir rakibi ıskalamasına yol açabilir. Objektif bir tespitle sarı-kırmızılı takımın Belediyespor önünde Trabzonspor maçından çok daha fazla zorlanabileceğini söyleyebiliriz. Trabzonspor defansına ve orta sahasına yapılan baskıyla birlikte yükseltilen tempo sonuca kolayca gidilmesini sağladı ama Abdullah Avcı'nın talebeleri hem ayağa oynama hem de tempoyu düşürme konusunda oldukça becerikli. "Belediyespor kolay, önemli olan Fenerbahçe maçı" şeklindeki bir düşünce Galatasaray'a 31. haftada hiç ummadığı bir kayıp yaşatabilir. Bizden uyarması! Haftanın Olayı (Milan'ın transfer harekâtı başladı) Milan Başkan Yardımcısı Adriano Galliani, Ronaldinho ve Shevchenko transferinde işin imzaya kaldığını, bu iki futbolcunun artık Milanlı sayılabileceğini söylerken Ronaldinho'nun menajeri de transfer iddialarını doğruladı. Aynı zamanda Ronaldinho'nun ağabeyi olan Roberto de Assis, "Sadece Milan'la görüşüyoruz. Ronaldinho seneye ya Milan'da forma giyer ya da Barcelona'da kalır" diyerek iddiaları doğruladı. Ancak Milan'ın transfer çalışmaları Ronaldinho'yla sınırlı değildi. Kırmızı-siyahlılar, Chelsea'de çok kötü bir sezon geçiren efsane futbolcuları Andrei Shevchenko'yu da geri getirmek için çalışmaları hızlandırdı. Chelsea'den de transfere onay gelince, Shevchenko'nun da önümüzdeki sene Milan'da oynaması kesinleşmiş oldu. 2006 yazında San Siro'dan ayrılan ve Chelsea'ye transfer olan ünlü santrafor, İngiltere futboluna bir türlü alışamamanın sıkıntısını yaşıyordu. Ada'dan gelen son bilgiler, Ukraynalı golcünün, eski takımına dönmek için can attığı yönünde. Ancelotti'yi ikna edebilmek için kendisine telefonda duygusal bir konuşma yaptığı öne sürülen Sheva'nın, İtalyan çalıştırıcıya, "Çok hırslıyım. Geri dönüp takıma katkıda bulunma istiyorum" dediği iddia edildi. 1999-206 yılları arasında Milan'da forma giyen Shevchenko, 208 maçta 127 gol atmış ve dünyanın en büyük golcülerinden biri olmuştu. İddialara göre, her iki futbolcuya da 20'şer milyon Euro dolayında bonservis ücreti ödenecek. Futbol Aforizma "Bir tahta ve bir parça tebeşir ile başarılı bir futbol takımı inşa edilemez." Matt Busby "Bir futbolcunun yedi kişiyi çalımlayarak harika bir gol atması mümkündür ama bu futbolcuyu derhal takımdan uzaklaştırmak yapılacakların içinde en iyisidir." Vicente Feola

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016