Fed kafaya koymuş
Piyasalar bir o yana bir bu yana savruluyor. ABD ‘‘Suriye’yi vurabiliriz’’ diyor. Ortalık karışıyor. Suriye’nin kimyasal silahlarını teslim edebileceği söyleniyor. Askeri bir harekat olasılığı düşüyor. Fiyatlar toparlanıyor. Böyle bir ortamda yapılan temel-teknik analizlerin de bir kıymetiharbiyesi kalmıyor.
Bir savaşın başlama olasılığına göre piyasa yorumu yapmak hoş bir şey değil. ABD her ne kadar ‘‘Kısa süreli olacak’’ dese de, bunu bilmek imkansız. Vietnam savaşı da kısa sürecekti. On binlerce sivil hayatını kaybetti. Esasen ABD başkanları ikinci dönemlerinde risk almazlar. Obama politik sermayesini yiyor. Genel halk desteği yüzde 44’e gerilemiş durumda. 1973’teki Watergate skandalından sonra Başkan Nixon’ın halk desteği yüzde 38’e düşmüştü. Obama’ya olan destek, yüzde 38’ten sonraki en düşük oran. Suriye etkisi olsa da, halk desteği aylardır düşüyor. Obama, Suriye konusunda Kongre’den destek istiyor. Öncesinde Temsilciler Meclisi’nde oylama yapılacak. Kasım 2014’te ABD’de ara seçimlerin olduğunu da belirtelim. Bu seçimde, Temsilciler Meclisi baştan sona yenilenecek. Şu aşamada zaten Meclis’ten Obama’ya destek yok. Fakat kararsız üyeler var. Obama’ya olan halk desteğinin, uygulanan ekonomi politikalarının da etkisiyle dip yaptığını söyledik. Ek olarak, Suriye konusunda da Amerikalılardan Obama’ya yeşil ışık gelmiyor. Harekatı desteklemeyenlerin oranı yüzde 63 oldu. Afganistan ve Irak operasyonlarında halk desteği çok yüksekti. 2014 seçimleri yaklaşırken, kararsız Meclis üyelerinin Obama’yı desteklemesi zor olabilir. Halkın eğilimi, bu üyeler için önemlidir.
Bir harekat olasılığı ortadan kalkarsa, Türkiye açısından jeopolitik riskler azalabilir deniyor. Bu coğrafyada ne olacağını bilemezsiniz. Kaldı ki, yabancı yatırımcılar Türkiye’ye yönelik analizlerinde, sadece Suriye harekatı nedeniyle doğabilecek risklere yer vermiyor. Öte yandan, savaşı konuşmaktan Fed unutuluyor. Küresel piyasalarda mayıs-haziran döneminde başlayan satış dalgasını, Bernanke’nin yaptığı açıklamalar tetiklemişti. Büyük sermaye çıkışlarının yaşandığı ülkelerden birisi de Türkiye oldu. Yabancı yatırımcılar, kısa vadeli borcun rezervlere oranı, cari işlemler açığı gibi indikatörlere bakıyor. Türkiye, Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerle aynı sepete konuluyor. Bu değerlendirmelerin, askeri harekatla bir ilgisi yok.
Fed, tahvil alımlarında azaltıma gitmeyi kafasına koymuş. Bu iş, ama eylülde, ama aralıkta olacak. Azaltım kararı, aslında reel ekonomi ile ilgili değil. Çok önem verilen tarım dışı istihdam rakamının 3-aylık ortalaması sene başında 233 bin idi. Bugün 148 bin. Yılbaşında yüzde 1.6 olan, Fed’in tercih ettiği enflasyon göstergesi ‘‘çekirdek kişisel tüketim harcamaları deflatörü’’ bugün yüzde 1.22 seviyesinde bulunuyor. Fed’in hesabı başka. Finansal piyasalarda alınan aşırı riskleri törpülemek istiyor. Bazı Fed üyeleri, tahvil alım programlarının ‘‘yüksek getiri’’ isteğini artırdığını, yatırımcıların büyük riskler aldığını söylüyor. Fed’in gizli amacının bu olduğunu biliyoruz da, bazı üyelerin bunları dile getirmesi şaşırtıcı. Azaltım fiyatlamasında Fed’i rahatsız eden unsurlar da var. Mortgage faizlerindeki yükselişin bu kadar hızlı olması beklenmiyordu. Örneğin, Amerikan 30-yıllık sabit mortgage faizinde müthiş bir yükseliş yaşandı. 18 Eylül’deki toplantıya kadar, bu faiz oranı artmaya devam ederse, bir şeyler değişebilir. Bunun dışında, savaş veya başka bir nedenle, Fed fikrini değiştirmeyecekmiş gibi duruyor.