Fed öncesi Merkez’den kritik karar
Fed tutanakları verisinden önce TCMB yine kritik bir karar aldı. Faiz koridorunun üst sınırını elli baz puan artırdı. Bugün yayımlanacak Fed'in son toplantısının özet görüntüleri, piyasalarda tedirginlik yaratıyor. TCMB işini bu kez şansa bırakmadı. Tepkisiz kalsa, TL üzerindeki baskı artabilirdi. Ancak 50 baz puanlık artış da, piyasa için yeterli olmayabilir. Faiz geçen ay 75 baz puan artırıldı da ne oldu? Dünkü toplantı öncesinde, faizi yüzde 9'un üstüne, USD/TL kurunu 1.95'in üzerine çektiler. Fed, "Tahvil alım programında bir azaltım düşünmüyoruz" demedikçe, her PPK toplantısından önce TL baskı yiyebilir. Geçen ayki toplantıdan sonra da belirtmiştik. En azından Fed rengini belli edene kadar, faizde küçük adımlar atılabilir. Yeni faiz artırımlarının kapısı açık bırakabilir. Zaman kazanılır. Çünkü alınan her faiz artırım kararı, ekonomiyi zorlayabilir.
Merkez Bankası bu sene, Fed toplantıları ve Bernanke'nin konuşmaları gibi kritik gelişmeler öncesinde adımlar attı. Olaylara hazırlıksız olmaktan da kaynaklanan hatalar yaptı. Örneğin, yapılan son faiz indirimleri gereksizdi. Biraz daha beklenebilirdi. Bu faiz indirim kararları, siyasi baskı sonucunda mi alındı? Bunu tam olarak bilemiyoruz. Dünyamız bir anda değişti. Mayısta yüzde 4.6 olan gösterge faizimiz, altı haftada yüzde 9.6 oldu. Bu durumu yorumlayanlar, "Normaldir. ABD faizi nereye, Türkiye faizi oraya" ifadelerini kullanıyor. Sanki ABD'de bir enflasyon riski veya bir politik risk fiyatlanıyormuş gibi. ABD'de faiz 100 baz puan artınca bu yorumlar başladı. Bu köşede uzun suredir açıklamaya çalışıyoruz. Mevcut şartlarda, faizler ancak Fed izin verirse yükselir. Fed bir monopoldur. Sadece kısa dönem faizi kontrol etmez. Uzun dönem faizi de belirleyebilir. Bazı yorumcu dostlarımıza anlamak zor geliyor olabilir. Yarın Fed, "10 yıllık tahvil faizi yüzde 1.5 olacak" derse, faiz bu seviyeye düşer. Faizin kontrolden çıkması gibi bir durum söz konusu değildir.
Türkiye, İspanya, İtalya, gibi piyasalardaki tahvil kopek balıkları, ABD'de ortaya çıkmaz. Tahvillerde sert satışlar yaparak, ekonomi yönetimini bir şeye zorlayamazlar. Fed'in faiz üzerindeki kontrolünü sarsabilecek olay enflasyonun yükselmesidir. Fed'in 4.5 yıldır para bastığı zannediliyor. Bu düşüncede olanlar enflasyonun yükselmesini bekliyor. Şu aşamada bir enflasyon olmadığı gibi, dezenflasyon var. Enflasyonun olmadığı bir ortamda faizlerin yükselmesi aldatıcı olabilir. Enerji fiyatlarındaki yükselişlerden kaynaklanabilecek şoklar, bütçe açığının düşmesi nedeniyle çıkabilecek sorunlar, faizlerin hızla artmasının yaratabileceği olumsuzluklar, Fed'in‑ senaryo analizlerinde yer alır. Bu nedenle eylül kararından önce iyice düşünürler. Önceki tahvil alım programlarının erken bitirildiğini de ekleyelim. Eylül kararı konusunda kafamızda soru işaretleri var. Tahvil alımları azaltılsa bile, bu piyasa beklentisinin altında kalabilir. Piyasalar, bu açıdan hayal kırıklığına uğrayabilir.
Merkez Bankası açısından, bu sene 2012'ye hiç benzemiyor. TCMB'nin piyasalar üzerinde geçen sene mutlak bir hakimiyeti vardı. Başkan Başçı ve ekibi rahattı. Başkan bulunduğu ortamlarda isterse kur isterse faiz yorumu yapıyordu. 2013'te işler değişti. Mayısla birlikte başlayan iç-dış olaylar, Merkez Bankası’nın deyim yerindeyse ahengini bozdu. Bir yandan faiz baskısı, bir yandan kur baskısı yiyoruz. EUR/USD paritesi 1.34 olmasına rağmen, USD/TL kuru 1.950 bölgesinde seyrediyor. Yabancı oyuncular her fırsatta sıkıştırıyor. TCMB faiz artırmalı şeklinde raporlar yayımlanıyor. Herhalde yılsonuna kadar, her PPK toplantısından önce bu baskıyı göreceğiz.