FED ve dolar
Yeşim Sarışen / Yapı Kredi Yatırım
Dünya merkez bankalarının politika değişikliğine gidip gitmeyeceğine yönelik beklentiler piyasaları şekillendiren ana konular olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Draghi'nin ECB'nin teknik olarak negatif faize hazır olduğu ancak şu anda bunu uygulamak için bir neden olmadığını vurgulaması ile açıklamaların bir önceki toplantıya kıyasla ekonomiye yönelik aşağı yönlü vurgular içermemesi euroya destek olmuştu. Diğer taraftan ABD tarafında ise Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam rakamının her ne kadar çok güçlü sinyaller içermese de beklenenden iyi yönde gelmesi ABD Merkez Bankası'nın (FED) parasal genişlemeden çıkış beklentilerine destek oldu. Ayrıca birkaç haftadır zayıf verilerle satış baskısı altında kalan dolar endeksinde toparlanmaya neden oldu. Hatırlanacağı üzere geçen hafta başında açıklanan ve daralma bölgesine geçen ISM imalat rakamı ile birlikte alt istihdam endekslerinde zayıflama sinyalleri görülmüştü. Buna paralel çıkış stratejisi beklentilerindeki zayıflama, dolarda satış baskısına neden olmuştu.
FED'in varlık alımlarında kısıtlamaya gidebileceğine dair sinyaller piyasalar genelinde bir süredir soru işareti yaratıyor. Özellikle gelişmekte olan ülke bono ve döviz kurlarında satış baskısının arttığını görüyoruz. FED'in çıkış stratejisinde zamanlamadan ziyade, bu konunun gittikçe daha fazla konuşulur hale gelmesi bizce daha önemli bir nokta.
Makro verilerden gelecek sinyallere vurgu yapan FED'in paralelinde makro verilerin öneminin arttığını ifade etmiştik. Bu doğrultuda dolardaki toparlanmanın kalıcı olup olmayacağı önümüzdeki dönemde açıklanacak verilere bağlı. Güçlü yönde sinyaller verecek makro verilerin FED'in çıkış stratejisi beklentilerine, bu paralelde de orta vadeli güçlü dolar ve yüksek faiz temasına destek olabilir. Diğer taraftan oldukça zayıf yönde gelecek rakamlarda ise çıkış stratejisine yönelik beklentilere ara verilme olasılığı da gözardı edilmemeli.
Bu konuda Wall Street Journal köşe yazarı Hilsenrath'ın son yazısında, FED'in Haziran ayı toplantısında varlık alım hızının bu yılın sonunda yavaşlatmaya başlayabileceği yönünde sinyallerin verilebileceği ile ilgili ifadelerinin dikkat çekici olduğunu belirtelim.
Japonya'da ise haftasonu Başbakan Abe'nin sermaye harcamalarındaki vergi indirimi konusunda sonbaharda karar verileceğini ifade eden açıklamaları pozitif hava yaratırken bu haftaki Japonya Merkez Bankası (BOJ) toplantısında piyasalardaki volatiliteye yönelik olası açıklamalar merak konusu. Çin'de ise haftasonu açıklanan verilerin geneli itibari ile zayıf sinyaller verdiğini, ancak zayıf verilere rağmen yakın zamanda hükümetten yeni destekleyici önlemlerin beklenmediğini not edelim.