FED bu defa iki yönden sıkışık

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Artık alıştık. FED konusu yine gündeme geldi. ABD para otoritesinin planlanmış olağan toplantısı bu hafta yapılıyor. Bu FED salınımından sizin de sıkıldığınızı tahmin ediyorum. Uzun sayılabilecek bir süredir FED’in faizi yükseltmesi bekleniyor. Bu kadar yaygın beklenti sadece alınacak kararın ABD ekonomisini nasıl etkileyeceğinin merak ediliyor olmasından kaynaklanmıyor. ABD’nin faizi yükseltmesi hem uluslararası finans piyasalarını hem de hemen tüm ülkelerin iktisadi dengelerini etkileme potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla FED’in kararı yakından ve belli bir kaygı ölçeğinde takip ediliyor. Şimdilerde “Bu iş kabak tadı verdi, ne olacaksa olsun artık” noktasına yaklaşıldığını tahmin etmek zor değil.

Bu yakınmada doğruluk payı var ama bu defa FED meselesi biraz daha önem ve hareket kazanmış durumda. Nedeni de para otoritesinin iki yönden sıkışmış olması. Son sıralarda FED, artık alıştığımız gibi, sadece kendi para yönetimi konusu etrafında sıkışmış değil. Doğrudan bankanın yönetimini hedef alabilecek bazı siyasi girişimlerin devreye girme olasılığı ortaya çıkmış durumda. Bu da sıkıntı yaratıyor gibi görünüyor.

Malum son sıralarda FED’in kendi para yönetimi nedeniyle sıkışması faiz konusunda. Uzun süredir bankanın faizi yükselteceği beklentisi var. Malum bu zorunluluk bankanın uzun yıllar büyümenin canlandırılması amacıyla ekonomiye pompaladığı paranın geri çekilmesi, mali alanın biraz sıkıştırılması ile ilgili. Büyümenin canlandığına ilişkin yeterli veri var. Yani artık be nedenle parasal desteğin sürdürülmesine gerek yok. Öte yandan enflasyonda henüz net bir görüntü yok. Enflasyon düşük düzeyde kalmakta ısrar eder FED’de faizi arttırırsa ekonomiyi yeniden durgunluğa itmesi olasılığı var. Bu durumda FED biraz daha bekleyip, net enflasyon eğilimini görmeyi tercih ediyor. Dolayısıyla bu haftaki toplantıda da faizi değiştirmesi beklenmiyor.

FED’in kendi görevleri nedeniyle sıkışması sadece enflasyondaki eğilimin netleşmemiş olmasından kaynaklanmıyor. Bir de büyümenin desteklendiği dönemdeki parasal gevşemeden arta kalan, banka bilançosunda 4.5 trilyon dolara ulaşmış olan parasal şişkinlik var. İstikrarsızlık üretmemesi için bu birikimin bir kısmının merkez bankasına geri çekilmesi lazım. Bu konuda FED kararsız değil ama ortalığın biraz daha belirli hale gelmesini bekliyor. Buna karşılık iktisadi aktörler de önlerini görebilmek için, bu konunun bir an ön bir programa bağlanmasını talep ediyorlar. Bu noktadaki belirsizlik özellikle tahvil piyasasında huzursuzluk yaratıyor. Bu haftaki toplantıda paranın geri çekilmesine ilişkin bir takvimin açıklanması ya da en azından böyle bir takvimin ne zaman açıklanacağına ilişkin bilgi verilmesi bekleniyor.

FED’in ikinci sıkışma noktası paranın yönetiminden çok bankanın yönetimi ile ilgili. Başkan Trump’ın FED’in tepe yönetimini değiştirme niyetinde olduğu biliniyor. Üst yönetimin bir parçası geçtiğimiz günlerde kendi kendisini emekli etti. Görev süresini gelecek yıl tamamlayacak olan Başkan Yardımcısı Stanley Fisher istifa edeceğini açıkladı. Rivayet bu ya, Trump’ın önünü açmak için istifa ettiği söyleniyor. FED Başkanı Yellen’in görev süresi de önümüzdeki yıl sona eriyor. Onda henüz işi bırakıp gitme eğilimi yok gibi. Önümüzdeki yıl Başkan Trump’ın merkez bankasının güçlü para politikası kurulunu da değiştirme olasılığı var. Yani, eğer Trump acele etmeyip beklerse, FED içinde öngördüğü kadro değişikliğini çok fazla gürültü çıkartmadan gerçekleştirebilme imkanına sahip. Buna rağmen FED kadrolarında geniş çaplı değişme (tasfiye) yapılması olasılığı şimdiden kaygı ve eleştiri kaynağı olmuş gibi görünüyor. Merkez bankasının kendi konusu ile ilgili sıkışık konumu devam ederken, böyle bir toptan kadro değişimine gidilmesinin sadece ABD ekonomisini olumsuz etkilemekle kalmayacağı, küresel ölçekte sert etkiler yaratacağı korkusu hafiften başlamış gibi. Böyle bir girişimin daha çok teknik donanım ve beceriyle yönetilmesi gereken para otoritesinin siyasi nitelikli bir kadroya emanet edilmesinin bazı vahim sonuçlar doğurabileceği söyleniyor.

Özetle, ABD Merkez Bankası etrafındaki kaygıların bu haftaki toplantıyla sonlanmayacağı anlaşılıyor. Başkan Trump’ın bankanın içini karıştırıp, bu kaygıları kendi başkanlık süresi kadar uzatması olasılığı var. Trump tehdidinin bir süre daha piyasa aktörlerinin başında Demokles’in kılıcı gibi sallandığına tanık olursak şaşırmamak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018