FED şaşırtmadı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Amerikan Merkez Bankası (FED) küresel krizde hemen hiç vakit kaybetmeden parasal genişlemeye gitti, faiz oranını düşürdü. Hızla dibe doğru giden ekonomiyi bir düzlemde tutup, tekrar büyüme patikasına döndürmeyi amaçlayan bir para politikası adımıydı bu. Ardından gelen on yılda Amerikan Merkez Bankası ekonomiye bol para verdi, faizi de 0-0.25 bandında tuttu. Faiz pek 0.25 düzeyine erişemedi, genellikle sıfıra yakın bir düzeyde kaldı. Amerikan ekonomisinin kıpırdanması zaman aldı. Bu süre içinde FED küresel piyasaları bol ve ucuz paraya boğdu.

2013 yılının Mayıs ayında o dönemin FED Başkanı Bernanke bir toplantıda bu politikanın sürdürülmesi halinde yeni dengesizliklerin doğacağını dolayısıyla yakın dönemde faizin yükseltilmesi gerektiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Bol para rahatına alışmış olan piyasalar bu fikre anında çok sert tepki verdi. Finansal fiyatlar hızla yükseldi. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerin paraları önemli ölçüde değer kaybetti. Bu süreçte şu görüldü. FED’in sıfır faiz politikası uzun dönemde sürdürülebilir bir politika değildi. Ancak bu politikadan hemen ve sert bir biçimde geri dönülürse başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere herkes bundan olumsuz biçimde etkilenecekti. Bu olumsuzluk ABD’ye de yansıyacak ve yeni yeşermeye başlamış olan büyüme dinamiğini tekrar yavaşlatacaktı. Dahası, böyle bir girişim küresel ekonomiyi yeniden resesyona sürükleyebilir, bunun yansımaları da olumsuz olurdu. 

Bunlar anlaşıldıktan sonra FED yükseltme niyetinden vazgeçmedi ama süreci zaman yayarak etki ve tepkileri yumuşatma yolunu seçti. Bu noktadan itibaren herkeste sancılı bir bekleyiş başladı. Her ay FED’in faiz kararını verecek komitesi toplanmadan birkaç gün öncesinden stres arttı, pozisyonlar değiştirildi, fiyatlar hareket etti. Karar günü gelip, FED faizi yükseltmeyince de devran yeniden eskiye döndü. Bu gel git 2013 sonbaharından bu yana sürdü geldi. Bu süreçte belirsizlik nerdeyse süreklilik kazandı, risk algısı sürekli yüksek kaldı, finansal fiyatlar bunu yansıtacak biçimde hareket etti, kur savaşları oldu. 

Bu hafta FED bu sürece noktayı koydu. Faizi 0-0.25 aralığından 0.25-0.50 bandına yükseltti. Bu FED’in bankaları fonlama faizini fiilen 0.25 puan arttırdığı anlamına geliyor. Bu bekleniyordu ve satın alınmış bir gelişmeydi. Aslında bir süre önceye kadar aktörler ve yorumcular faizin yükseltilmesi halinde piyasalarda 2013 Mayıs ayına rahmet okutacak ölçüde sert bir dalgalanma olacağını düşünüyordu. Sonradan, oldukça yavaş bir süreçte bu algı değişti. FED yöneticilerinin benimsediği güvercin tavrı yeni bir türbülans beklentisini oldukça yumuşattı. Faiz yükselmesinin fiyatlarda yaratacağı hareketler büyük ölçüde satın alındı. Dolayısıyla, FED’in 16 aralık tarihli toplantısında  faizin yükseltilmesine karşı tepki ilk başta görülenden daha yumuşak oldu. FED faizinin yükselmesi banka faizlerini çok küçük ölçüde yukarıya itti. Tahvil bono faizlerinde sınırlı bir hareket gözlendi. Borsalar canlandı. ABD doları genelde değer kaybetti. Kısacası, piyasalarda beklendiği gibi bir katastrof değil neredeyse coşkulu bir kutlama yaşandı.

Bu gelişmenin önceden biçimlendirilmiş beklentiler, önden satın alınmış olasılıklar ve bundan kaynaklanan rahatlama nedeniyle yaşandığı kanısındayım. Beklentilerin olumluya döndüğü, pek çok olası gelişmenin önceden satın alındığı bir ortamda bu ilk tepkiyi normal olarak değerlendirmek mümkün. İyi de bir şey bu. Ama bütün bu ılıman tavırların sürdürülmesi pek olası değil. Zira sonuçta FED faizi yükselmiş, para pahalılaşmıştır. Başta böyle hissedilmese de bol para düşük faiz dönemi sona ermiştir ve para kıtlaşacak, bedelinin yükselmesi devam edecektir. Varlıklar yeniden değerlendirilecektir. Uluslararası sermaye akışı yeni koşulların belirleyeceği risk dağılımı çerçevesinde yeniden yönlenecektir. Kimi ülkelere sermaye girişi hızlanırken kimisi de kaynak kaybı yaşayacaktır.

Bu süreçte bol para-düşük faiz rejimine bağımlı hale gelmiş, yüksek borç yükü taşıyan yüksek riskli ülkelerin kaynak kaybına uğrayacağını öngörmek falcılık olmaz. Bizim hem ucuz paraya karşı bir bağımlılığımız var hem de jeopolitik riskler nedeniyle yüksek riskli ülkeler kategorisinde yer alıyoruz. FED’in faiz yükseltme adımı beklenen hacimde dalga yaratmadı. Bir çok ekonomi bundan kazançlı çıkacak. Umarım defolarımıza rağmen biz de önemli bir yara almadan bu dönemi geçeriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018