Faturasız alışların vergiyle imtihanı
Yrd. Doç .Dr. Yusuf İLERİ / Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Devlet, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine faturasız alışlarını gerçek/ fiili duruma uygun hale getirme imkanı sağlamıştır. Yasalarımız belgesiz mal bulunduran alıcılara malın emsal bedeli üzerinden sorumlu sıfatıyla cezalı vergi tarhiyat yapılmasını öngörmektedir (KDV Kanunu 9/2/ mad.) Bu fiil için ayrıca VUK’un 353’üncü maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. İşte 3736 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi, bu vergilerin aranmayacağı ve cezaların kesilmeyeceğini taahhüt etmektedir. Bu taahhüdün satıcıyı bağlamayacağı açıktır. Burada söz edilenler, belgesiz alındığı halde henüz satılmayan, işletmede; imalata, satışa ya da kullanıma hazır halde duran veya kullanılmakta olan kıymetlerdir.
Yasa koyucunun istekleri ise oldukça makul ve mantıklı: Bu mallar için sorumlu sıfatıyla ayrı bir KDV beyannamesi verilmesi ve beyannameye bir envanter listesinin eklenmesi istenmektedir. Kayıt ve tescile tabi kıymetler de ilgili kamu idarelerine kayıt ve tescil ettirilmeleri şartıyla yasadan faydalanabileceklerdir. Bildirimin son günü 25 Kasım 2016 tarihidir. Ba formu vermek zorunda olan mükelleflere, bu beyanı söz konusu formlarından göstermek zorunluluğu getirilmiştir. Bildirilen mallar rayiç değerleri ile gösterilecektir. KDV yönünden önemli avantajlar sunulmuştur. Teslimleri genel orana (%18) tabi olanların %10 oranıyla, teslimleri indirimli orana (%1, %8) tabi olanların ise tabi oldukları oranın yarısı kadar vergi ödeyeceklerdir. Ödemenin, beyanname verme süresi içerisinde yapılması zorunludur. Ödenecek olan KDV’nin, 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilmesi de hazine adına önemli bir fedakarlıktır. Hülasa, her ay ödenecek KDV’si çıkan firmalara gelen bir yük yoktur. Sadece KDV devirleri yüksek olan mükelleflerin ödeyecekleri KDV bir süre üzerlerinde yük olarak kalacaktır. Beyan edilen emtianın, iade konusu işlemlere konu olması halinde ödenen KDV’nin iadesi de mümkün kılınmıştır. Tebliğ, teslimleri KDV’den müstesna olan emtia ve ATİK’in uygulamadan yararlanılmayacağını vurgulamıştır. Oysa Kanunda böyle bir hüküm yoktur. Bunlara örnek olarak külçe altın, külçe gümüş, elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar ve hisse senedi gösterilebilir. Biran için vergi idaresinin KDV ödemesi doğurmayan işlemlere sıcak bakmadığı için bu yasağı getirdiği düşünülse de, KDV’ye tabi işlemlerde mutlak olarak KDV ödemesi çıkmamaktadır. Bu da yasağı izaha muhtaç hale getirmektedir. Beyan edilen kıymetlerin satışında satış bedelinin envanterde bildirilen değerde düşük olmayacağı vurgusu ise bir koşuldan ziyade koşulların ihlal edilmemesi adına uyarı gibidir. Yasa, ÖTV’den vazgeçmemektedir. Şayet beyan edilen emtia ÖTV’nin konusuna giriyorsa, beyan tarihindeki emsal bedeli üzerinden geçerli olan ÖTV’nin ayrı bir beyanname ile beyan edilerek aynı süre içinde ödendiği takdirde, gecikme faizi ve vergi cezası aranmayacaktır.
Tebliğde, ATİK’ler üzerinden hesaplanarak ödenen KDV’nin indirimi mümkün olmadığı buna karşın bu tutarın verginin ödendiği yılın gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının belirlenmesinde gider olarak dikkate alınabileceği” belirtilmiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse armutlarla elmalar karıştırılmıştır. KDV ödemesinin gelir ve kurumlar vergileriyle ilişkilendirmeden yine KDV’den indirilmesi doğru olanıdır. Hazine yararını öne alalım derken, bu uygulama mükellefin bu tür varlıklarını beyan etmemesi sonucunu doğurabilir. Bu da sonuçta bumerang etkisi yapar; hazine fayda görmez, kayıtdışılığı azaltmaya çalışan kanun hedefine ulaşamaz. ATİK’ler nedeniyle sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin indirimine yasak getirilince bu verginin iadesinin de söz konusu olmayacağı tebliğde ifadesini bulmuştur. Oysa, ATİK’lerle ilgili bu kısıtlamanın dayanağı olan hüküm, Anayasa Mahkemesi’nin 17.11.2011 gün ve E:2010/11, K:2011/153 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bildirime dahil edilen ATİK’ler için amortisman ayırma yasağı ise hakkaniyetlidir. Aktife intikal ettirilen emtia ve ATİK’ler için ayrılacak karşılık hesapları ve bu hesapların vergi dışı kalmalarını sağlayacak teknik ayrıntılar yasa ve tebliğde açıklanmıştır.
Bu tarz koşullara bağlanan yasalarda, kanun ve tebliğlerle belirlenen koşulların noksansız yerine getirilmesi olmazsa olmaz önemdedir. Aksi takdirde bu fedakarlıkların bir tarhiyata dönüşme potansiyeli taşıyan tehlikeli bir yanı vardır.