Felaketin getirisi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bugünlerde felaket deyince akla Japonya geliyor. Üstelik bu felaket öyle alalade bir sarsıntı, sınırlı bir yıkım değil. Bu defa Japon felaketinin içeriği farklı. Önce olağandışı güçte bir deprem, ardından az rastlanır boyutta bir tsunami ve bunlara ek olarak büyük bir tehdite dönüşen nükleer sızıntı. Son Japon felaketinin içeriği bu.

Bu tür olayların etkisilerini iki boyutta düşünmek lazım. Bunlardan birisi olayın insani boyutudur. Bir yandan can kaybı, bir yandan da arkada kalanların yaşadığı ruhsal ve duygusal çöküntü sözkonusudur. İkinci etki ise candan ziyade mala dönük etkidir. Afetlerin mala dönük etkisini sayılara dökmek, ölçmek ve tahmin etmek mümkündür. Bu tür etkiler genellikle afetin doğurduğu  iktisadi sonuçlarla ifade edilir.

                                             *                   *                   *

İktisadi sonuçlar genellikle zaman boyutunda ayrıştırılarak irdelenir. Zira kısa sürede ortaya çıkacan iktisadi sonuçlarla daha uzun süreye yayılan etkiler hem boyut hem de karakter olarak birbirinden farklıdır.

Hepimizde var olan güncele kilitlenme eğilimi bizi afetlerin kısa vadeli sonuçları  üzerinde odaklanmaya götürür. Afetler kısa vadede  akan ve stok halinde var olan iktisadi olguları  etkiler. Üretim, istihdam, gelir yaratma gibi süreçler  akan iktisadi olgulardır. Afetler bu süreçleri keser, yeniden üretilmelerini engeller. Buna karşılık binalar, fabrikalar, yollar, barajlar, enerji santralları duran, stok halinde var olan iktisadi büyüklüklerdir. Afetler stokları hemen yıkar, bozar, iktisadi üretgenliklerini yok eder.

Kısacası afetlerin kısa vadeli  iktisadi sonuçları berbattır. Yıkımdır, kayıptır, küçülmedir.

Japonya'da buna benzer bir felaket 1995 yılında yaşanan Kobe depremidir. Kobe'nin  kısa vadede yarattığı bu tür yıkım ve kayıpların GSMH'nın yüzde ikisi boyutuna ulaştığı tahmin ediliyor. Bu son felaketler zincirinin fiziksel gücü ve darbe dozu Kobe'den çok daha büyük ve güçlü. Dolayısıyla kısa vadede  ortaya çıkan tahribatın ölçeğinin GSMH'nın  yüzde ikisinden çok daha büyük olacağını söylemek mümkün görünüyor. Bu çok büyük bir yıkım ve kayıptır.

                                             *                   *                   *

Afetlerin uzun vadede yarattığı iktisadi etkiler ise bütünüyle farklı karakterdedir. Uzun vade yıkılanın yeniden yapılabildiği,  kaybedilenin yerine yenisinin konabildiği, kesintiye uğrayan üretim, gelir yaratma vb süreçlerin, çoğu kez genişleyerek, yeniden üretilebildiği, bir zaman aralığıdır. 

Yıkılanın yerine yenisinin yapılması yeni kapasite yaratır, üretgen bir iştir. Yenilenme teknolojik tazelenmeyi de içerir, bu da üretgendir. Yeni kapasite ve yeni teknoloji ile yapılan üretim daha büyük katma değer yaratır, ekonomiyi daha çok büyütür. Felakette  kaybedilenin yerine daha fazlasının konacağı anlamına gelir bu, çok olumlu bir iştir.

Güncele kilitli bir algı düzenimiz olduğu için, kısa vadededeki yıkımı, kaybı, insani dramı görür, olayı sadece bu boyutu ile algılarız. Uzun vade hiç birimizi ilgilendirmez. Bu defa da öyle yapıyoruz. Şimdi ifade edilmesi size kötü gelebilir belki ama kısa vadede başına olmadık işler gelmiş olan  Japonya da uzun vadede bu felaketin getirisini yaşayacak.

Afetin olduğu bölge kabaca Japon nüfusunun yaklaşık yüzde 6-7 sinin yaşadığı, toplam üretimin de yüzde yedisinin yapıldığı bir bölge. Nükleer felaket daha da yayılmadan kontrol edilebilirse kısa vadeli sonuçlar bu boyutlarla sınırlı kalacak. Yeniden yapılanma ve onarım da bu bölgede yapılacak. Bölge yeniden kurulacak.

Ancak yeniden yapılanmanın uzun dönemli olumlu etkileri salt bu bölgeyle sınırlı kalmayacak. On yılı aşkın süredir kronik durgunluğun pençesinde eskiyip, yaşlanan  Japon ekonomisi yeniden yapılanma amacıyla yapılacak harcamalardan etkilecek, hareketlenecek, daha dinamik hale gelecek, yeniden büyümeye başlayacak.

Japonya'nın sağlayacağı felaket getirisi bu olacak. Az bir şey değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018