FB-GS maçının hatırlattığı
Son yıllarda vurdulu kırdılı, küfürlü gerçekleşen Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yorumlarında bu yıl "Derbi'deki dostluk ve hoşgörü" ağırlık kazandı. Özlenen bir tablo ortaya çıktı… Buna karşın Başbakan ve Ana muhalefet liderinin "Hoşgörü" ustası Mevlana'nın önündeki tutumları, onun söylemlerine ve öğretisine hiçte uygun olmadı.
Hafta sonunda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla ilgili yorumlarda çoğunlukla, ağırlıklı olarak maçın önüne "Derbi'deki centilmenlik" geçti. Son yıllarda Derbi'lerde olan kavgalar, küfürler, otobüs taşlamalarının olmaması, bunların yerine, maç içindeki faulsüz hoşgörülü oyun, maç sonunda iki takım oyuncularının forma değiştirerek, sarmaş dolaş soyunma odasına gidişleri öne çıktı. Bu tablo "Çatışma" yerine, "Sporda hoşgörünün" ne denli özlendiğini ortaya koydu.
Aslında bu hayatın her alanında istenen bir görüntüydü…
Oysa, bu tablonun yorumlarının yayınlandığı sırada Konya'da Şeb-i Aruz törenlerinde siyasi liderler çok farklı bir görünüm sergilediler. Hoşgörünün sembolü Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin hayata vedaının 739. yıldönümündeki törenlere katılanlar arasında Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve ana muhalefet lideri Kemal Kılıçtaroğlu da yer alıyordu… Kapalı mekanda Tacikistan başkanının yanında el sıkışıp oturan iki liderin salonda medyaya, medyaya yansıyan görünümleri böyle okladı ne el sıkışmalar, ne de selamlaştılar. Neredeyse yan yana oturmalarına karşın, aralarında tek kelimelik bir konuşma da geçmedi…
Hosgörü mekanında Mevlana'nın 739. Ölüm yıldönümünde Şeb-i Aruz toplantısından yansıyan bu tablo televizyon haberlerinde de, gazete haberlerinde de görüntüleriyle yer aldı. Bunun yanı sıra toplantıda protokol konuşmalarının yapılmama kararının alınması da, CHP sözcüleri tarafından kınanan bir konu oldu.
Oysa, Mevlana, herkesi dergahına çağırırken bir hoşgörü içersindedir:
"Yine gel, yine gel, ne olursan ol yine gel/ İster kafir, ister ateşe tapan, putperest ol yine gel/ Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir/ Yüz kere tövbeni bozmuş olsan yine gel" Ve iki liderin söz etmeden birbirlerine bakışına da asırlar öncesinden şu yorumu getirmişti Mevlana: "Gerek yok sözü, lafı ile beyana/ Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana" Tabii iki liderin birbirine Mevlana dergahındaki bakışında da hoşgörünün değil, çatışmanın hakim olduğunu söylememe gerek yok bu durumda…
Mevlana, hangi durumda nasıl olunması gerektiğini de doğa benzetmeleriyle şöyle ortaya koyar: "Sevgide güneş gibi ol/ Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol/ Hataları örtmede gece gibi ol/ Tevazuda toprak gibi ol/ Öfkede ölü gibi ol."
Bu sözlerin sahibi Mevlana önünde liderlerin tutumu bu dostluk, hoşgörü ve tevazu ortamına hiçte uymuyor bana göre…
Hiç değilse siyasilerimiz Fener-Galatasaray derbisindeki kadar bir hoşgörü içersinde hareket edebilseler, çok iyi olurdu diyorum…
Bunun için ilk adımın geçenlerde sözünü ettiğim gibi liderlerin "Salı toplantılarındaki söylemlerine" son vermeleri olduğunu düşünüyorum. Çünkü o toplantılarda söyledikleri bana göre bu iki liderin "Hoşgörüsüz bir ortama itilmesine" yol açıyor, birlikteliklerine mesafe koyuyor…