FED’in ardından

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Önce BOJ’un eksi faiz hamlesi, ardından  ECB’den gelen açıklamalar ve son olarak Fed’in çok güvercin diyebileceğimiz tavrı merkez bankalarının piyasaları şaşırtma yeteneklerini kaybetmediğini gösteriyor. 

Fed konusuna aşağıda değineceğim ancak Çin’in son büyüme programını da gördükten sonra G20 toplantısında acaba bu kez ortak bir strateji çizildi mi sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum. Zira geldiğimiz noktada BOJ, Yen’in değer kaybetmesini sağlamadığı gibi ECB de eksi faiz silahını bıraktığını açıkladı. Çin fiskal stratejileri uygulayacağını söylerken Fed’ de hızlı bir sıkılaştırma politikası uygulamayacağını yani sermaye hareketlerini hızlandırmayacağını açıklamış oldu. Buna benzer bir adımı 1927 yılında Avrupa genelinde ve İngiltere özelinde yaşanan sermaye, yani o dönemde altın, çıkışlarını engellemek için Fed’in faiz indirmesi ile görmüştük. Her hâlükârda Fed enflasyonda son dönemde yaşanan kıpırtıyı ciddiye almadığını ve daha önemli sorunlarımız olduğunu söyledi. Bu sorunlar ABD içinden değil dışından kaynaklanan ekonomik ve finansal sorunlar olarak belirtilmiş. Gerçekten de Çin, Euro bölgesi, global bankacılık sektörünün sağlığı gibi bir çok uzun vadeli sorunla karşı karşıya olduğumuz inkar edilemez. Ancak bu sorunların 2016 itibarı ile doğduğunu veya 2015’e oranla daha büyüdüğünü söylemek hatalı olur. Hepsi de yıllardır var olan ve çözüm adına fazla bir şey yapılmamış olan konular. Maalesef Fed’in faiz artışında daha temkinli yaklaşması da çözüme pek bir katkıda bulunmayacak. Ancak elbette kısa vadeli baktığımızda gelişmekte olan ülkeler üzerinde dolar baskısı azalacaktır. 

Öte yandan euro ve yenin değer kaybetmesi ile toparlanmaya çalışan Euro Bölgesi ve Japonya açısından da negatif bir gelişme. Bankacılık sektörü açısından hem iyi hem de kötü bir haber diyebiliriz. Getiri eğrisi görece yatay konumunu koruyacağından dolayı bankaların mutsuz olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan spekülatif aktiviteyi de teşvik edeceği kesin. ABD endekslerinde yeni zirveler beklemeyi sürdürüyorum. 

Altın elbette negatif faiz müjdelerinin ardından Fed’in de çok daha az sayıda faiz artıracağı haberini olumlu karşıladı. Ancak kritik seviye 1305 aşılmadığı sürece yükselişin kalıcılığını sorgulamaya devam edeceğim. 

Daha uzun vadede ise ekonomik genişlemesi 7. yılına giren ABD’de faizlerin halen yüzde 0.50 seviyesinde olması bir sonraki resesyon açısından baktığımızda çok korkutucu bir durum. İşsizlik oranının yüzde 4.9 seviyesinde çekirdek tüketici enflasyonunun ise yüzde 2.3 olduğu ABD’de bu göstergeler resesyonla beraber bozulmaya başladığında indirilecek makul bir faiz oranı olmayacağını söylemek aşırı kötümserlikten ziyade realist bir yaklaşım olur. Herkesin hazırlanması gereken de kısa vadeli fiyat hareketlerinden ziyade bir sonraki resesyonda etkisiz merkez bankaları ile verilecek savaştan en az hasarla çıkmaya çalışmak olmalı. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019