Fed’den 2024 yılında tek faiz indirimi mesajı
ABD Merkez Bankası (Fed) beklendiği gibi politika faizini sabit tuttu. 2024 yılının en çok konuşulan ve muhtemelen konuşulmaya devam edecek konusu Fed’in ne zaman faiz indirimi sürecine başlayacağı.
2024 yılı başında beş adet indirim bekleyen piyasalar acaba faiz artışı olur mu noktasına gelmişti. Son açıklanan enflasyon verisinin beklenenden bir miktar daha iyi olması piyasaları iki faiz indirimi konusunda umutlandırmıştı. Aylık çekirdek TÜFE’de %0.3 artış beklenirken artış %0.163 olarak gerçekleşmişti. Fakat Fed başkanı Powell yaptığı açıklamalar ile bu ihtimali ortadan kaldırdı.
Fed beklentileri doğru yönetiyor mu?
Başkan Powell konuşmasında açıklanan enflasyon verisinin olumlu olduğunu söyledi. Piyasalar bu cümleyi olumlu olarak algıladı ve Fed üyelerinin 2024 yılında tek faiz indirimi beklentilerini açıklamalarına rağmen olumlu tepki verdi. Açıklamalar sonrasında %1.5 artış yaşayan Nasdaq günün ilerleyen saatlerinde getirinin bir kısmını geri verdi. EUR/ USD paritesinde ise kayda değer bir değişim olmadı ve parite 1.08 seviyelerinde dalgalandı.
Peki piyasaların ABD Merkez Bankası'nın kararları hakkında beklentileri neden sıklıkla değişiyor? Soruyu şu şekilde de sormak mümkün: Acaba ABD Merkez Bankası piyasa beklentilerini doğru yönlendiremiyor mu?
Piyasa beklentilerindeki keskin dalgalanmaların iki ana sebebi var. Bunlardan bir tanesi Fed’in veriye odaklı karar süreci benimsemiş olması. Başkan Powell bu konuyu uzun süredir dile getiriyor. Fakat bu durum her veri açıklanması sonrası beklentilerde dalgalanmalara yol açıyor. Normal koşullarda merkez bankaları orta-uzun vadeli enflasyon hedefi belirlerler ve bu hedef doğrultusunda hareket ederler. Verideki kısa vadeli dalgalanmalar piyasa beklentilerinde keskin dalgalanmalara yol açmaz. Fakat Fed’in tepki fonksiyonu artık verilerdeki kısa vadeli dalgalanmalara da bağlı. Böyle olunca beklentileri çıpalamak daha zor hale geliyor.
Rekor borçlanmaya gidiyor
Beklentilerdeki dalgalanmanın bir değer sebebinin de enflasyon dinamiklerinin iyi anlaşılmamış olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu noktada elimizde özellikle ABD ekonomisinin verimliliği hakkında net bilgiler olmaması tahmin yapmayı zorlaştırıyor. Bu konuyu şöyle açmak mümkün. Fed bir süredir politika faizini sıkılaştırıcı bölgede tutuyor. Fakat, daha önceki dönemlerden farklı olarak faiz artışının ekonomik aktivite ve iş gücü piyasası üzerinde sınırlı etkisi olduğunu gözlemliyoruz. Bu durumun farklı nedenleri olabilir. Örneğin, ABD hazinesi rekor bütçe açıkları ve borçlanmaya gidiyor. ABD Başkanı Biden 2021 başında ABD’yi Kurtarma Planı çerçevesinde 1.9 trilyon dolarlık bir harcama planına onay vermişti. Dolayısıyla, bir yandan parasal sıkılaştırma yaşanırken diğer yandan kamu maliyesi genişlemeci politikalar uyguluyor.
Ekonomik aktiviteyi destekleyen bir diğer gelişme de yapay zeka ve sektörler üzerindeki verimlilik etkisi olabilir. Kuşkusuz yapay zekanın verimlilik üzerindeki etkisi sektörler arasında dengeli değil. Servis sektörü gibi sektörlerde verimlilik artırıcı etkisinin daha yüksek olduğu düşünülüyor. Fakat geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz ki daha geç de olsa verimlilik artıran teknolojik gelişmeler sektörlere zaman içerisinde yayılıyor. Dolayısıyla, ABD ekonomisi yapay zeka teknolojisinin yarattığı verimlilik artışları nedeniyle sıkı para politikasına sınırlı tepki veriyor olabilir.
Üretim maliyeti artıyor
Bahsettiğimiz konular ABD ekonomisinin kendi yapısal dinamikleri nedeniyle enflasyonu %2 hedefine düşürme konusunda şimdiye kadar neden başarısız olduğunu ya da sınırlı başarı yakaladığını bir noktaya kadar açıklıyor. Elbette enflasyonist farklı dinamikler de var. Bunlar arasında Çin mallarına uygulanan vergiler var. Artık Çin’den ucuz ithalat etkisi çok sınırlı. Bu durum sadece ABD’de değil bütün dünyada enflasyonun geçmiş 20 yıla göre daha yüksek seyretmesine neden oluyor.
Diğer bir enflasyonist etki de enerji ve emtia fiyatlarındaki oynaklıklar. Özellikle doğalgaz fiyatlarında yaşana dalgalanmalar üretim maliyetlerini olumsuz etkiliyor.
Yaşanan jeopolitik gelişmeler ve tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar da üretim maliyetlerini artırmakta. Örneğin, Süveyş kanalının kapanmasının dünya ticaretine maliyeti oldukça yüksek. Tüm bu etkileri bir araya getirdiğimizde önümüzdeki dönemde küresel enflasyon için çok parlak bir resim çizemediğimiz görülüyor. 2000’li yılların başından pandemi dönemine kadar yaşanan düşük enflasyon döneminin önümüzdeki yıllarda tekrarlanma ihtimalini zayıf görüyoruz.