Faturasız satışları afla vergilendirmek

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Yrd. Doç .Dr. Yusuf İleri - Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Hukuk Fakültesi

Ticaret ve vergi sisteminin güvencesi ve temeli faturadır. Oldukça yaygın bir kullanım alanı vardır. Nitekim vergi sistemimizde en ağır cezalar, fatura düzenlenmemesi ile sahte ve yanıltıcı fatura gibi fiiller için öngörülmüştür. Vergi denetimi de bu eksen üzerinde kurgulanmıştır. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre 15 Temmuz sonrasında önemli sayıda denetim elemanının terör örgütü üyeliği nedeniyle meslekle ilgisi kesilmiştir. İşgal girişimi, küresel piyasalardaki durgunluğun bütün etkileriyle ülkemizi de sarmaladığı koşullarda gerçekleştirilmiştir. Bu koşullarda piyasaları vergi incelemesi, vergi yükleri ve riskleri yönünde rahatlatma ihtiyacı doğmuş, bu amaçla yürürlüğe sokulan 6736 sayılı Kanun’da faturasız satışlar da yerini bulmuştur.

Aslında düzenlemede faturasız satışlar ifadesi geçmemektedir. Yasada geçen ifade “kayıtlarında yer aldığı hâlde işletmelerinde mevcut olmayan emtia”dır. Verginin teknik diliyle verilen kodların karşılığının faturasız satışlar olduğu, Maliye Bakanlığı tebliğine de geçmiştir. Şunu da belirtelim: Maddenin kapsamına faturasız alınıp yine faturasız satışa konu olan işlemler girmemektedir. Faturasız alınıp faturasız satılan işlemler için kanunun 4 maddesindeki pişmanlık hükümleri ile 5’inci maddesindeki matrah ve vergi artırımı hükümleri işlevseldir. Madde, belgeli satın alınan ve fakat satıldığı halde faturası düzenlenmemiş işlemleri kapsamaktadır Bu nedenle olmalı ki maddenin başlığına “işletme kayıtlarının düzeltilmesi” denmiştir. Alımın faturalı, satışın faturasız olduğu işletmelerin mali tablolarında genellikle nakit yetersizliği olur ve bu nedenle pasif karakterli “Ortaklardan borçlar” hesabı çalışır. Nitekim Bakanlık Tebliğ’inde verilen örneklerde de mali tablolardaki emtia hesapları kapatılmış; nakit para, banka, alacak senedi, çek ve benzeri değerleri içeren hesaplara kayıt atılmıştır.

Yasa koyucu mali tabloları gerçek/ fiili duruma uygun hale getirmeye çalışırken amacı vergi almaktır. Nitekim gelir, kurumlar, KDV ve ÖTV ile ilgili maddi ödevlerin noksansız yerine getirilecek şekilde bu tarzdaki satışların tamamının faturaya bağlanması zorunlu kılınmıştır. Bunun için de 30 Kasım 2016 akşamına kadar süre tanınmıştır. Gelir ve kurumlar vergisi ile ilgili satış hasılatı, 2016 yıllı matrahının hesaplanmasında dikkate alınacaktır. KDV ödevi, 1 no.lu KDV beyannamesi ile yerine getirilecektir. Bu kapsamda ödenecek katma değer vergisi için, üç eşit taksit yapılmıştır. Burada önemli olduğu kadar tereddüt de yaratan husus, emtianın satış değerinin ne kadar gösterileceğidir. Yasaya göre bedel, söz konusu emtia ile aynı neviden olan emtiaların gayrisafi kâr oranına göre tespit edilecektir. Gayrisafi kâr oranının yasal kayıtlardan tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odaları devreye girecektir. Fakat eczaneler için daha farklı bir değerleme ölçüsü benimsenmiş, farklı bir KDV oranı ve ödeme süresi öngörülmüştür. Eczaneler satış bedeli olarak ilaçların maliyet bedellerini esas alabileceklerdir. Bu ise gelir ve kurumlar vergisi yönünde sıfır yük demektir. KDV yönünden ise maliyet bedeli üzerinden %4 oranında KDV’nin ayrı bir beyanname ile beyanname verme süresi içerisinde ödeme koşulu getirilmiştir. Eczaneler için böyle farklı bir yöntemin benimsenmesinin nedeni, kayıtlarında yer aldığı hâlde işletmelerinde mevcut olmayan emtianın faturasız satışlardan ziyade miadı dolmuş yani kullanım süresinin bitmiş ilaçlardan kaynaklanmasıdır.

Maliyet bedeliyle değerleme ve düşük oranlı KDV’ye bakıldığında, bu kesime daha bir avantaj sağlandığı düşünülse de, ayrı verilecek olan KDV beyannamesinin efektif, nihai ve kesin bir yük getireceği açıktır. Mükellefler, düzenleyecekleri fatura ve verecekleri Bs formunda alıcıya ilişkin bilgiler yerine, “Muhtelif Alıcılar” ibaresi yazacaklardır. Belli ki hem işletmenin müşterileriyle ilişkilerinin bozulmaması, hem de bu faturalara dayalı olarak yeni hak iddiaları doğmamasına çalışılmıştır. “Muhtelif Alıcılar” ifadesi fiili duruma uygun hale gelecek mali tabloların bir nevi “nazar boncuğu” olacaktır.

Kanunun vazgeçtiği sadece gecikme faizi ve vergi cezasıdır. Böyle bir beyanın VUK madde 371’deki pişmanlık hükümlerine göre yapılması halinde vergi cezalarının kesilmeyeceği malumdur. Şu halde denebilir ki vazgeçilen sadece vergi sistemimizi tıkayan gecikme faizleridir. Hülasa, olağan koşullarda dahi faturasız satışların zamanaşımı süresi içerisinde tespitinin bir garantisi olmadığı göz önüne alınırsa, hazine adına doğru bir muhakeme doğru bir zamanlamayla yapılmıştır. Muhatapları yönünde ise ağır müeyyideleri olan riskleri en düşük maliyetlerle elimine etmek açısından kaçırılmaması gereken değerli bir fırsattır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar