FED açıklamasında balans ayarı

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

İnan Demir-Finansinvest

Fed'in Çarşamba günü yaptığı faiz açıklamasında bazı değişiklikler var; aslında tek başlarına bakıldığında hiçbiri çok da radikal değişiklikler değil. Ama hepsi aynı yönde, yani daha "güvercin" bir politika duruşu yönünde değişiklikler olduğu için önemli.

Öncelikle büyüme görünümüne dair geçen faiz açıklamasında Fed iktisadi faaliyetin güçlenmeye devam ettiğini, işgücü piyasasının iyileşmeye başladığını ve hanehalkı harcamalarında büyümenin hızlandığını vurgulamıştı. Son açıklamada bu değişkenlere ilişkin az da olsa daha temkinli bir ton hakim. Büyüme görünümüne dair en karamsar değişiklik ise Fed'in geçen aydan farklı olarak finansal koşulların büyümeye daha az destek olduğunu ve bunun büyük ölçüde yurtdışındaki gelişmeleri yansıttığını belirtmesi. Enflasyon konusunda ise Fed yine geçen aydan farklı olarak enerji ve diğer emtia fiyatlarının son aylarda gerilediğini ve çekirdek enflasyonun aşağı trend içinde olduğunu vurguluyor.

Bu değişikliklerin ortak noktası daha yumuşak bir politika duruşuna işaret etmesi. Bu duruşu yansıtacak şekilde piyasanın faiz artırımı beklentileri de 2011'in Mart - Nisan aylarından Haziran'a ötelenmiş durumda. 

Bu değişikliklerin bizde para politikası için ima ettiği sonuçlar da var. Öncelikle bazı çok önemli noktaların altını çizmek lazım. Birincisi, Türkiye'de büyüme görünümüne dair çok daha iyimser olmak için kafi sebep mevcut. Türkiye'de iktisadi faaliyet 2009'un ikinci çeyreğinden itibaren toparlanmaya başladı ve bu toparlanma halen dünyanın geri kalanından daha hızlı bir tempoda devam ediyor.

İkincisi, evet, Türkiye'de de son aylarda enflasyon görünümü iyileşti ama bu konuda fazla heyecana kapılmamak lazım. Piyasada Mayıs enflasyonundan sonra oluşan havaya bakınca pek öyle anlaşılmasa da enflasyonun düştüğü yer %9.1 ve birkaç ay içinde %5'lerden %9 - 10'lara yükseliveren enflasyonun orta vadeli hedeflere yakınsayacağına dair rahat olmak için kuvvetli bir sebep yok.

Bunlara rağmen, şu gerçeği de teslim etmek gerekiyor: dünya piyasaları bir kaç ay önce enflasyon - deflasyon ikilisinden enflasyon konusunda endişelenmeyi tercih ediyordu. Şimdi bu endişeler Avrupa sorunlarına bağlı olarak arka planda kalıyor. Buna bağlı olarak merkez bankalarının para politikalarını sıkılaştırmak konusunda gecikmesi endişeleri de arka planda kalıyor. Dolayısıyla bizde de merkez bankasının faiz artırımları konusunda daha ağırdan alması için daha uygun bir konjonktür ortaya çıkıyor. Dediğim gibi bizim büyüme ve enflasyon görünümümüz deflasyon endişesi yaşayan ABD'den çok farklı, dolayısıyla para politikalarının ayrışması normal ve faiz artırımları ihtiyacı devam ediyor. Ama piyasaların odak noktasının enflasyondan uzaklaşması, faiz artırımlarının şimdiye kadar beklenenden daha geç ve/veya daha küçük adımlarla başlaması ihtimalini artırıyor.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017