FED: Hadi yine iyisiniz (mi acaba?)
FOMC toplantısının ardından finans piyasaları her zamanki gibi öne çıksa da aslında global ekonomide gidişatı anlamaya çalışmak daha önemli. Önce açıklama metnine göz atalım. FED şubat ayında gelen düşük istihdam verisinden fazla etkilenmişe benzemiyor ki doğrusu da bu. Bir merkez bankasının sadece en yeni veriye bakarak para politikasını düzenlemesi elbette beklenemez ve FED’in istihdam piyasasının kuvvetli olduğu görüşü doğru. Birinci çeyrekte yavaşlama tespiti de tartışmaya açık bir tespit değil. Pek çok gösterge büyümenin momentum kaybettiğini gösterir nitelikte. Bu yavaşlama kısmen vergi indirimlerinin etkisinin azalmasından kısmen de global gelişmelerden kaynaklanıyor. Yani 2018 yılında gördüğümüz %3 üstü büyüme rakamlarını 2019’da görmemiz pek mümkün olmayacak.
Öte yandan manşet enflasyondaki gerileme ve çekirdeğin de %2 hedefinin altında seyrediyor olması Powell’a hala başarısızlık hissi veriyor, konuşmasında bu duygunun emareleri vardı. Ekonomik tahminleri de bu gelişmeler ışığında güncellenmiş. Tahminleri kendi başına değerlendirmek yerine genel performanslarına bakmayı tercih ederim. Denge işsizlik oranı FED’in ve iğneyi kendimize batırmak gerekirse pek çok ekonomistin, beklentisinin çok daha altında bir seviyede oluşuyor gibi. Şu anda kadar %1’lik bir “ıskalama” söz konusu. Yine nötr faiz oranı da FED’in daha önce açıkladığı seviyenin %1 altına gerçekleşecek gibi. Enflasyon-İşsizlik oranı arasındaki ilişkiyi belirleyen Phillips eğrisinin de düşünülenden çok daha yatay olduğunu yaşayarak görmüş durumdayız. Yani aslında merkez bankası da gidişatı bizlerden çok daha iyi okuyabilmiş değil. Öte yandan FED’in 2019 yılında faiz artırma niyetinde olmaması ve 2020 için de sadece bir artış ön görmesi aslında perdeyi indirme niyetinde olduğunu gösteriyor. Ben ABD ekonomisinin görülenden daha kuvvetli, enflasyon riskinin de daha yüksek olduğuna inandığımdan faiz artışlarının süreceğini düşünüyorum. Ve bu aslında herkes için daha olumlu bir senaryo. Zira istihdam piyasasının ısındığı, reel ücretlerin artarak alım gücünün yükseldiği, yatırımların sürdüğü bir ekonomide faiz artışı sağlık işaretidir.
2008 krizinden sonra da gördüğümüz üzere bir resesyon veya krizle beraber gelen faiz indirimleri ise kısa vadede olumlu algılanabilir ancak bir soruna çözüm olarak ortaya koyulan adımlardır. FED toplantısı öncesi Japonya ve Tayvan verileri ile Perşembe sabahı açıklanan G.Kore ticaret verileri Asya’da Çin kaynaklı ama Çin’le sınırlı olmayan çok ciddi bir yavaşlamanın yaşandığını gösteriyor. Çin bu konuda iç pazarı canlandıracak adımlar atsa da büyümesinde yavaşlama kaçınılmaz. Öte yandan Hollanda seçimlerinin de gösterdiği gibi mayıs ayı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupa’nın popülistleri ciddi bir zafer kazanarak AB projesini daha da sorgulanır hale getirebilir. Bu ortamda ECB 2019 yılında faiz artıramayacağını itiraf etti bile. Herkesin gözleri önünde ceyran eden bu global yavaşlama krize dönmeden önce hükümetler, Çin örneğinde olduğu gibi, müdahale edecektir. Bu nedenle kısa vadede kötümser değilim. Ancak FED’in faiz artışlarında sona gelmiş olması iyi bir haberden ziyade olgunlaşan ve hatta yaşlanmaya başlayan bir büyüme döngüsünün işareti. Bu da medyada anlatıldığı kadar güzel bir haber değil…