Fed, piyasalar da kırmızıya boyanır dedi!
Finansal İstikrar Raporu’nun Ekim sayısını yayınlayan ABD merkez bankası Fed’den haftanın son işlem günü, “Orta Doğu'daki çatışma ve Ukrayna'daki savaşın piyasalara 'yayılma' tehdidi oluşturduğu” mealinde bir uyarı geldi.
Uyarının içeriği incelendiğinde ise bariz olarak ortaya çıkan iki durum var biri stagflasyon, diğeri ise yüksek faiz ortamının varlık fiyatlarını düşürüp, piyasaları kırmızıya boyayacağı.
Jeopolitik tansiyona ve muhtemel etkilerine bakılacak olursa ifade edilen ekonomik ve finansal görünümün yaşanması olasılıklıdır ancak hangi ülkelerin ne düzeyde etkileneceği kısmında bir tahlil yapabilmek için ABD ve diğerleri biçiminde bir ayrıma ihtiyaç var.
İsrail Hamas çatışması çıkmadan hemen önceki duruma bakılacak olursa; ABD’de Fed’in sıkılaşmasıyla beraber ilk etki tahvil piyasasında ters yönlü getirilerin ortaya çıkmış olmasıydı 2 yıllık ve 10 yıllıklar arasındaki tersine getirinin oluşması resesyon beklentilerini de arttırıyordu ancak son aylarda 10 yıllık tahvil fiyatları önemli ölçüde düşüş kaydederek, faizi yüzde 5’lere değdi.
Bu durum aslında küresel finans krizi öncesine göre normal bir şeydi fakat onca zaman içerisinde bilançosunu sonsuza doğru genişleten Fed’in bütçe açığı, o zamanlar şimdiki gibi 1,7 trilyon dolar seviyesinde devasa bir boyuta ulaşmamıştı. Dolayısıyla ABD’de müthiş bir kamu maliyesi sorunu vardı ve İsrail Hamas savaşının buna ilk etkisi tahvil getirilerindeki sakinleşmeyle oldu.
ABD, önemli bir petrol üreticisi sadece sınırlı kullanımı olduğu gazda 2017 yılına kadar ithalatçı idi. Ancak o tarihten sonra sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG)’de net ithalatçı pozisyonundan ihracatçı durumuna evrildi ve böylelikle öncesinde dolarla petrol arasında var olan korelasyon bozularak, petrol fiyatındaki artışlar dolar endeksinin de artış kaydetmesini beraberinde getirmeye başladı.
Dolayısıyla Ortadoğu’yla bir petrol bağımlılığı olduğu söylenemez. Bu savaşla doğrudan bir ilişkisi olmasa da küresel merkez bankalarının inatçı enflasyonu düşürebilmek için artık çok daha fazla parametreyi hesaba katmaları gereken karmaşık bir ekonomik görünüm var. Bu da Fed başkanı Powell’ın geçtiğimiz hafta yapmış olduğu konuşmasında geçen belirsizlik kelimesi sayısına bakılırsa zor bir iletişimi beraberinde getiriyor.
Aslına bakılacak olursa kendi piyasalarını ikna etmek ve Çin’i teknolojide geride bırakmak dışında ABD ekonomisini doğrudan etkileyen başkaca bir savaş yok! Her iki savaşın tarafı ve mali destekçisi olması hem içerideki hem de dışarıdaki siyasetini beslerken, gerektiğinde İran’la flörtü kesip, Venezüella’ya kapı açabiliyor.
Oysa dünyanın geri kalanı için hem devam eden Rusya Ukrayna savaşı hem de İsrail Hamas çatışması özellikle enerji bağımlılığı olan ülkelerdeki arz kaynaklı enflasyonu oluşturması ve yükselen enflasyon eğiliminin yine merkez bankaları eliyle halledilmeye çalışılması sonucu ekonomik aktivitenin hem içsel (fonlama maliyeti) hem de dışsal (hem yurtdışı fonlama maliyeti hem de sermaye akımları) etkilerle daha da daralmasını beraberinde getirecektir ki bu stagflasyon riskidir! Piyasalar açısından ise hem artan faiz baskısı hem de hikayeler ön plana çıkacaktır.
Bu durumu örneklemem gerekirse Hamas saldırısının gerçekleştiği 7 ekim tarihinden bu yana BİST 100 endeksi yüzde 8,33 değer kaybederken, S&P 500 endeksi yüzde 2,57 değer kaybetmiş; savaşın tarafı olan İsrail endeksi TA125’deki kayıp ise sadece yüzde 3,67 düzeyinde kalmış. Bizim borsamız enflasyon ve alternatifsizlikle son 2 yıldır yükselirken artık faiz artışlarıyla düzeltmeler bekleniliyordu ve hikaye yabancı portföy yatırımlarının gelişi idi.
Oysa İsrail borsası savaş öncesinde iç karışıklıklar nedeniyle zaten düşüş trendinde idi. Bu durum bizim borsadaki düşüşü derinleştirdi ancak kalıcı olmayabilir. Peki, paradoksallığın çöp olduğu; ekonomik kriz ve çoklu krizler; savaş ve çoklu bölgesel savaşlarla devam eden Amerikan yüzyılı (neoliberalizm) bu fasıladan sonra da eski ihtişamını koruyabilecek mi? Ne dersiniz?