FED ve ECB’nin gölgesine düşen 2015 bütçe hedefleri
En sıradan bir güne, en klasik bir soruyla başlıyor ekonomi kanalı:
■Piyasalar üzerinde FED mi, TCMB mi daha etkin roldedir? (Konuk yanıtlıyor)
■ Tabii ki FED.
Hele içinde bulunduğumuz şu konjonktürde ABD halen ekonomik bir güçtür. FED tüm merkez bankalarını, dolar da tüm para birimlerinin üstünde hakimiyet kurmuştur. Mayıs 2013’te Bernanke’nin açıklamalarının hemen öncesinde yabancının piyasamızdaki payı %66.41’le zirvesindedir. FED çıkış planını açıkladığında gelişmekte olan ülkelerde soğuk duş etkisi yaratıyor. Biz de bundan payımızı alıyoruz. Yabancıların BIST’teki payı, Aralık 2015 itibarı ile %63.79’da dengelenmiş gibi görünse de, Şubat 2014’te %61.01 tabanına kadar gerileyebiliyor.
Piyasalar QE1-Q3 arasındaki zamanı varlık fiyatlarında balon yaratmakta sarf etti. Hedef kârı maksimize etmek olunca, ekonomiler üzerinde yapısal dönüşümü zorlayan adımlar ertelendi. Günü kurtaran ekonomik bakışımızın, Hayek tanımında ekonomik liberalleri oluşturuyor. Siyasal liberal anlayışsa, ekonomiyi toplumdaki tüm kesimlere eşit bir duruşuyla ekonominin bütününü çepeçevre sarar.
O gün için FED yetkilileri, “ucuz ve bol kaynakla geçen süreyi iyi değerlendirmiş olmak, gelişmekte olan ülkelerin atması gereken adımdı. Eğer bunu yapmamışlarsa FED’in çıkış kararıyla artacak olan faizlere bunun ekonomilerin yaratacağı olumsuz etkilere katlanmak zorundadırlar.”
FED her şeyi doğru mu yaptı acaba?
Bagehot ve onun görüşünden destek aldığı Thornton, kriz şartlarında şu üç adımın atılmasını doğru bulur.
a. reeskont penceresi açmak,
b. kolayca paraya dönüştürülemez piyasa ortamının önlemek,
c. ödeme güçlüğü içindeki bankaların batmasına engel olmak.
FED’in yarınını anlamak, onun geçmişini iyi analiz etmekten geçer. FED’i tartışmalı her adımını atarken pro aktif bir kimlikte buluyoruz. O güne kadar alışılmadık bir gevşek para politikasıyla büyük durgunluğa neşter atılıyordu. Aralık 2007, ABD için ilk durgunluk çanlarının çalmaya başladığı zamandı. Öncesinde BNP Paribas, fonlarının itfasını askıya almıştı. Bankalar arası para piyasasında işlemler, hemen tutukluk yapmıştı. “Libor-OIS” farkı 10 kat artmıştı. FED politika faizlerini Mayıs 2008’e kadar %3.25 puan indirmişse de, Lehman Eylül 2008’de çöküş kaçınılmazdı. FED’in para politikasındaki öncül adımları peşin ödenmiş bir panikti.
“Bal yiyen, arısından gocunmaz” derken Mevlana, o âli ve arif bakışıyla bugünlerimize kadar uzanıyor. Üretime dönüşemeyen yatırım pahasına iç tüketimi, düşük ihracat artışını, yüksek dış kaynak bağımlılığını doya doya yaşıyoruz. 2015 bütçesi %4 büyümeyi, %6.3 TÜFE enflasyonunu, 85 milyar dolar dış ticaret açığını öngörüyor. Öte yandan düşük tasarruf oranımız, zayıf rekabet gücümüz, negatif kasım yurtdışı ÜFE gerçekleşmesiyle birleşerek, Avrupa’nın daralan talebine ve FED faiz artışına olan hassasiyetimizi resmediyor.