Federal Reserve’in faiz politikası, getiri eğrisi ve S&P 500 performansı: Birleşik analiz

Cenk AKYOLDAŞ
Cenk AKYOLDAŞ PİYASA DİNAMİKLERİ [email protected]

Federal Reser­ve’in bu ay üçüncü kez faiz indirimi yapma­sı bekleniyor. Bu indirimle politika faizi %4,25-%4,50 aralığına çekile­cek ve Eylül’den bu yana toplamda bir puanlık bir dü­şüş gerçekleşmiş olacak.

An­cak, önümüzdeki yıl faiz indi­rimlerinin yavaşlaması bek­leniyor. 2025 yılında yalnızca üç kez faiz indirimi yapılma­sı öngörülüyor. Bu tahminler, enflasyonun beklenenden da­ha yavaş düşmesi ve ekonomi­nin güçlü kalması nedeniyle revize edildi.

2022’de 40 yılın zirvesi­ne çıkan enflasyon, o zaman­dan bu yana düşse de aylardır çekirdek tarafta %3,3 seviye­sinde durağan kalıyor. Mer­kez bankasının %2 enflasyon hedefine ulaşma çabaları, faiz oranlarını daha uzun süre yük­sek tutmayı gerektirebilir. Bu durum, ekonomiyi destekle­yen değil, dengede tutan nötr faiz oranı tahminini %2,9’dan %3’e çıkarabilir. Ancak ekono­mistler, 2026’da hedefe ulaşı­labileceğini düşünüyor.

Donald Trump’ın yakla­şan yönetimi de bu görünü­mü etkileyebilir. Politikaları­nın (toplu sınır dışı etme, ta­rifeler, vergi indirimleri gibi) ekonomiyi nasıl etkileyeceği konusunda ekonomistler ara­sında görüş ayrılığı var. Bu­nunla birlikte, bu politikala­rın enflasyon baskılarını ar­tırabileceği ve faiz indirimi sürecini sınırlayabileceği dü­şünülüyor. Fed’in bu değiş­kenler karşısında daha tem­kinli bir yol izlemesi ve faiz kararlarında daha yavaş bir tempoya geçmesi bekleniyor.

Getiri eğrisinin terse dönmesi ve piyasa dinamikleri

3 ay-10 yıl (3m10y) geti­ri eğrisinin tersine dönmesi­nin sona ermesi, yatırımcılar için önemli bir dönüm nokta­sı olarak görülüyor. Bu durum, carry trade yapan yatırımcılar için uzun vadeli tahvilleri da­ha cazip hale getiriyor. 10 yıl­lık tahvil getirilerinin 3 aylık oranlardan daha yüksek hale gelmesi, uzun vadeli Hazine tahvillerine olan talebi artıra­bilir. Bu yalnızca ABD’li yatı­rımcılar değil, aynı zamanda döviz risklerini hedge eden ya­bancı yatırımcılar için de ge­çerli bir durum.

Bu gelişme, piyasalardaki kaldıraç maliyetlerini azalta­rak swap spreadlerinin daha az negatif hale gelmesine ola­nak tanımlanabilir. Ancak, piyasalarda kaldıraçlı işlem­lerin ani çözülmesi riski hâlâ mevcut. Örneğin, aracıların bilanço yüklerinin pandemi seviyelerine yaklaşması, fi­nansal sistem üzerinde baskı oluşturuyor. Bu durum, swap spreadlerinin negatif bölgede kalmasına ve piyasa volatili­tesine yol açma potansiyeline işaret etmekte.

Getiri eğrisinin mevcut du­rumunun tersine dönmesi pi­yasalarda anlık bir rahatlama sağlamayacak olsa da, uzun vadede piyasa risklerini azal­tabilir ve finansman maliyet­lerini hafifletebilir. Ancak, bu sürecin başarıyla devam ede­bilmesi için yatırımcıların pi­yasa dinamiklerini yakından takip etmesi gerekiyor.

S&P 500 performansı ve riskler

S&P 500’ün yükselişini sağ­layan şirket sayısını değerlen­dirdiğimizde, piyasanın kırıl­ganlığı konusunda önemli bir gösterge olarak karşımıza çık­makta. Özellikle Aralık ayında S&P 500 şirketlerinin yalnız­ca %24’ü değer kazanmış du­rumda ve bu, son 20 yılın en kötü genişlik performansı ola­rak karşımıza çıkıyor. Piyasa kazançlarının büyük oranda teknoloji sektörüne dayanma­sı, alışların genele yayılmama­sı riskleri artırıyor. Teknoloji sektörü liderliğinde oluşan sı­nırlı performans, S&P 500’ün yükselmeye devam etmesini engellememiş olsa da piyasa­yı düşüşlere karşı savunmasız bırakıyor.

Ağustos ayında yaşanan glo­bal piyasa çöküşü, bu savun­masızlığın somut bir örne­ği olarak görülebilir. S&P 500 yalnızca 14 gün içinde düzelt­me bölgesine yaklaşmış ve ka­yıplara teknoloji sektörü ön­cülük etmişti. Bu durum, pi­yasanın sürdürülebilir bir yükseliş için daha geniş bir te­mele ihtiyaç duyduğunu gös­teriyor.

Birleşik riskler ve öneriler

1 Faiz politikası ve enflas­yon: Fed’in faiz indirimi sürecinin yavaşlaması, piya­salar üzerinde baskı yarata­bilir. Enflasyonun inatçı bir şekilde yüksek kalması, faiz oranlarının uzun süre yüksek seviyelerde kalmasını gerek­tirebilir.

2 Getiri eğrisi ve kaldıraç riski: 3m10y eğrisinin di­sinversiyonu, finansal piyasa­lar için olumlu bir gelişme olsa da kaldıraçlı işlemlerin çözül­me riski, piyasalarda zincirle­me etkiler yaratabilir.

3 S&P 500 genişliği: Tekno­loji ağırlıklı kazançlar, pi­yasayı kırılgan hale getiriyor. Daha dengeli bir yükseliş için diğer sektörlerin de kâr perfor­mansını artırması gerekiyor.

4 Trump yönetimi etkisi: Yeni yönetimin politikala­rı, enflasyon risklerini artıra­bilir ve Fed’in kararlarını zor­laştırabilir. Bu durum, piyasa­lardaki belirsizliği artırabilir.

Sonuç

Piyasalarda mevcut dina­mikler, hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Faiz indi­rimi sürecindeki yavaşlama, enflasyonun inatçılığı ve piya­salardaki sınırlı genişlik, yatı­rımcıların temkinli olmasını gerektiriyor. Getiri eğrisinde­ki disinversiyon ve uzun vade­li tahvillere olan talebin art­ması olumlu gelişmeler olsa da kaldıraç risklerinin azaltılma­sı kritik önem taşıyor. Tekno­loji sektörü dışında kazançla­rın genişlemesi, S&P 500’ün sürdürülebilir bir yükseliş sağlaması için şart. Yeni yö­netim dönemi ve Fed’in politi­kaları, piyasa dinamiklerinde belirleyici olacak. Bu süreçte çeşitlendirilmiş portföy stra­tejileri benimsemek yatırım­cılar için faydalı olabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar