FED bilanço dinamikleri

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Ücret artışlarında yaşanan hızlanma neticesinde piyasalar bir kez daha FED’in daha agresif bir artış temposuna girip girmeyeceğini tartışmaya başladı. 1960'larda gördüğümüz enflasyonunun uzun süre düşen işsizlik oranına tepki vermemesinin ardından bir anda kontrolden çıkmasına benzer bir senaryo eminim ki şu anda da FED’in masasında duruyor. Öte yandan bazı FED başkanlarından getiri eğrisine yönelik kaygıların da üst seviyede olduğunu anlayabiliyoruz. Şahsi görüşüm enflasyon sorununun zannedildiğinden daha ciddi bir durumda olduğu yönünde. Ve piyasalar aralık ayında bir faiz artışı olma ihtimalini tartışıyor olsa da asıl risk 2019 yılında da agresif yani dört artış yapan bir FED’le karşı karşıya kalmamız olur. Ancak farklı bir dinamik de sessiz sedasız ilerliyor. Ekim ayı itibarı ile FED bilançosu 50 milyar dolar küçülmeye başlayacak ki zirvesine oranla zaten 300 milyar doların üzerinde küçülmüş durumda. Daha önce de sanırım belirttim, dolaşımda olan para miktarı 1.6 trilyon dolar civarında olduğundan FED bilançosunun zaten kriz öncesi 800 milyar dolar seviyesine dönmesi söz konusu olmayacak. Her şeyin sorunsuz gitmesi durumunda -ki sorunlar zaten kendisini göstermeye başladı- FED bilançosunu 2.5-3 trilyon civarında stabilize edecektir. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan kriz nedeni ile küçültme operasyonunun şimdiden sonlandırılmasını bekleyen bir kesim zaten var. Ancak gözden kaçan ve bizler açısından da önemli bir dinamik bankaların fazla rezervinin 1 trilyon dolara yakın azalmış olması.

Yani FED bilançosu 300 milyar dolar azalırken fazla rezervler bunun 3 katı hızla azalmış durumda. Bu durum büyük ölçüde ABD Hazinesinin artan bütçe açığına paralel büyüyen borçlanma ihtiyacı ile açıklanabilir. Bizi ilgilendiren kısım ise FED bilançosu üzerinden değil dolar talep eden bir başka kurumun, yani ABD Hazinesinin bir fil misali piyasaya girmiş olması. Bir yandan doların fiyatı artıyor, diğer yandan talep artıyor ve bütün bunlar olurken ABD ekonomisi yüzde 4 civarında bir büyüme oranı sergiliyor. Elbette böyle bir üçlü doları yükseltiyor ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde de baskı artıyor. FED gelişmekte olan ülkeleri desteklemek amacı ile bilanço küçültme operasyonuna ara verse bile piyasaların uzun süreli bir rahatlama evresine girebileceğinden şüpheliyim. Henüz ECB’den bahsetmeye başlamadık bile. ECB bir süre daha bilançosunu sabit tutmak amacı ile vadesi gelen bonoları yeniden yatırıma yönlendirecektir. Ancak sorunlu ülkelerin en ufak bir hatasında piyasalar yüksek getiri talebi ile ortaya çıkacak ve dengeleri bir kez daha bozmaya başlayacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019